28 Nis 2020

Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin katılımıyla gerçekleşen Cuma Hasbihal programında bu hafta da önemli konular ele alındı. Ramazan ayına özel konuşma yapan Hocaefendi, programın sonunda gündeme dair soruları cevapladı. "İtalya’da bir belediye başkanının virüsten korunmak maksadıyla Kur’an okutmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu şu şekilde yanıtladı;

Kur’an Bir Hayat Kitabıdır!

Ben kendim izlemedim ama böyle bir şey olduğunu duydum. Neden okutmuş bilmiyorum? Belki "Müslümanlara moral olsun" diye okutmuştur. Çünkü insanlar sürekli evlerindeler, korku içindeler, İtalya’da çok sayıda insan öldü, sanırım 25 bin civarındaydı. Her dinin mensuplarına o dinin kitabından bazı bölümlerinin okutulması şeklinde olabilir. Müslümanlara Kur’an, Hıristiyanlara İncil, Yahudilere Tevrat şeklinde olabilir. Belki kendi belediyesinin sınırları içerisinde yaşayanların birçoğu Müslümandır. Belki Müslümanların bir arada olduğu mahalleler vardır, o yüzden böyle bir şey yapmış olabilir. Yani insani bir şey yapmış olabilir. Bir taraftan insanlık yapmış bir taraftan da "insanlara bir psikolojik destek olsun" diye psikologların tavsiyesi de olabilir. Bir taraftan bundan memnunuz ama diğer taraftan da şunu söylemden geçemeyeceğim;

“Kur’an-ı Kerim sadece zor zamanlarda okunmak için indirilmedi. Kur’an-ı Kerim ne mezarlıklarda okumak ne savaşta ne krizde ne de kıtlıkta ne de salgın hastalıklarda okumak için indirilmedi. Kur’an-ı Kerim bir hayat kitabı, bir medeniyet kitabıdır. Sadece moral bulmak için, psikolojik destek olsun diye okunmaz. Kur’an bir hayat kitabıdır.” Keşke bu şekilde baksalar ve bu şekilde okusalar, çok daha hayırlı olur.

Eğer bir Hıristiyan ya da bir ateist belediye başkanı bu şekilde bir şey yaptıysa, Müslümanlar bundan bir ders almalı, onlar da artık kitaplarına önem vermeliler ve daha faza okumalıdırlar. Düşünün burada camilere gitmek yasaklanıyor, İtalya’da bir belediye başkanı Kur’an okutuyor. Burada böyle bir şey yok. Sadece camilerden bazen yatsı namazından sonra kısa bir dua yapıyorlar. Onun içinde böyle hep kriz ya da salgın hastalık bekliyorlar, darbe olmasını bekliyorlar. Sanki camiler, Kur’an-ı Kerim, tevbe, dua hep böyle zamanlar için var. Halbuki biz Allah’a daima muhtacız, daima Allah’a yalvarmalıyız.

Kur’an-ı Kerimi sadece mezarda, krizlerde, salgın hastalıklarda değil, daima okumalıyız. Bu kitap her zaman ve her yerde bize lazımdır. Bunun manasını anlamalıyız. Eğer bu günahlar olmasaydı, bu kadar Allah’a isyan olmasaydı, Allah dünyada bu kadar da bela vermezdi. Allah Azze ve Celle merhamet sahibidir. Sadece bu bela değil, ekonomik kriz de bir bela, terörde bir bela, selde bir beladır. Allah Azze ve Celle bu insanların yaptıkları yüzünden sürekli olarak musibetler gönderiyor. İnsanlar meseleye bu yönden bakmalıdır. Çünkü Kur’an- Kerim Şûrâ suresi 30. Ayette bunu açıkça ifade ediyor “Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır. (Allah,) Çoğunu da affeder.” Çoğunu affediyor ama buna rağmen yine de çok günah işlenmesi sebebiyle Allah, bu şekilde belalar vermektedir. Meseleyi bu yönden ele almalıyız.

"Sadece insani bir yaklaşım, psikolojik bir destek olsun’ diye Kur’an okunması fazla bir şey ifade etmez ama bu musibet sebebiyle biraz daha Rabbimize yönelmeli ve uykudan uyanmalıyız."

Dinlemek niçin tıklayınız;

https://www.youtube.com/watch?v=Kw8vsiIoRyQ