Cuma dersi sonrasında halktan gelen soruları cevaplayan Alparslan Kuytul Hocaefendi bu hafta kendisine sorulan sesli ibadetlerle alakalı soruya şu şekilde yanıt verdi:
SORU: Sesli ve toplu zikir bid'at ise teravih namazında topluca salavat getirmeyi ve havadaki telbiyeleri nasıl anlamak lazımdır? Bunu kıyas ile caiz görenlere nasıl cevap verebiliriz?
"Teravihlerde toplu salavat getirmenin sünnette bir yeri yoktur. Bunu sünnet görüpte yapmak bidat olur. Ama sünnet görmeden yapılabilir. Mesela ilahi gibi başka şeyler de bazen sesli söyleniyor. Bunu kimse sünnet olarak görmüyor ama bir rahatlamak için yapılabiliyor. Namaza bir ara verilmiş olsun biraz insanlar nefeslensin diye yapılıyor. Çünkü teravih uzun bir namazdır. O şekilde yapıldığı zaman bidat olmaz.
Bidat olması için ona bakışın nasıl olduğu önemli. Sünnet olarak görmeyip rahatlama amacıyla yaparsanız bidat olmaz. Sünnet olarak, her zaman yapmayı gerekli görürseniz o zaman bidat olmuş olur.
Hacdaki telbiyelere gelince o zaten bir istisnadır. Buna bakarak diğer şeylerde de caiz görüle bilir mi? Hayır görülemez. İbadetlerde kıyas olmaz. Kıyas başka konularda olur. İbadetlerde kıyas olmayacağı bilinen bir kaidedir. Çünkü ibadette illet bilinmemektedir. Mesela niye sabah namazı farzı 2 rekat akşam 3 rekat? Bu bilinmemektedir. Buna göre kıyas yapamayız. İlleti ne bilmiyoruz. Neden her rekata bir rüku var, iki secde var bilmiyoruz. Kimse de bilmiyor çünkü bu bize bildirilmemiş. Neden Fatiha Suresi okunuyor da başka bir dua okunmuyor bilemiyoruz. Peygamberimizden böyle öğrendik. Bunların illetlerini tespit mümkün değil.
Ama içkinin neden haram olduğunu biliyoruz çünkü içindeki madde sarhoşluk vericidir. Aklı örten bir madde var içerisinde. Aklı örttüğü için haram olduğu akıl tarafından anlaşılmamaktadır. Dolayısıyla aklı örten tüm şeylere kıyas yaparız onlara da haram deriz. Üzümden hurmadan yapılan "hamr" haramsa aklı örttüğü için sarhoşluk yaptığı içindir; o halde uyuşturucuda haramdır. Çünkü o da aklı örter. Hem de daha şiddetli bir şekilde...
Kıyas burda caiz çünkü orda illeti biliyoruz ama ibadette kıyas caiz değildir. Çünkü illeti bilmiyoruz. İbadetlerde kıyas olmaz, hadlerde kıyas olmaz. Kefaretlerde kıyas olmaz. Mesela yeminin kefareti (ve keferatu itame ve şerete mesakin) on fakiri doyurmaktır. Şimdi buna kıyas yaparak o halde şu kefaretin bedeli de on fakiri doyurmak olsun diyemeyiz. Çünkü kefarette illetini bilmiyoruz. öyle bilmiyoruz
Kefaretlerde kıyas yoktur. Mesela içki içene 80 sopa, zina edene 100 sopa neden bilmiyoruz. Bunun illeti yok Allah böyle emretmiş. Dolayısıyla ona kıyas yapılamaz onun için illetinin bilinmesi gerekir yani şunu şuna kıyas etmek için neden bu haram illetini bilmek lazımdır. Onu bilince "aynı illet şunda da var o halde bu da haramdır" deyip kıyas yapmak mümkündür. Ama ibadette illetini bilmiyoruz kıyasta yapamayız.
Hacda telbiyelerde (lebbeyk Allahummmelebeyk) sesli yapılıyor. Sünnette böyledir. Peygamberimiz de hac yaparken sesli yapmıştır. Sahabede sesli yapmıştır. Açıklamalar olabilir hikmetlerini açıklayabiliriz. Hikmetlerinden birisi: Orada hep beraber olmak müslümanların bir kongresidir. Milyonlarca Müslüman orada tek ses olsunlar, Allah’ın huzurunda Allah yalvarış yakarış olsun... İlleti ne neden peygamberimiz orada öyle yapmış şurda şöyle yapmış onu bilmiyoruz. Dolayısıyla biz ne yapmışsa onu yaparız. Hacsa telbiyeyi yüksek sesle yapmış ama, zikri o şekilde yapmamış. O hacdır ömürde bir defa ama bu zikir her zaman olan bir şeydir. O farz olan bir hacdır. Bu ise nafile bir ibadettir. Arada farklar var.
Önemli olan bu gibi meselelerde sünnete bakmak lazım. Sesli ve toplu zikir sünnette varsa yaparız yoksa yapmayız. Sesli zikir de sünnette yoktur. . Efendimiz sesli ve toplu zikir yapmış olsa mesela toplum içinde camide bunla ilgili yüzlerce hadis olmalı. Bir tane bile yok. "Sünnette yok ama sesli bir şekilde zikir yapalım" demek olmaz. O zaman başka şeyleri de böyle yapalım diyenler olur; bu da dinde olamayan bir şeyi dine eklemek olur.
Sesli zikir gerekli olsaydı peygamberimiz yapardı. Kuran'ı Kerim ve peygamberimiz de böyle söylüyor. Sesli ve toplu zikir olmadığını hadislerden ve kurandan öğreniyoruz. Araf suresi 55 ve 205'te Kuran'ı kerim buyuruyor ki "Allaha için için yalvararak ve korkuyla zikret dua et" 205. ayeti kerimede de "Allah'ı yüksek açık olmayan bir sesle zikret." buyuruyor. Peygamberimiz de buyuruyor ki "Allah sağır değildir siz sağır olan bir zata işittiriyor değilsiniz. İnsanlara konuşurken bağırılır Allah'a konuşurken bağırılmaz çünkü Allah işitir. Bir de Allah’ın huzurunda insan bağıra çağıra yapması uygun olmaz. Sesli zikir yapmayı savunanlar "böyle olunca insan daha coşuyor daha etkili oluyor" diyorlar. İnsan coşuyor olabilir ama belki de bu istenmeyen bir şeydir. Belki İslam bu yüzden böyle bir şey istemedi. Çünkü bazı insanlar haddini aşıyor hopluyor, zıplıyor. Bu istenmeyen ve hoş görünmeyen bir durumdur. Ve bu Allah'ın hoşuna gitmeyen bir durumdur."
Dinlemek için tıklayınız;