14 Tem 2019

Her pazar Alparslan Kuytul Hocaefendi ile kitap okuma etkinliğinde buluşan Furkan Gönüllüleri, bu hafta da etkinlik münasebetiyle bir araya geldiler.

Furkan gönüllüleri, 6 aydır her Pazar bir araya gelerek önemli ve güncel konularda basın açıklamaları gerçekleştirmektedirler.
Bu hafta da  yaklaşık 2 yıldır kapısına kilit vurulan Furkan Vakfı Merkez Binası önünde toplanıp basın açıklaması gerçekleştirdiler. "SUSMAYACAĞIZ", "BU DOSYA SUÇ DOSYASI DEĞİL, SUS DOSYASI" yazılı pankartlarla vakfın mühürlü olmasını protesto ettiler.
Basın açıklaması esnasında tüm vakıflarda asılı bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın vakıf bedduasını okudular.
İşte basın açıklaması metninin tamamı;

KIYMETLİ KARDEŞLERİM VE DEĞERLİ HALKIMIZ

Bugün 14 Temmuz 2019 Pazar

Furkan Gönüllüleri olarak 6 aydır her Pazar bir araya gelerek önemli ve güncel konuları siz değerli halkımız ile paylaştık.

Bugün yaklaşık 2 yıldır kapısına kilit vurulan Furkan Vakfı Merkez Binası önünde toplanmış bulunuyoruz.  Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı binası; insanlara ilim-irfan öğreten bir eğitim merkezi, 7’den 70’e herkese İslam’ın anlatıldığı bir ilim yuvası, içinde namaz kılınan, Kur’an okunan bir mescit, fakirlerin düşkünlerin imdadına koşan bir yardım kuruluşu, gençliğin ıslahı ve toplumun kurtuluşu için gece-gündüz fedakârca faaliyet yapılan bir vakıftır.

Muhterem Alparslan KUYTUL Hocaefendi’nin de kurucularından olduğu Furkan Vakfının gayesi; hakiki imana ulaşmış, ibadete düşkün, ahlak sahibi ve Allah Azze ve Celle’nin yeryüzünde hâkimiyeti için meşru yollarla mücadele eden, hayırlı işlerde toplumuna öncülük yapacak öncü bir nesil yetiştirmektir.

Bu yönüyle amacı ve gayesi gayet açık olan vakfımız kurulduğu 1994 yılından beri bu gayeye yönelik faaliyet ve hizmet çalışmalarına aralıksız olarak devam etmiştir.

Hepimizin malumudur ki İslam, Müslümanları yaşadığı toplumun gidişatından sorumlu tutmuştur. Bu sebeple de iyiliği emretmeyi, kötülükten sakındırmayı farz kılmış ve bundan kaçınmayı şiddetle yasaklamıştır. Vakfımız; İslam’ın emri, peygamberimizin sünneti olan davet vazifesini yerine getirmek için de çalışmıştır.

Buna yönelik olarak da çeşitli faaliyetlerde bulunan vakfımız 23 yıl boyunca İslami konferanslar, hayır kermesleri, talebelere burs, ihtiyaç sahibi ailelere yardım, tefsir, siyer, hadis gibi ilmi dersler, gençlere yönelik etkinlik ve seminerler, yaz programları, kardeşlik geceleri, artan boşanmaları azaltmak için aile eğitim seminerleri gibi birçok faaliyete imza atmıştır.

Bu hizmetlerine 28 Şubat süreci gibi ülkemizin zor ve fırtınalı geçen dönemlerinde bile devam eden vakfımızın faaliyetleri ne yazık ki son 5 yıldır çeşitli engellemelere maruz kalmış ve sonuçta 30 Ocak 2018 günü bir terör örgütüne baskın yapar gibi, sabaha karşı yapılan bir operasyonla vakfımızın kapısına kilit vuruldu.

