04 Oca 2015
ÜÇ DOĞRU CEVAP Çok eski zamanlarda bir şehirde çok kötü bir adam vardı. Allah’a inanmazdı. Her gördüğü çocuğa “Allah yoktur. Olsaydı bizim onu görmemiz gerekirdi” derdi. Bu kötü huylu adamın bir de komşusu vardı. Çok iyi bir insandı. Allah’a inanır, namazını kılar, asla kötü sözler söylemezdi. Herkese iyi davranırdı. Mahallenin çocuklarını başına toplar, onlara “Seni kim yarattı?” diye sorardı. Eğer bilmiyorlarsa öğretirdi. “Seni Allah yarattı yavrum” derdi. Bir gün kötü huylu komşusu bu iyi ihtiyarın yanına geldi. Yanında kendisi gibi Allah’a inanmayan pek çok insan vardı. O iyi ihtiyara: “Sana tam üç soru soracağız. Bakalım cevap verebilecek misin?” dedi. - Sorun bakalım, dedi o iyi kalpli ihtiyar. Sorun da alın cevabınızı. -Birinci sorum şu: Allah vardır diyorlar. Fakat ne görüyor, ne de gösteriyorlar. Onun için ben “yoktur” diyorum, sen ne dersin? İkinci sorum şu: Cehennemde şeytan da yanacak diyorlar. Halbuki şeytan ateşten yaratılmış. Ateş ateşi nasıl yakar? Üçüncü sorum da şu: Madem ki kader vardır. Herkes yaptığından niçin sorguya çekilsin? O iyi adam ”İşte üçüne birden cevabım” diyerek yerden bir toprak parçası aldı ve kötü adamın kafasına vurdu. O kötü huylu adamın kafasından kanlar aktı. Doğru karakola gitti ve komşusundan şikayetçi oldu. Mahkemeye çıktılar. Hâkim, iyi ihtiyara: - Bu adamın başına toprak parçasıyla vurdun mu? Dedi. İyi ihtiyar bu soruyu şöyle cevapladı: - Evet hâkim bey. Ben onun kafasına vurdum. Fakat benim bu hareketim onun bana sorduğu üç sorunun cevabıydı. Birinci sorusu şuydu: Madem Allah vardır, niçin göremiyoruz? Göremediğimize göre yoktur. Benim bu soruya cevabım şuydu: Kafasına vurdum. Şimdi başının acıdığını söylüyor. Bana başındaki acıyı göstermedikçe inanmam. Madem görmediği şeyleri inkar ediyor, ben de onun başının acıdığını kabul etmiyorum. İkinci sorusu şuydu: Şeytan ateşten yaratıldı. Cehennem de ateş olduğuna göre ateş ateşi nasıl yakar? İnsanın aslı da topraktır. Ateş ateşi yakmayacağına göre, attığım toprak parçası da onun kafasını acıtmamalı. Üçüncü sorusu da şuydu: Madem herkes kaderine göre hareket ediyor, hiç kimseye yaptığı işlerin hesabı sorulmamalı. Onun kaderinde kafasına vurulması varmış. Niçin şikayetçi olup mahkemenizi meşgul ediyor? Bu cevap üzerine hakim, Allah’a  inanmayan o adama sordu: - Bu anlatılanlara ne dersin? Adam yaptıklarına utanmıştı: - Bu komşumun söylediklerinin hepsi doğru. O haklı. Şikayetçi değilim. Ben de Müslüman olmak istiyorum. Bana yardım etsin, dedi. Hep beraber mahkemeden çıktılar ve çok iyi komşu oldular