30 Ocak 2018 tarihinde benzerine şahit olduğumuz iftiralara bir yenisi daha eklenerek Furkan vakfı iftiracı haber siteleri aracılığıyla bir kez daha yıpratılmaya çalışılmıştır.
Sözümona(!) haber ajanslarınca Adana’da bozuk olduğu iddiasıyla imha edilen etlerin Furkan Vakfına ait olduğu iddiası ortaya atılmıştır.
Söz konusu etlerin Furkan Vakfına ait olduğu delilsiz mesnetsiz bir iddiadan ibarettir. Furkan Eğitim Ve Hizmet Vakfı 2018 yılından itibaren 3 kişilik kayyum heyeti tarafından yönetilmektedir. Buna rağmen etlerin Furkan Vakfı tarafından toplanıldığı iddiası tüzel bir kişiliğin adının açıkça lekelenmeye çalışıldığını göstermektedir.
Yaptığımız araştırmalar sonucunda imha edilen etlerin özel bir firmaya ait olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Resmi kaynaklarda dahi etlerin özel bir firmaya ait oluğu bilgisi yer alırken, Furkan Gönüllülerinin bazı etkinliklerine katıldığı gerekçesiyle kasap olan S. G isimli şahsın adı haber metinlerinde geçirilmiş ve etlerin Furkan Vakfına ait olduğu iddia edilmiştir. Halbuki söz konusu etlerin Furkan Vakfıyla veya S.G isimli şahısla hiçbir alakası yoktur.
Bu iddia baştan aşağı yalan ve iftiradan ibarettir.
1 gün önce kokmuş et olarak haber edilen bilgilerin 1 gün sonra hiçbir belge ve bilgi olmadığı halde Furkan Vakfına ait kurban eti olarak servis edilmesi, kasti olarak yanlış verilmiş istihbarat bilgisi ve tetikçi zihniyetle hareket edildiğini göstermektedir. Ayrıca dikkatli bir okuyucu sözümona haber metinlerini incelediğinde yazılan iddiaların tamamen varsayım ve vehme dayalı olduğunu görecektir.
Furkan Vakfı ile herhangi bir ilişkisi bulunmayan et ve et ürünler işletmesi sahibi Mehmet Damar olayın aslı ile ilgili açıklamada bulunmuştur. Damar yapmış olduğu açıklamada Furkan vakfı ile herhangi bir ilişkisi-ilişiği olmadığını açık bir şekilde beyan etmiştir. Olayın yaşandığı 17 Ağustos günü Adana’da olmadığını belirten Damar, etlerin muhafaza edildiği soğuk hava deposunun kilidinin kırılarak depoya usulsüzce girildiğini dile getirmiştir.
Yasal mevzuata aykırı davranıldığını ifade eden Damar, etleri dökmelerinin tek gerekçesi olarak üzerlerinde etiketlerinin olmamasını öne sürdüklerini ancak normalde de etiketin depoda değil piyasaya sürülme aşamasında vurulduğunu açıklamıştır.
Yüksek bir meblağda zarara uğrayan mal sahibi açıklamasında, şüpheli görülen etlerin analizi yaklaşık bir hafta sürdüğü için yasal prosedürlere göre ürünle ilgili karar verilmeden önce analiz sonuçlarının beklendiğini ancak kendi etlerinin analiz sonucu beklenmeden imha edildiğini belirtmiştir. Üstelik Veteriner tutanakları ile etlerin dana eti olup sağlıklı etler olduğu kanıtlanmışken Furkan Vakfına ait etler denilerek imha edilmesini hukuksuzluk olarak tanımlamıştır. Asılsız bir ihbar sebebiyle büyük bir zarara uğrayan mal sahibi kendisine yapılan bu hukuksuzluğun ya rakipleri tarafından yapıldığını ya da Furkan vakfına kendinin de adı kullanılarak bir kumpas girişiminde bulunulduğunu belirtmiştir.
Olayla ilgili Vakıf başkanımız Ali Alagöz de açıklamada bulunarak “Kayyumdan önceki yönetim olarak; bizim et toplama ile ilgili herhangi bir çalışmamız yoktur. Bahsi geçen depoda bulunan etler bizim olduğu iddiasıyla hukuksuzca itlaf edilmiştir. Bu hukuksuzluğun üzerinin örtülmesi ve firma sahibine tazminat ödenmemesi için etler vakfa ait gösterilerek karalama kampanyası başlatılmıştır. Kanaatimizce bu karalama kampanyasının altında yatan en önemli sebep; Furkan Vakfının mahkeme sürecini olumsuz yönde etkilemektir. Furkan Vakfı ile uğraşan bir çete bugün de 30 Ocak operasyonu sürecinde de buna benzer iftira haberler yaptırdılar. Ancak kurdukları tuzakları Allah bozdu ve tertemiz olduğumuz her defasında bir kez daha ortaya çıktı.” demiştir.
