28 Nis 2020
Güncelleme Tarihi: 12 Şub 2021 13:20:24

Mübarek Ramazan Ayının içerisinde bulunduğumuz şu günlerde Ramazanı en güzel şekilde ihya edebilmek için ayet ve hadisleri hatırlamak gerekir. Bizler de Ramazan'ın kıymetini, bereketini ve faziletini ifade eden birçok ayet ve hadisi sizler için derledik. Ramazan, sahur, itikâf ve fitre konularına dair ayet ve hadislerin bir kısmı şu şekilde;

İbni Ömer’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurdu:

“İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân 1, 2, Tefsîru sûre(2) 30; Müslim, Îmân 19-22)

Ebû Ümâme Sudayy İbni Aclân el-Bâhilî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah’ı Vedâ hutbesi’nde şöyle buyururken dinledim demiştir:

“Allah’tan korkunuz. Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekâtını veriniz. Yöneticilerinize itaat ediniz! (Bu takdirde doğruca) Rabbinizin cennetine girersiniz.” (Tirmizî, Cum’a 80)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur.

Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.

Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır." (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)

Sehl İbni Sa'd’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez." (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.)

Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar." (Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168.)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Îmân 28, Savm 6)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum desin’" (Buhârî, Savm 9)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez." (Buhârî, Savm 8, Edeb 51)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Sizden biriniz bir-iki gün öncesinden oruç tutarak Ramazan’ı karşılamaya kalkmasın. Ancak belli günlerde oruç tutmayı âdet edinmiş olan kimse, o gün orucunu tutsun." (Buhârî, Savm 5, 14; Müslim, Sıyâm 21)

Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır:

“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Ramazan hilâlini görünce oruç tutunuz. Şevval hilâlini görünce de oruca son veriniz. Ramazan’ın başlangıcı bulutlu bir güne rastlarsa, Şâban’ı otuza tamamlayınız." (Buhârî, Savm 11)

Resûlullah Efendimiz buyurmuşlardır:

“Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!” (Heysemî, 203 III, 179)

Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır:

“Mü’min öldüğü zaman, namazı baş ucunda, zekâtı sağında, orucu solunda bulur.” (Bkz. Heysemî, III, 51)

Allâh Resûlü bir gün:

“Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır.” buyurdu.

Ashâb-ı Kirâm: “(Oruçlu) onu ne ile zedeler?” diye sorunca Resûl-i Ekrem: “Yalan ve gıybetle...” cevâbını verdiler. (Nesâî; Sıyâm, 43)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Sizden biriniz unutarak bir şey yer veya içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü onu Allah yedirmiş ve içirmiştir." (Buhârî, Savm 26, Eymân 15)

Lakît İbni Sabire (r.a.) şöyle dedi: Ben:

- Ey Allah'ın Resûlü! Bana abdest almayı anlat! dedim. O da:

- "Güzelce abdest al, parmak aralarına suyu ulaştır. Oruçlu olmadığın zaman suyu burnuna iyice çek!" buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tahâret 56, Savm 27)

RAMAZAN İLE İLGİLİ HADİSLER

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır." (Buhârî, Savm 5)

Ayşe (r.a.) şöyle dedi:

“Ramazan ayının son on günü gelince, Resûlullah geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı.” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 5)

İbni Abbâs (r.a.) şöyle dedi:

Resûllullah insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Cebrâil’in (a.s.), kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrâil (a.s.), Ramazan’ın her gecesinde Hz. Peygamber ile buluşur, (karşılıklı) Kur'an okurlardı. Bundan dolayı Resûlullah Cebrâil (a.s.) ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı." (Buhârî, Bedü'l-vahy 5, 6, Savm 7, Menâkıb 23, Bed'ul-halk 6, Fezâilü'l-Kur'ân 7, Edeb 39)

Ayşe (a.s.) şöyle dedi:

Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ibadete soyunarak eşleriyle ilişkiyi keserdi. (Buhârî, Leyletül-kadr 5)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

“Büyük günahlardan kaçınılması halinde, beş vakit namaz, iki cuma ve iki Ramazan, aralarında (işlenecek küçük) günahlara kefârettir.” (Müslim, Tahâret 16)

Abdullah İbni Abbâs’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Nebî şöyle buyurdu:

"Ramazan ayında yapılan umre, tam bir hac sayılır, yahut da benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar." (Buhârî, Umre 4)

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…” buyruluyor. (Heysemî, c. III, sf. 141)

SAHURLA İLGİLİ HADİSLER

Enes’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır." (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45)

Zeyd İbni Sâbit (r.a.) dedi ki: Biz Resûlullah ile birlikte sahur yemeği yedik sonra da sabah namazını kıldık.

Sahur yemeği ile sabah namazı arasında ne kadar zaman geçti? diye soruldu. "Elli âyet okuyacak kadar" cevabını verdi. (Buhârî, Savm 19; Müslim, Sıyâm 47)

İbni Ömer (r.a.) dedi ki, Resûlullah’ın iki müezzini vardı: Bilâl ve İbni Ümmü Mektûm. Resûlullah şöyle buyurdu:

"Bilâl geceleyin erkence ezan okur. Siz İbni Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz."

