Bilindiği üzere Alparslan Kuytul Hocaefendi 11. Ağır ceza mahkemesinden ilk olarak 8 Kasım tarihinde yargılanmış, ancak duruşması 10 Ocak 2019 tarihine ertelenmişti.
Ayrıca Hocaefendi’nin suç örgütü kurmak ve dolandırıcılık gibi asılsız suçlamalardan yargılanacağı 4. Ağır ceza mahkemesi ise 22 Ocak 2019 günü gerçekleşecek.
Her iki mahkemeye de sayılı günler kala, Furkan vakfı yönetim kurulu ve avukatları dün 20.00 de furkanvakfivideo, furkanvakfi Twitter ve furkanvakfiresmi Facebook hesapları üzerinden canlı yayın gerçekleştirdiler.
Furkan vakfı yönetim kurulu ve avukatlarının mahkeme öncesi yapmış oldukları özel açıklamalar şu şekilde;
Öncelikle Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin son durumu hakkında bilgi verir misiniz? Morali ve sağlığı ne durumda?
Av. Âdem Tural;
Alparslan hoca ile en son Pazar günü görüştüm. Kendisinin sağlık durumu da morali de gayet yerinde. Özellikle vakıf başkanı Ali Alagöz’ün yanına verilmesi ve tecritin bitirilmesi bizim açımızdan da çok güzel oldu. Çünkü 10 ay boyunca tecrit zulmüne maruz kalan ve morali iyi olmayan biriyle savunma hazırlamak bizim için de zor oluyordu. Şu an için her ikisinin de morali iyi. 22 Ocakta ki duruşmaya hazırlık yapıyorlar. Savunmaya hazırlanma noktasında ikisinin bir arada olması gerçekten güzel oldu.
Ayrıca Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Ocak ayında 5 duruşması daha olduğu için şu an tüm mesaisini duruşmalara hazırlık ile geçiriyor.
10 Ocaktaki duruşma terör örgütü propagandası ve terör örgütüne yardım etmek iddiasıyla açılan duruşma. Bilindiği gibi 8 Kasım da ilk duruşma gerçekleşmiş ve bu duruşmada tahliye olmuştu. 10 Ocaktaki duruşma da yine SEGBİS üzerinde gerçekleşecek.
22 Ocaktaki duruşma ise ‘suç örgütü kurmak nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik’ suçlamalarından açılan dava ve bu davada toplam 45 kişi yargılanmaktadır. İlk duruşma 22 Ocakta başlayıp duruşma 23 ve 24 Ocakta da devam edecektir. Duruşmadan öncelikle bir tahliye bekliyoruz.
Hukuki Açıdan Suç Örgütü Ve Dolandırıcılık Tanımlamalarını Yapar Mısınız?
Av. Âdem Tural;
Öncelikle dolandırıcılık tanımına gelecek olursak; dolandırıcılık suçunun oluşması için ortada öncelikle aldatılan, kandırılan bir mağdurun olması gerekiyor. Mağdur oluştuktan sonra ise o kişiyi mağdur edenin hileli davranışta bulunması gerekiyor. Ardından dolandıran kişinin veya akrabalarının mal varlığında bir artış olması gerekiyor. Bu 45 kişinin hesap hareketleri incelendiğinde ise sebebi açıklanamayan çok yüksek miktarda para giriş çıkışlarının olmadığını görüyoruz. Bu açıdan bakıldığında dolandırıcılığın bir unsuru gerçekleşmemiş oluyor.
İkinci olarak da dosyada dolandırıldığını iddia eden kimse de olmamıştır.
