22 Mar 2016
Allah’a güven noktasında insanlar ikiye ayrılır. Allah’ın yardımının geleceğine iman eden kimseler O’nun işine karışmaz, Allah ne emretti ise onu yaparlar. Onlar Allah’ın davasını yeryüzüne hâkim kılmak için her şeylerini ortaya koyarlar. Bu insanlar Allah’ın yardımına her zaman güvenmiş ve O’na tevekkül etmişlerdir. Allah’ın yardımından emin olmayanlar ise; en küçük tehlikeye göğüs geremezler, Allah’a tevekkül edemez ve O’nun yolunda mallarını ve canlarını feda edemezler. Ayrıca böyleleri kendi işlerini bırakıp Allah’ın işine karışırlar ve “Allah’ım yardımın ne zaman gelecek?” diye sorarlar. Hâlbuki Allah yardımını ne zaman göndereceğini en iyi bilendir. Allah’ın yardımına güvenmeyenlerin asıl görevi ise O’nun emrettiklerini yerine getirmek ve dinini yeryüzüne hâkim kılmaktır. Allah isteseydi yeryüzünde kendisine iman etmeyen bir tek kul bırakmazdı. Ancak Allah yeryüzünde kendi kanunlarını hâkim kılma ve kâfirlerin kökünü kazıma işini kullarına bırakmıştır. Çünkü insanlar imtihan için bu dünyaya gönderilmişlerdir. Bedir, Hendek ve diğer savaşlarda gelen yardımın anlatıldığı çeşitli ayetlerde aslında Allah kullarına cesaret vermektedir. Bu ayetler sadece Allah’ın yardımını bildirmek için değildir. Aynı zamanda bu yardımların daha sonra da geleceğinin bir göstergesidir. Allah kendi rızası için yapılan savaşlarda hem melekleri ile destek göndermiş, hem de müslümanlara kâfirleri az göstererek cesaretlerini arttırmıştır. Sahabede bunun şuurundaydı. Savaşlarda Allah sürekli onlara yardım ediyordu. Ancak sahabe asla Allah’ın yardımı gelsin diye savaşmadı. Bizim görevimizde bir lider çıksın bize öncülük yapsın, Allah’ta bize yardımını göndersin demek değildir. Koşullar nasıl olursa olsun görevimizi yerine getirmeliyiz. Allah, kendi rızası için savaşan sahabeye sürekli yardım ediyordu. Peki, günümüzde bize yardım göndermesi ve ümmeti ayakta tutmasının şartları nedir? Rasulullah Uhud günü şehit edilen Musab bin Umeyr’in sancağını meleklerin taşıdığını haber veriyor. Peki, bugün bizim sancaklarımızı neden melekler taşımıyor? Allah’ın yardımının bazı şartları vardır. Allah yardımını kendisi için her şeyini feda eden kullarına verir. Bunu en güzel şekliyle sahabenin hayatında görürüz. Musab b. Umeyr müslüman olmadan önce Mekke’nin en yakışıklı ve en zengin genci olmasına rağmen, iman ettikten sonra her şeyiyle İslam’a adanıyor. Bu sebeple şehit edildiğinde kendisine kefen dahi bulunamıyor. Allah yardımını işte böylelerine veriyor. Şehit olduğu için bırakmak zorunda kaldığı sancağını meleklere taşıttırıyor. Başka bir misal verecek olursak: Sad b. Muaz şehit edildiği zaman münafıklar tabutu çok hafif olduğu için arkasından alayvari konuşuyorlar ve böyle hafif olmasının sebebinin Hendek savaşında Yahudiler için verdiği karar olduğunu söylüyorlar. Ancak Allah Rasulü, onun tabutunu binlerce meleğin taşıdığını bu sebeple hafif olduğunu söylüyor. Ayrıca Peygamberimiz müslümanların koşmasını normalde istemediği halde Sad b. Muaz’ı melekler yıkamadan yetişmek için koşuyor. Sad (ra)’a bu makamı kazandıran onun Bedir savaşında Peygamberimize “Biz sana Hz. Musa’nın kavminin dediği gibi “Sen ve Rabbin gidin savaşın” demeyiz. Sen bize bu denizi göstersen bizde seninle dalarız” demesidir. Sahabe kendisini her yönden adadığı için Allah’ın yardımına mazhar oluyordu. Ancak ne zaman ki müslümanlar dünyaya daldılar, mal ve makam derdine düştüler işte o zaman Allah yardımını onların üzerinden çekti. Allah’ın yardımı O’nun haram dediğine haram, helal dediğine helal dersek o zaman gelir. Tüm İslam coğrafyasında ve dünyada Allah’ın haram dediğine helal, helal dediğine haram denmeye başlandı. Farzlara yasaklar getirildi, haramlar teşvik edildi.  Allah böyle toplumlara yardımını göndermez. Ayrıca sahabe “geceleri abid, gündüzleri kahraman” olduğu için Allah’ın yardımı üzerlerinden eksik olmuyordu. Allah’ın yardımının gelmesini isteyenler; öncelikle her şeylerini Allah yoluna feda etmelidir. Haramlara, helallere ve farzlara dikkat etmelidir. Ya Rabbi ülkemizde ve tüm İslam coğrafyasında haramlara haram, helallere helal diyen iktidarlar nasip eyle. Müslümanlara yeryüzünde hâkimiyet nasip eyle.