 Ayrıca akıllara durgunluk veren bir iddianame ile Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul Hocaefendi tutuklandı ve 520 gündür Bolu F Tipi Cezaevinde tutuluyor. Tutuklu yargılandığı her iki davadan da tahliye almasına rağmen siyaseten tutuklanmasına tüm Türkiye şahit oldu.

Zulüm bu kadarla da kalmadı! Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ailesi ile 14 Haziran’da gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, İslamî davete teşvik edici konuşması talimat olarak görüldü ve telefonla görüşme hakkına süresiz kısıtlama getirildi.

Ve babalarına özgürlük temalı atkılarla yürüdükleri için 15 ve 16 yaşlarında olan iki kızına da dava açıldı. Daha önce de eşine ve sevenlerine açıldığı gibi.

Şimdi ise 312 gün tecrit işkencesine maruz kalan Hocaefendi’nin ailesi ile açık-kapalı görüş hakkı kısıtlanıyor.

Hocamızın ve Vakfımızın suçu, İslam’ın emrini, Peygamberimizin sünnetini yerine getirmeye çalışmak mıdır? Allah’ın emrini yerine getirmek ne zamandan beri bu ülkede suç haline gelmiştir?

Önünde durduğumuz bu bina, 30 Ocak’tan bugüne öksüz ve yetim kalmıştır. Hayır ve yardım bekleyen yüzlerce insan boynu bükük bırakılmıştır. İslam’ı öğrenmek için bu kapıdan içeri girenler kapının dışında bırakılmış, vakfın faaliyetlerinden istifade eden birçok insan mağdur edilmiştir. Bize ve vakfımıza bunu yapanlara şu ayeti kerimeyi hatırlatmak istiyoruz:

“Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyenden ve bunların yıkılmasına çalışandan daha zalim kim olabilir? …Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.”

Vakfımızın yapmış olduğu faaliyetler sadece İslam’ın emri olmayıp, geçmişi 6 asra dayanan bir gelenektir.  Atalarımız da hayır amaçlı vakıflar kurmuş ve bu vakıflar aracılığıyla hayırlı hizmetlerde bulunmuşlar ve toplumun faydasına hizmet eden bu müesseselere verilecek zararlara karşı şiddetli uyarılar içeren beddualar hazırlayıp, vakıflarına asmışlardır.

Biz de Furkan gönüllüleri olarak, yaklaşık 2 yıldır hayır kapımıza kilit vuranlara tüm vakıflarda asılı bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın vakıf bedduası ile sesleniyoruz:

“Allah'a ve Ahiret gününe inanan, güzel ve temiz olan Hazreti Peygamberi tasdik eden; Sultan, Emir, Bakan, küçük veya büyük herhangi bir kimseye; bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve tebdil etmek helal olmaz. Kim onun şartlarından herhangi bir şeyi veya kaidelerinden herhangi bir kaideyi bozuk bir yorum ve geçersiz bir yöntemle değiştirir, iptal eder ve değiştirilmesi için uğraşır, fesh edilmesine veya başka bir hale dönüştürülmesine kastederse, haramı üstlenmiş, günaha girmiş ve masiyetleri irtikap etmiş olur. Böylece günahkârlar alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün Allah onların hesabını görsün. Mâlik onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun. Zira Allah'ın hesabı hızlıdır. Kim bunu işittikten sonra, onu değiştirirse onun günahı, değiştirenler üzerindedir. Kuşkusuz Allah, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez..."

Temelleri takva üzere atılmış bir binayı, bir ilim yuvasını, içinde Allah'ı birleyerek samimiyetle ibadet edilen bir mescidi, düşkünlerin, fakirlerin imdadına yetişen bir yardım kuruluşunu bütün bu hayırlardan men etmenin elbet bir hesabı var!

Hesap görücü olarak Allah yeter!

 Hasbunallah ve nimel vekil

Vakfın mühürlü olmasını protesto eden Furkan Gönüllüleri, protesto sonrası Ulu Camii'ne kadar özgürlük yürüyüşü gerçekleştirdiler.