İbni Ömer, "Bu ikisinin arasındaki zaman, biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti" demiştir. (Buhârî, Ezân 11, 13, Şehâdât 11, Savm 17)

İFTAR İLE İLGİLİ HADİSLER

Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Nebî şöyle buyurdu:

"Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez." (Tirmizî, Savm 82)

Sehl İbni Sa'd’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Oruç açmakta acele ettikleri sürece Müslümanlar hayır üzere yaşarlar." (Buhârî, Savm 45; Müslim, Sıyâm 48)

Ebû Atıyye dedi ki, ben ve Mesruk, Hz. Ayşe’nin yanına gittik. Mesruk ona:

- Muhammed’in ashâbından iki kişi var. İkisi de hayırdan geri kalmıyorlar. Ancak bunlardan biri akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele ediyor, diğeri ise hem akşam namazını hem de iftarı geciktiriyor, dedi. Bunun üzerine Ayşe:

- Akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele eden kimdir? diye sordu.

Mesruk da:

- (İbni Mesut’u kastederek) Abdullah'tır, cevabını verdi. Bunun üzerine Ayşe:

Resûlullah da öyle yapardı, dedi. (Müslim, Sıyâm 49-50.)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah dedi ki:

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır." (Tirmizî, Savm 13)

Sahâbeden Selmân İbni Âmir ed-Dabbî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa, su ile iftar etsin. Su temizdir." (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm 10.)

Enes (r.a.)dedi ki: Resûlullah akşam namazından önce bir kaç taze hurma ile orucunu açardı. Taze hurma bulamazsa, kuru bir hurmacıkla iftar ederdi. Kuru hurma da bulamazsa, birkaç yudum su içerek iftar ederdi. (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Savm 10)

KADİR GECESİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'l-kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176.)

Abdullah İbni Ömer’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, bir grup sahâbî, rüyalarında Kadir gecesinin Ramazan’ın son yedi gecesinde olduğunu görmüşler (ve bunu Hz. Peygamber'e bildirmişler)di. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu:

- "Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, Ramazan’ın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir gecesini arayan onu Ramazan’ın son yedi gecesinde arasın!" (Buhârî, Leyletü'l-kadr 2, Ta'bîr 8; Müslim, Sıyâm 205 -206.)

Hz.Ayşe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah Ramazan ayının son on gününde câmiye kapanır ibadete soyunur ve şöyle buyururdu:

"Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günü içinde arayınız!" (Buhârî, Leyletü'l-kadr 3; Müslim, Sıyâm 219.)

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günündeki tek gecelerde arayın!" (Buhârî, Leyletü'l-kadr 3)

Hz. Ayşe şöyle dedi:

Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ciddiyetle ibadete soyunur ve eşleriyle ilişkiyi keserdi. (Buhârî, Leyletül-kadr 5;)

Hz. Ayşe şöyle dedi:

- Ey Allah’ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum.

- "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et" buyurdu. (Tirmizî, Daavât 84.)

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah, Ramazan’da diğer aylardan daha fazla (kulluk yapmaya) çalışırdı. Ramazan’ın son on gününde de Ramazan’ın öteki günlerinden daha fazla ibadet ederdi. (Müslim, İ'tikâf 8. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 72;)

İTİKAF İLE İLGİLİ HADİLER

İbni Ömer (r.a.) şöyle dedi:

Resûlullah Ramazan’ın son on gününde i'tikâfa çekilirdi. (Buhârî, İ'tikâf 1, 6; Müslim, İ'tikâf 1-4.)

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İ'tikâf 1; Müslim, İ'tikâf 5.)

Ebû Hüreyre (r.a.) dedi ki, Hz. Peygamber her Ramazan on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği senenin Ramazan’ında yirmi gün itikâfa girdi. (Buhârî, İ'tikâf 17.)

FİTRE (FITIR SADAKASI) İLE İLGİLİ HADİSLE

Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir:

“Hz. Peygamber fıtır sadakasını (fitreyi) köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)

Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber fitrenin, insanlar Bayram Namazı’na çıkmadan önce verilmesini emretmiştir” (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, IV, 183.)

Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber fıtır sadakasını 1 sâ’ (ölçek) hurma ve 1 sâ’ arpa olmak üzere köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)

Ebû Said el-Hudrî (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste fitre verilebilecek maddeler ve miktarları şöyle belirlenir: “Biz Peygamber devrinde fitreyi, yiyecek maddelerinden 1 sâ’ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.” (Buhârî, Zekât, 74; A. İbn Hanbel, III, 73, 98.)

İbn Abbas (r. anhümâ)’nın naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Resûlullah oruçluları gereksiz ve çirkin sözlerden arındırmak ve yoksullara yiyecek sağlamak için fitreyi farz kılmıştır. Fitreyi kim namazdan önce öderse, bu makbul bir zekât, kim de namazdan sonra öderse, herhangi bir sadaka olur.” (Buhârî, Zekât, 70, 71, 77; Müslim, Zekât, 12 , 13, 16)

Abdullah b. Sa’lebe (r.a) şöyle nakletmiştir: “Resûlullah Ramazan Bayramı’ndan bir veya iki gün önce bir konuşma yaparak şöyle buyurdu: “Buğdaydan, arpadan veya hurmadan 1 sâ’ını hür veya köle, küçük veya büyükler için sadaka olarak veriniz.” (A. İbn Hanbel, V, 432.)