-Vakıf yönetimi tutuksuz yargılanırken Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Vakıf başkanı Ali Alagöz'ün tutuklu yargılanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hasan Demir;
Furkan vakfı yönetiminin tutuksuz yargılanması, vakıf başkanı Ali Alagöz Beyefendi’nin ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklu yargılanmalarını gerektirecek bir durum olmadığının delilidir. Hocaefendi’nin ve Ali Alagöz’ün tutuklu yargılanma sürecinin devam etmesinde kanaatimiz şudur ki; Alparslan Kuytul Hocaefendi tevhit hakikatini ortaya koymuş ve Türkiye gündeminde geniş yankı uyandırmıştır. Ayrıca Hocaefendi, Müslümanlar aleyhine olan meseleleri tenkit ettiğinden dolayı kamuoyu üzerinde olumsuz algı oluşturulmak istenerek hocamızın sesini kısmayı hedeflemişlerdir. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin adının resmi hiç bir kayıtta geçmediği bilinmesine rağmen, tutukluluğunun hala devam etmesi, tutuklamaların siyasi sebeplere dayandığını göstermektedir.
Ali Alagöz’ün tutukluluk gerekçesi ise;
Tutukluluğunun başlangıcından itibaren Furkan vakfı kayyuma devredildi ve Furkan Vakfı’na haksız yere atanan kayyumu meşrulaştırmak adına ali Alagöz’ün tutukluluğunun devam etmesi gerekiyordu.
Furkan Vakfı’nın kapısına kilit vurulması ve çeşitli yollarla engellenmesi sebebiyle artık resmi olarak faaliyet gösterememektedir. Bunun sonucu olarak toplumumuz neler kaybetti, bu durum sizce nelere mal oldu?
Murat Temizkan
Bizler, toplumun olumsuz gidişatını görüp maddi manevi kayıpları önünde bir engel olmak istedik. Onlar ise bu seddi yıkmak istediler ve bu kötü gidişatın devam etmesine sebebiyet verdiler. Bizim yaptığımız konferanslar faaliyetler toplumun faydası içindir. Toplumun şuurlu insanlara dönüşebilmesi için yapmış olduğumuz faaliyetlerdir. Yapılan yüzlerce konferans, iftar vb. faaliyetler, SODES kapsamındaki faaliyetlerle toplumun kaybettiği insanların tekrar topluma kazandırılması için faaliyetler yaptık ve yaptığımız hayırlı hizmetler sonucu devletin resmi kurumlarınca birçok kez takdir aldık.
Hocamızın başlattığı kardeş aile projesi ile birçok aileye yardımcı olduk... İnsanlar bu hayırlı faaliyetleri gerçekleştirebilmek için gecelerini gündüzlerine kattılar. 30 Ocak operasyonu ise bu faaliyetlerin durmasına sebebiyet vermiştir.
Vakıf olarak hayırlı işlerle sosyal ve kültürel faaliyetlerle uğraştığınızdan bahsettiniz. Ancak Hocaefendi'ye Vakfa ve yöneticilerine suç örgütü suçlamasında bulunuldu ve bu suçlama medya tarafından kamuoyuna servis edildi.
Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Hasan Demir;
Devletin resmi kurumlarınca bize isnat edilen terör örgütü iddiaları çürütülmüş oldu ve 8 Kasımda mahkemeden tahliye kararının çıkması da silahlı terör örgütleriyle hiçbir bağlantımızın olmadığını bir kez daha gösterdi.
Operasyon ilk gerçekleştiği zamanlarda medyada hep aleyhimize haberler servis edildi.
Ancak 8 Kasım mahkemesine ulusal basından birçok kişi katıldığı halde Alparslan Kuytul Hocafendi’nin tahliye kararı maalesef ki hiçbir basında yer almadı. Furkan vakfının aleyhine olan meseleler medyada geniş yer bulurken, ama lehine olan kararlar yer almıyordu.
Ayrıca eğer biz silahlı bir terör örgütüne üye olmuş olsaydık evlerimizden mutlaka suç unsuru teşkil edecek deliller bulunurdu. Operasyon anında 44 kişinin evi arandı ve hiçbir silaha veya suç unsuruna rastlanılmadı.
