04 Tem 2017

Kur’an-ı Kerim’de bağlılık kavramı çok özel ve özlü bir kelime olan, “i’tisam” kelimesiyle ifade edilmiştir. Her konuda mûcizu’l-beyan (insanı aciz bırakan) olan Kur’an, özellikle önemli konularda kullandığı özlü lafızlarla da insanoğluna konuyu derinlemesine ve hikmetli bir şekilde anlatarak, Lafzatullah olduğunu tekrar tekrar ortaya koymaktadır. Bağlılık konusunu“i’tisam” kelimesi ile anlatan Kur’an, bağlılığın ne derecede olması gerektiğini tek bir kelimeyle harika bir şekilde ifade etmektedir. “İ’tisam;” bağlanmak, sarılmak, yapışmak, sığınmak, güvenmek, dayanmak gibi manalara gelerek, çok özel ve yüksek bir bağlılık kavramından bahsediyor. Bu kavramın bu derin manası aynı zamanda, bu davaya sadece tutunmanın veya davayı el ucu ile tutmanın gerçek bağlılık olmadığını da ilan ediyor.

-Kişideki bağlılık duygusunun yönlendirilmesi gereken öncelikli mercii, Allah Azze ve Celle’dir. Rabbimiz Teâlâ; “Kim Allah’a bağlanırsa kesinlikle dosdoğru bir yola iletilmiştir” buyurarak, Allah’a bağlılığın insanı dosdoğru yola sevk edeceğini bildirmektedir. Aslında insan her neye bağlanırsa, o bağlandığı şey o kişiyi belli bir yola sevk eder. Doğru yolun doğru yolcusu olmak ise, ancak Allah’a bağlanmakla mümkün olacaktır. Şu bir gerçektir ki; bu yolda bağlandığımız her bir hakikat, Allah’a olan bağlılığımızı kuvvetlendirecektir. Dolayısıyla bu yolda, sünnete bağlılık, Kur’an’a bağlılık ve âlimlere bağlılık kişiyi, Allah’a bağlılık noktasında kuvvetlendirecektir.

-Bağlılık, soyut bir kavramdır. Bu nedenle kişide bu kavramın kuvvetini anlamak ancak kişilerdeki semptomlara (belirti, gösterge) bakarak mümkün olacaktır. Genel olarak bağlılığın dört göstergesi vardır: “İTAAT, İTİMAT, İTTİBA ve MUHABBET.”

-İmtihan, Kur’an’da birçok ayetle bize ihtar edilir ve bazı ayetlerde te’kidli ifadelerle (lâm-ı te’kid) gelmesiyle bize muhakkak vukû bulacak bir hadise olduğu hatırlatılır. İmtihanlar, kişisel olduğu gibi toplumsal da olabilmektedir.

-Allah azze ve celle bizleri kendisine bağlamak için ruhlar aleminde bizden söz almıştı. “Elestü Birabbikum” demişti (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) Bütün insanlar Allahu Teala’nın bu sualine “Kalu bele” (Bilakis sen bizim Rabbimizsin) diye cevap verdi. Allah’a bağlanmaya söz verdiler. Allahu Teala tüm ruhları, ruhlar aleminde topladığı zaman ruhlar bir söz vermişti; “Ey Rabbimiz dünyaya geldiğimiz zaman sadece seni rab olarak tanıyacağız, senden başka rablik ilan edenleri reddedeceğiz” dediler. Böylece hepimiz söz verdik. Yeryüzüne geldiğimiz zaman kimi bu sözü unuttu. Allah’ın dünyasında başkalarını rab olarak  tanımaya başladılar. Ruhlar aleminde iken Allah bizden bu sözü almasına rağmen, sözünü unutanlar, Allah azze ve celleden başka ilahlar tanıyanlar çoğaldı. Kimi sözünü tuttu, Allah’a şirk koşmadan bu dünyadan göçüp gitti, İbrahimler, Musalar gibi. Onlar Rableri katında rızıklar içerisindedirler.

-Allah’ın ruhlar aleminde iken bizden söz almasının sebebi, daha dünyaya gelmeden bunu fıtratımıza yerleştirmek içindi. Allah’tan başka ilahlar edinmemeyi bizim fıtratımıza yerleştirdi. Sadece Allah’a bağlanalım, O’ndan başkasına bağlanmayalım diye Rabbimiz bizden söz almıştı.

-Kur’an, imtihan edileceksiniz, davanıza ne kadar bağlısınız imtihan olacaksınız diyor. Siz bu dünyaya imtihan için gönderildiniz. İmtihan için gelmiş olanların imtihan istememesi olabilir mi? Mektebe giden talebe “hocam beni imtihan etme” diyebilir mi? İşte bundan dolayı insan mutmainliğe ermelidir.

-Allah’a ve peygambere mutmain olmak, onu tanımak ve zikretmekle mümkündür. Allah tüm kainatı, onu tanımamız için bizim önümüze sermiştir. Kainat kitabını okuyanlar Allah azze ve celleye karşı bağlanır, mutmainliğe erer. Mutmainliğe ulaşanlar tam bir bağlılıkla bağlanabiliyorlar. Mutmain olmayan marazlılara gelince, onlar çeşitli imtihanlara girdikleri zaman o imtihanları kaybediyorlar.

-Allah’a bağlılık , Allah’ın dinine bağlılık, islamın hükümlerine bağlılık,  bütün meselelerde dinin hükümlerine bağlı kalabilmek, Hz. Peygambere bağlı olabilmek, O’nun yolunda canını ve malını ortaya koyabilmek, O’nun davasına bağlı olabilmek, dava arkadaşlarına bağlı olabilmek, Allah rasulünün davasını ölünceye kadar sürdürebilmek ve büyük bir mutmainlikle mümkündür.  Dava adına gayret gösterenler, Allah için değer diyebilmeliler, islamın hakimiyeti için değer diyebilmeliler. Ümmetin kurtuluşu için çektiğimiz sıkıntılara değer diyebilmeliler. Başlarına ne gelirse gelsin tam bir bağlılıkla bağlanmaya devam etmeliler.

-Hâsılı kelam, bağlılık duygusu dava adamında yerleşmez ise o dava adamının gayretli, istekli, sağlam ve uzun soluklu olabilmesi mümkün değildir. Bunun yerleşmesi de güçlü bir iman, ihlâslı ve mutmain bir kalp ile olacaktır. Aksi takdirde sadece sözde bağlananlar, gönül bağını kuramayanlar, bir söz ile bağlandığı gibi bir söz ile de davasından kopacaktır. Rabbim davamıza karşı gönül bağımızı kuvvetlendirsin.