25 Nis 2017

— Adem Özköse (@ademozkose) 22 Nisan 2017

 

4 Hocadan Furkan Vakfı'na Yapılan Zulme Karşı Basın Açıklaması

Kamuoyu açıklamasının tam metni şu şekilde:  Darul Erkam Medresesi’ne Yönelik Tutuklama ile Furkan Vakfı’na Yönelik Engelleme ve Müdahale Zulmünü Kınıyoruz 23.04.2017 Son birkaç aydır, bağımsız İslami çalışma gruplarına yönelik yoğunlaşan ve artık sistematik hale gelen baskı, engelleme, gözaltı ve tutuklamalara günaşırı yeni vakalar eklenmeye devam ediyor. Geride bıraktığımız hafta içi ve sonunda, bahsettiğimiz çerçevede yine haksız tutuklamalara ve engelleme, müdahale ve dahası bir kadının örtüsüne polis tarafından el uzatılması görüntülerine tanıklık ettik. İki hafta önce (7 Nisan Cuma) gece yarısı evlerine yapılan baskınla gözaltına alınan, Bağcılar’da mütevazi bir mekanda faaliyet gösteren Darul Erkam Medresesi hocalarından Cihan Akman ve arkadaşlarından üçü hafta içi nihayet çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı. Hafta sonu (22 Nisan Cumartesi) ise, Adana’da faaliyet gösteren Furkan Vakfı’nın “Kutlu Doğum” konferansına Valilik kararıyla son anda engel konulduğu ve bunun üzerine konuyla ilgili bir basın açıklaması yapmak üzere bir araya gelen Vakıf mensuplarına polis tarafından tomalı, biber gazlı müdahalede bulunulduğu haberi geldi. İnternet medyasına ve sosyal paylaşım sitelerine yansıyan görüntülerde, tomadan sıkılan tazyikli suya ve sıkılan biber gazlarına maruz kalan kadınlar ile darp edilen ve kanlar içinde kalan Vakıf mensupları göze çarpmaktaydı. Bu görüntüler içinde en dehşetengiz olanı ve maalesef 28 Şubat günlerini hatıra getireni ise, bir kadın polisin bir Müslüman kadının örtüsünü çıkarmaya çalışması ve yanındaki bir erkek polisin de bu zulmü işleyen meslektaşı yerine mazlum kadına biber gazı sıkmasına dair görüntülerdi. 13 Mart Cuma günü Cuma namazı esnası ve sonrasında Ankara’da İLKAV’a yönelik olarakgerçekleştirilen çirkin provokasyon sonrası, provokatörlerce Emniyet Müdürlüğü’nde Allah Rasulü’ne (s) sinkaflı küfürler edilmesi ve olaya muhatap olan Müslümanlarca şikayette bulunulmasına rağmen ne o an, ne de sonrasında bu çirkefliğe hiçbir şekilde müdahalede bulunulmaması ve herhangi bir işlem yapılmaması da göz önüne alındığında, ciddi soru işaretlerinin ve endişelerin oluşması kaçınılmaz olmaktadır. Şüphesiz ki Rabbimiz Allah bu zulümlerin hesabını soracaktır. Nedir bunca zulmün sebebi? Bu insanlar hangi suçu işlemişlerdir? Üstelik hangi suç işlenirse işlensin, şiddete başvurmadan kendisini ifade etmek isteyenlere yönelik bu polis şiddetinin izahı yapılabilir mi? Bu gidişin sonu dünyada da ahirette de hüsrandır. Hangi inanç, fikir ya da düşünce kesimi olursa olsun, herkes inancını, fikrini serbestçe seçip özgürce beyan edebilmeli ve yaşayabilmelidir. Şiddete başvurmadığı ve kör şiddete çağırmadığı, başkasının hakkına ve hayatına zorla müdahale edip hak ihlali yapmadığı sürece hiçbir gücün müdahale etme ve zorbalıkla engel olma hakkı olamaz. Hem de aralarında kadınların ve çocukların bulunduğu bir grup Müslüman, konferanslarının iptalini protesto etmek amaçlı bir basın açıklaması yapıp dağılacakken, tazyikli su ve göz yaşartıcı gazla müdahale etmenin, üstelik Müslüman bir kadının örtüsüne el uzatılmasının zorbalıktan başka izahı yapılabilir mi? Yeni Türkiye dedikleri bu muydu? Furkan Vakfı özelinde ve Hizbuttahrir'de de olduğu gibi, son bir yıllık zaman diliminde giderek artan biçimde iktidara eklemlenmeyen bağımsız İslami çalışmalara engel olmaya çalışılmakta ve anlaşılmaz biçimde ardı ardına konferansları iptal edilmektedir. Sözden ve fikirden bu kadar korkuluyor olması ve susturmak için şiddet ve baskı politikalarına başvurulması kendi fikir ve sözünün haklı ve güçlü olmadığı korkusu taşıyan acizlerin işidir. Bırakın insanlar şiddete başvurmadan kendilerini serbestçe ifade etsinler. İçeriğine katılmasanız da, farklı düşünseniz de zulümle engel olamazsınız. Nitekim bizler de birçok konuda Furkan Vakfı’nın söylem ve eylemlerine mutabakatı olmayan Müslümanlar olarak, bu kardeşlerimizin kendilerini serbestçe ifade etme özgürlüklerini savunmayı İslami ve insani bir sorumluluk olarak görmekteyiz. Darul Erkam Medresesi mensuplarına yönelik tamamen haksız tutuklama kararı ile Furkan Vakfı mensuplarına yapılan engelleme ve müdahale zulmüne, aynı şekilde bu süreçte engelleme ve baskılara muhatap kılınan tüm mazlumlara yönelik haksızlıklara itiraz ediyoruz. Bilinmelidir ki, sözler ve fikirler zorbalık, baskı ve şiddetle bastırılamaz, susturulamaz. Ahmed Kalkan, Ahmet Turgut Ulucak, Mehmet Pamak, Şükrü Hüseyinoğlu