Vakıf faaliyetlerini nasıl bir yapılanma ile gerçekleştiriyorsunuz bu konuda bizleri bilgilendirir misiniz?
Yüzlerce kişiye ulaşan bir yardım faaliyeti ya da on binlerce kişinin katılım gösterdiği büyük konferansları beş kişiden oluşan bir yönetim kurumu nasıl gerçekleştirebilir. Elbette ki bunlar gönüllülük esasına dayanan geçici görevlendirmelerle yapılıyordu. Görevli olarak gelen emniyet memurlarının teşekkür etmesinin sebebi de budur. Karşılığında hiçbir ücret talep etmezler, karşılığını Allah’tan beklerlerdi. Adem Bey’in de bahsettiği gibi asıl olan görevlendirme değil bu görevlendirmede kişilerin yapmış olduğu faaliyetler. Böyle bir görevlendirmenin sonucunda da şu suç işlendi denilecek bir faaliyet ortada yoktur.
Vakıf olarak yapmış olduğunuz kurban ve deri faaliyetleri üzerinden çeşitli iftiralar medya tarafından servis edildi. Bu faaliyetlerin yasal yasal çerçevesi nedir, burada suç olan bir durum var mıdır, bu konuyu izah eder misiniz?
Bütün sivil toplum örgütleri buna benzer faaliyetler düzenlerler. Burada önemli olan bunların belgelendirilmesidir. Bizden bu belgeler istenmeden biz bu operasyona maruz kaldık. Biz bu faaliyetleri yaptık ve bu faaliyetlerin belgeleri hep mevcut. Aynı şekilde Vakfın kasasında çıkan yaklaşık üç yüz elli bin liranın da belgesini bize sormadılar. Bunların hepsinin makbuzu mevcut. Sıkıntı makbuzu olmadığı zaman. Biz artık bu işin içinde bir art niyet arıyoruz. Aleyhte bir algı operasyonu olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu şekilde servis edildiği kanaatindeyiz.
5 Nisanda Vakfa ait yurdu denilerek mühürlenen öğrenci ve aile evleri vardı. Yedi ay sonra bu evlerin mühürleri ve verilen para cezaları kaldırılırdı. Siz yönetim kurumu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hasan Demir;
Biz, evler ilk mühürlendiğinde Vakfımıza ait öğrenci evleri olmadığını söylemiştik. Hatta 30 Ocak operasyonundan çok önce Vakıflar Genel Müdürlüğü bize vakfınıza ait herhangi bir yurt var mı diye sorduğunda biz o zaman da Furkan Vakfı’na ait herhangi bir yurt yok demiştik. Herhangi bir yurt açacak olsak ki bu çok zor bir şey değil o zaman açtığımız bu yurt ile ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ve Valiliğe gerekli bilgiyi veririz. Biz böyle bir durum yok dediğimiz halde öğrenciler sınav haftalarında kapının önüne bırakıldılar. Elli gün kapılarının önünde beklediler, herhangi bir sonuç alamadılar ama hamdolsun mahkeme kararıyla buraların Furkan Vakfı’na ait kaçak bir yurt olmadığı, şahıslara ait mesken olduğunu kararı çıkmıştır.
Alparslan Kuytul Hocaefendi bu operasyonu nasıl değerlendiriyor?
Av. Adem Tural
Alparslan Kuytul Hocaefendi, operasyonların asıl sebebini şu şekilde özetlemiştir.
- Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalıdır dememizden, yani Kuran’ın gerçek mesajını tevhidi anlatıyor olmamızdandır. Amacımızın İslam medeniyeti olmasından derin güçlerin duyduğu rahatsızlık.
- Derin devleti ve planlarını açığa çıkarmış olmam.
- Hükümetin bazı politikaları tenkit ediyor olmam.
- Tevhit davasının duyulmasını engellemek
- Ülkemizdeki İslami faaliyetleri bitirmek
- Derin devletin ve planlarının açığa çıkmasını engellemek
- Benim susturulmak istenmem