04 Oca 2015
  Güneş'in atmosfer kütlesine yaydığı ısıyla hava ısınır, ısınan hava genişler ve harekete geçerek yükselir. Yükselen hava kütlesi, atmosferin dışına çıkamayacağından, önce dikey, sonra da yatay yönde hareketlenir. Havanın ısınıp yer değiştirmesi, basınç değişikliğine sebep olur. Basınç; yerçekimine, sıcaklığa ve rakıma bağlı olarak değiştiğinden dünyanın her tarafında aynı değildir. Bu durumda yüksek ve alçak basınç merkezleri oluşur. Hava, yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru akar ve böylece rüzgârlar ortaya çıkar. "Yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan hava hareketi" rüzgâr olarak tarif edilir. Basınç merkezleri arasındaki yatay uzaklık, yer şekilleri, basınç farkı ve dünyanın kendi ekseni etrafındaki hareketi gibi faktörler, rüzgârın hızına tesir eder. Kısa mesafede basınç farklılıklarının fazla olduğu yerlerde rüzgârın hızı fazladır. Çünkü yatay uzaklık az olduğundan, sürtünmeden kaynaklanan hız kaybı da az olur. Yer şekilleri de rüzgârın hızına tesir eder. Meselâ engebeli bölgelerde, dünyanın dönüş hızının daha yüksek olduğu Ekvator çizgisinde ve onun yakınında, dönüşten kaynaklanan savrulma sebebiyle rüzgârın hızı daha azdır. Basınç merkezlerinin konumu, sıradağlar, boğazlar, derin ve uzun vadiler gibi sebeplere bağlı olarak rüzgârların yönü değişir. Rüzgârların "aşılayıcı" özelliği Okyanusların ve denizlerin yüzeyinde, köpüklenme sebebiyle sürekli hava kabarcığı meydana gelir. Bu kabarcıklar patladığında, milimetrenin yüzde biri çapında binlerce damlacık havaya fırlar. "Aerosol" denen bu parçacıklar, rüzgârlar sayesinde karalardan gelen tozlarla karışarak atmosferin üst katmanlarına taşınır. Rüzgârların bu şekilde yükseklere taşıdığı parçacıklar, burada su buharı ile buluşur. Bu parçacıkların etrafına toplanarak yoğunlaşan su buharı, su damlacıklarına dönüşür. Bu damlacıklar, bir araya gelerek nispeten daha yoğun bulutların teşekkülüne vesile olur. Bir süre sonra da yağmur yüklü bulutlar, âdeta bir nakliye vasıtası vazifesi gören "müjdeci" rüzgârlarla çeşitli coğrafyalara "taşınır", yani sevk edilir (A'râf, 57; Fatır, 9; Hicr, 22). Allah'ın (celle celâlühü) kudret ve hikmet delillerinden bir "âyet" olarak zikredilen rüzgârların vazifelerinden biri de, aşılayıcılıktır (Furkan, 48–49). İtalya'ya zaman zaman kırmızı yağmurların yağdığı belirtilir. Bunun sebebi olarak da, rüzgârlarla Afrika'dan gelen kırmızı tozların (ince kum) bu yağmurlara yoğunlaşma çekirdeği teşkil etmesi gösterilir. Yurdumuza bilhassa nisan ayında giren kırmızı tozlar, erozyon göstergesi değil, Büyük Sahra'dan gelen çöl topraklarıdır. Rüzgârlarla taşınan bu tozlarda yüzde beş nispetinde +3 değerlikli demir bulunur. Bu demir, havada güneş ışığı karşısında +2 değerlikli hâle gelir. Bu çok açık bir rahmettir. Çünkü bitkiler +3 değerlikli demiri değil, sadece +2 değerlikli olanı alabilecek şekilde yaratılmıştır. Böylece, bir rahmet olarak gelen yağmurlar ile bir müjdeci olarak iş gören rüzgârların taşıdığı demir elementi bitkilerden bol mahsûl alınmasına vesile olmaktadır. Diğer yandan, Sahra Çölü'nden rüzgârla gelen bereketli tozlar, yağmurla denize indiğinde balıkların ve diğer deniz canlılarının besleneceği plânkton gibi mikroorganizmaların çoğalmasına vesile olmaktadır. Pasifik'te yapılan araştırmalar, az nispetteki bir demir aşılamasının bile mikroskobik canlıların miktarında büyük bir artışa vesile olduğunu göstermiştir. Fitoplânktonların (fotosentez yapabilen mikroskobik canlılar) çoğalması için gerekli azot, fosfat ve silisyum gibi temel elementler, denizlerin beşte birinde kullanılamamaktadır. Açık denizlerde demirin az bulunması, bunun sebebi olarak gösterilmektedir. Yağmurun yağmasında rüzgârlara verilen bu önemli vazifenin, insanların tabiat hâdiseleri hakkında detaylı malûmat sahibi olmadıkları bir devirde Kur'ân'da bildirilmiş olması, ondaki i'caza güzel bir misaldir. Âyette rüzgârların, bitkilerin döllenmesinde oynadığı role de dikkat çekilmektedir. Rüzgâra yüklenen bir başka fonksiyon da, bitkilerde olgunlaşan polenleri (erkek gamet) uçurup dişi çiçeklerin üzerine bırakmadır. Birçok açık tohumlu bitki, çam, palmiye ve benzeri ağaçlar, çiçek veren bütün tohumlular ve çimensi otların tamamı rüzgârla döllenir. Böylece rızık ve bereket vesilesi olan rüzgârlar, besin zincirinde mühim bir yer tutan birçok bitkinin varlığının devam ettirilmesinde vazife görür. Ayrıca, yine bir rahmet eseri olarak, rüzgârlarla hava temizlenir; yeryüzündeki bütün canlılar temiz hava teneffüs eder. Sızıntı