HAK VE ADALET PLATFORMU: FURKAN VAKFI’NA YAPILAN AĞIR POLİS MÜDAHALESİNİ KINIYORUZ

"Furkan Vakfı'na uzunca bir süredir reva görülen bu haksız ve hukuksuz durum..."

23 Nisan 2017 18:17 Aralarında Mazlum-Der eski genel başkanlarından Ömer Faruk Gergerlioğlu, ilahiyatçı İhsan Eliaçık, AKP kurucularından ve Başkent Kadın Platformu üyesi Fatma Bostan Ünsal ile HDP Milletvekili Hüda Kaya gibi İslami camianın önde gelen isimlerinin bulunduğu Hak ve Adalet Platformu, Furkan Vakfı üyelerine yapılan sert polis müdahalesini kınadıklarını açıkladı. Adana'da Furkan Vakfı üyelerinin Kutlu Doğum Haftası nedeniyle yapmak istedikleri basın açıklamasına, izinsiz olduğu gerekçesiyle polis tarafından müdahale edilmiş, 50 kişi gözaltına alınmıştı. Hak ve Adalet Platformu’nun konu hakkında yaptığı açıklama şöyle: Furkan Vakfı'na üye kişilerin kutlu doğum haftası dolayısıyla Adana'da düzenlemek istediği basın açıklamasına yapılan müdahaleyi kınıyoruz. Önceden haber vermeksizin toplantı düzenlemek anayasal bir haktır, demokratik bir ülkede güvenlik güçleri bu isteği bastırmak yerine toplumun kendisini ifade etmesinin önünü açar. Olması gerekene rağmen yapılan müdahale orantısız güç kullanıldığını göstermektedir. Kutlu doğum haftasıyla ilgili etkinliklere yurt çapında müsaade edilmesine rağmen referandumda EVET dememiş olan bir vakfın etkinliklerine gösterilen bu tavır düşündürücüdür. Yoksa bu ülkede makbul ve makbul olmayan vakıf ve etkinlikler mi vardır? OHAL'in referandumda evet çıktığı takdirde kalkacağı söylenmesine rağmen uzatılması ve yaşadığımız hukuksuzluklara yeni keyfilikler  eklenmesi bizi tedirgin etmektedir. Hak ve özgürlüklerin bir lütuf değil devletin sağlamakla yükümlü olduğu görevler olduğunu konjonktür, yer, pozisyon gözetmeden haykırmaya devam edeceğiz. Furkan Vakfı'na uzunca bir süredir reva görülen bu haksız ve hukuksuz durum toplumu kamplaştırarak sürdürülebilir bir kutuplaşma üretme ve bunu da siyasi bir malzeme olarak kullanma hastalığının nüksetmesinin açık bir tezahürüdür. İktidarın referandum sonucundan ders çıkarıp yeni bir uzlaşı ve barış iklimini tesis etmesi gerekirken bu kutuplaşmayı derinleştiriyor olması toplumun tamamını ilgilendiren bir krize dönüşüyor. Hak ve Adalet Platformu olarak kimden gelirse gelsin zulmün karşısında olmak ve kime yapılırsa yapılsın mazlumun yanında yer almak düsturundan ve adil şahitler olmak sorumluluğundan kaynaklı bu saldırıyı kınadığımızı belirtir ve  tekrarlanmaması konusunda devletin yöneticilerinin gerekli hassasiyeti göstermesi çağrısında bulunuyoruz. Furkan Vakfı yönetici ve üyelerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, gözaltına alınan 50 üyenin serbest bırakılmasını talep ediyoruz! http://t24.com.tr/haber/hak-ve-adalet-platformu-furkan-vakfina-yapilan-agir-polis-mudahalesini-kiniyoruz,400683