SADAKA İLE İLGİLİ HADİSLER

Resûlullah Efendimiz sadaka ve infâkın geniş ve şümûllü olan mânevî bereketini anlatarak şöyle buyurmuşlardır:

“Allah bir lokma ekmek, bir avuç hurma ve yoksulun faydalanacağı buna benzer bir şey vesîlesiyle üç kişiyi Cennet’ine koyar:

1) Evin sahibi ve onun (sadakanın) verilmesini emreden kişi,

2) Verilecek şeyi hazırlayan evin hanımı,

3) Sadakayı yoksulun eline veren hizmetçi.”

Bunları ifade ettikten sonra Resûlullah sözlerini şöyle tamamlamışlardır:

“Hiçbirimizi unutmayan Allah Teâlâ’ya hamd olsun!” (Heysemî, III, 112)

Allah Resûlü şöyle haber verirler:

“Sadaka vermekle mal eksilmez. Allâh Teâlâ, affeden kulunun değerini artırır. Allâh rızâsı için alçak gönüllü olanı Allâh yüceltir.” (Müslim, Birr, 69)

“Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günah(ın azâbını) söndürür.” (Tirmizî, Îmân, 8/2616. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Fiten, 12)

“Sadaka, Rabb’in öfkesini söndürür ve kişiyi kötü ölümden uzaklaştırır.” (Tirmizî, Zekât, 28/664)

“Müslümanın verdiği sadaka, ömrünü uzatır (bereketlendirir), kötü ölümü önler ve Allah Teâlâ onunla kibri, fakirliği ve övünmeyi giderir.” (Heysemî, III, 110)

“Sadaka vermekte acele edin! Çünkü belâ, sadakanın önüne geçemez.” (Heysemî, III, 110)

“İnsanlar arasında hüküm verilinceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır.” (Ahmed, IV, 147-8; Heysemî, III, 110)

“Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamayan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34)

Peygamber Efendimiz’in haber verdiğine göre bir grup insan Hazret-i Îsâ’nın yanına uğramıştı. Onlar ayrıldıktan sonra Îsâ yanındakilere:

“–Bunlardan biri, Allah dilerse bugün ölecek!” buyurdu.

Akşam olunca, o insanlar sırtlarında odun demetleriyle tekrar Hazret-i Îsâ’nın yanına geldiler. Îsâ:

“–Odunları yere bırakın!” buyurdu. Sonra o gün öleceğini söylediği kişiye:

“–Odun demetini çöz!” buyurdu. O zât demeti çözdüğünde, içinden siyah bir yılan çıktı. Hazret-i Îsâ:

“–Bugün hangi sâlih ameli işledin?” diye sordu. O kişi:

“–Bugün herhangi bir sâlih amel işlemedim!” dedi. Îsâ:

“–İyi düşün, ne yapmıştın?” buyurdu. Bu sefer o zât:

“–Bir amel işlemedim, fakat elimde bir ekmek parçası vardı. O esnâda yanıma bir yoksul gelip bir şeyler istedi. Ben de ekmeğin bir kısmını ona verdim.” dedi.

Bu cevap üzerine Hazret-i Îsâ:

“–İşte bu sâyede (belâ) senden uzaklaştırılmış!” buyurdu. (Heysemî, III, 109-110; Ahmed, Zühd, I, 96)

Beşîr bin Hasâsiyye (r.a.) şöyle anlatır:

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’e bey’at etmek için geldim. Bana, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hazret-i Muhammed’in de O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet etmemi, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm üzere haccetmemi, Ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihâd etmemi şart koştu.

Ben şöyle dedim:

“–Ey Allâh’ın Resûlü! Vallâhi bunlardan ikisine gücüm yetmez. Onlar da cihâd ve sadakadır. Müslümanlar, cepheden kaçan kimsenin Allâh’ın gazabına uğramış olarak döneceğini söylüyorlar. Ben ise cihâd meydanına varınca, nefsimin korkuya kapılıp ölmeyi istememesinden endişe ediyorum. Sadakaya gelince, vallâhi benim küçük bir koyun sürüsü ve on deveden başka bir şeyim yoktur. Onlar da âilemin maîşet kaynağı ve binek hayvanlarıdır.”

Resûlullah elini yumdu, salladı ve şöyle buyurdu:

“–Cihâd (Allah yolunda hizmet) yok, sadaka yok, peki ne ile Cennet’e gireceksin?!”

Ben hemen:

“–Yâ Resûlâllah, Sana bey’at ediyorum!” dedim ve koştuğu bütün şartlar üzerine bey’at ettim. (Ahmed, V, 224; Hâkim, II, 89/2421; Beyhakî, Şuab, V, 8; Heysemî, I, 42)