Ayrıca baskın esnasında olay yerinde bulunan Avukat Bey’in yapmış olduğu açıklamalar da durumu ortaya koymuştur. Avukatın yapmış olduğu beyana göre soğuk hava deposunun basılarak etlerin imha edilmesi baştan aşağıya hukuksuz bir eylemdir.
Avukat Bey depoya vardığında kapının kilidinin kırıldığını görünce herhangi bir arama veya el koyma tutanağı olup olmadığını ve böyle bir tutanak varsa kendisine göstermelerini istediğini ancak görevli memurların kendisine herhangi bir belge gösteremediklerini belirtmiştir. Olay yerinde bulunan emniyet mensuplarına da yapılan usulsüzlüğü açıklamasına rağmen Emniyet mensupları herhangi bir müdahalede bulunmamıştır.
Özel bir mülkiyete herhangi bir tutanak bulunmadan kapı kilidinin keyfi bir şekilde kırılmasıyla usulsüzce girildiğini belirten Avukat Bey ayrıca yaptıkları işlemin “Veteriner İşlemleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanununun” 32. Maddesinin 2. Fıkrasının “Resmî kontrol sonucu, mevzuat bakımından düzeltilebilecek bir eksiklik tespit edilen ancak, gıda ve yem güvenilirliği ile insan, hayvan ve bitki sağlığı açısından herhangi bir tehlike oluşturmayan ürünlerin, mevzuata uygun hâle getirilmesi koşuluyla piyasaya arzına izin verilebilir.” Hükmüne de aykırı olduğunu belirtmiştir. Nitekim söz konusu etlerin de yalnızca etiketlerinin eksik olduğunu, bunun sebebinin de ürünlerin zaten etiketlenme aşamasında olması ve depoda etiketleme işlemi için bekletilmesi olduğunu söylemiştir. Etlerinin henüz etiketlenememiş olması ise etiket makinasının bozuk olmasından dolayıdır. Bu eksiklik söz konusu kanun maddesinde de belirtildiği üzere “düzeltilebilir” bir eksiklik olup etlerin imhasını gerektirir nitelikte değildir. Depodaki etlerin etiketli olması şart değildir. Çünkü söz konusu etler piyasaya arz edilmemiştir.
Ayrıca daha denetim raporu bile düzenlenmeden depoya kamyonların yanaştırılmasının ve tertemiz etlerin yangından mal kaçırırcasına imha edilmek istenmesinin zaten etlerin imha edilmesine öncesinde karar verildiğini, denetimin ve tutulan raporun birer prosedür olduğunu ve veterinerlerin üzerindeki baskı altında bu işlemi yaptıklarını doğrular nitelikte olduğunu ifade etmiştir.
Ayrıca etiketin olmamasından dolayı yaptıkları işlem esnasında mal sahibinin; ‘tüm evraklarım, hazır getiriyorum.’ demesine rağmen mal sahibini dinlemeyip etleri imha etmeleri kötü niyetli olduklarını ortaya koymuştur. Gelenlerin görevlerini değil aldıkları bir talimatı yerine getirme niyetiyle geldikleri açıkça belli olmuştur.
Bu baskınla hem mal sahibi Mehmet Damar Beyefendi tazmin edemeyeceği bir zarara uğratılmış hem de FurkanVakfı itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Buna rağmen söz konusu ihbar ve baskında yaşanan usulsüzlükler ve hukuksuzluklar ile ilgili resmi kurumlardan hiçbir açıklama gelmemiştir. Olayların seyri ve resmi kurumların yaşananlara sessiz kalması tüm bunların arkasında Furkan Vakfına düşmanlık yapmak isteyen kişiler tarafından oluşturulmuş yanlış bir istihbaratın yer aldığını göstermektedir.
Yine yandaş ve tetikçi medyanın, zulme sessiz kalmayan dik duruşu ile kamuoyunun teveccühüne mazhar olmuş Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin adını bu olayla başlığa taşımaları, geçmişte olduğu gibi bugünde tertemiz ismini lekeleme gayretinden başka bir şey değildir.
Furkan Gönüllüleri Olarak; öncelikle çarpıtma, karalama ve iftiranın her türlüsünü içeren haberlerle, başta Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Gönüllülerine kumpas girişimde bulunarak kamuoyu nazarında adımızı lekelemeye ve halkımız nazarında bizleri itibarsızlaştırmaya çalışan iftiracı haber sitelerini şiddetle kınıyoruz!
Herhangi bir kaynağa dayanmadan, toplumda bir algı oluşturacak şekilde yaptıkları haberleri kaldırıp bir tekzip yayınlamadıkları takdirde yasal işlem başlatmak da dâhil tüm meşru yolları kullanarak bu durumun üzerine gideceğimizi, atılan iftira ve çarpıtmalar hakkındaki bütün delilleri kamuoyuna sunarak bu durumu açıklığa kavuşturmak için bütün imkânlarımızı kullanacağımızı kamuoyuna duyururuz.