Mazlumder Adana Şubesi’nden ‘Furkan Vakfı’ açıklaması: Orantısız güç kullanımını kınıyoruz!

Mazlumder Adana Şubesi, Furkan Vakfı mensuplarına yapılan polis müdahalesi hakkında bir bildiri yayımladı. İşte o bildiri: Bireysel bir hak olan ifade özgürlüğünün toplu kullanımı niteliğini taşıyan toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı gerek Anayasa gerekse taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile korunan bir haktır bu hakkın kullanımının engellenmesi ifade özgürlüğünün ihlali olmakla birlikte demokratik bir hukuk devleti olma iddiasına zarar veren bir uygulamadır. Barışçıl/silahsız ve saldırısız olan ve sadece demokratik hakların kullanımı amaçlı sivil bir eylemi gerçekleştirmek için izin almak gerekmemekle birlikte bildirim prosedürü sadece ve sadece devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerini yerine getirme adına önem arz eder ve yine bu bildirim mekanizması, hakkın kullanılmasına engel olacak şekilde işletilemez. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay kararları ve yine AİHM kararları da bu yöndedir. Anayasa’nın 15. maddesinde “(...) milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir” denilerek olağanüstü hâl rejimleri düzenlenmiştir. Anayasanın bu düzenlemesi temel hak ve özgürlüklerin durdurulması veya ilgili tedbirler alınabilmesi için; Milletlerarası Hukuktan doğan yükümlülüklerin ihlal edilmemesi Ölçülülük ilkesine uyma Çekirdek alana dokunma yasağı ilkelerine uymayı zorunlu kılmıştır Bu gerekçe ile ülkenin OHAL sürecinde oluşu dahi bu hakkın özüne ilişkin bir müdahaleyi haklı kılamaz. Tüm bu sebepler ile 22 Nisan 2017 tarihinde Adana Atatürk Parkında Furkan Vakfına mensup bir grup vatandaşın gerçekleştirmek istediği toplantının polis müdahalesi ile engellenmesi buna ek olarak orantısız güç kullanımı (Direnme fiili içerisinde olmayan üyelere çok yakın mesafeden biber gazı ile müdahale, elleri tersten kelepçeli yüzüstü yatan bir üyenin tekmelenmesi, Başörtülü bir bayanın başındaki örtüye bir polis memuru tarafından müdahale edilmesi vb.) hukuka ve insan haklarına aykırı bir müdahaledir. Hukuk ilkeleri kişilere veya kurumlara göre farklı uygulanmamalı herkese Adil bir şekilde uygulanmalıdır. Bu bağlamda Furkan Vakfı veya başkaca kurum ve kuruluşların işlediği bir suç varsa Hukuk kuralları içinde çözülmelidir. İlgili makamlardan insan Haklarını ihlal eden Kolluk kuvvetleri hakkında idari ve adli soruşturma açılmasını, suç işlediği tespit edilen kolluk kuvvetlerinin ivedi olarak açığa alınmasını talep ediyoruz. Bu hukuka aykırılığı ve orantısız güç kullanımını kabul etmediğimizi ve kınadığımızı, kamuoyuna saygıyla duyururuz. MAZLUMDER ADANA ŞUBESİ Av. Mehmet Ali ÖNAL   http://www.furkanhaber.net/mazlumder-adana-subesi-nden-furkan-vakfi-aciklamasi-orantisiz-guc-kullanimini-kiniyoruz/12903/