25 Mar 2020

Alparslan Kuytul Hocaefendi, her hafta halka yönelik yapmış olduğu tefsir dersi yerine geçen hafta cuma günü takipçileriyle hasbihal programı gerçekleştirdi.
Hasbihal esnasında gündemi değerlendirerek takipçilerinden gelen soruları cevaplandırdı.
Sorunun tamamını dinlemek için;

Sunucu: Hocam kader inancının sağlam olması gerektiğini söylediniz. Burada teslimiyet ve tedbir arasındaki dengeyi nasıl kurabiliriz?

Alparslan Kuytul Hocaefendi: İnsan önce tedbirini alır, ondan sonra da başına gelecek olanlara teslim olur. Yani Allah'a teslim olur. Ben almam gereken tedbiri aldım, gerisi artık ‘Rabbimin takdiridir’ diye düşünür. Tedbir alır, ondan sonra tevekkül eder.

Tedbir, Tevekküle Aykırı Değildir!

Almış olduğu tedbirleri, sonucun oluşmasında kesin bir müessir olarak görmez.‘Ben şu tedbirleri aldım, o halde sonucu güzel olacak ya da şu tedbiri almadım o halde sonucu kötü olacak’ diyemeyiz. Elbette tedbir alacağız, ondan sonra Allah'a tevekkül edeceğiz ama tevekkül etmiş olmak için aldığımız tedbirlere güvenmemek esastır. Aldığımız tedbirlere güvenmek, tevekküle muhaliftir. Aldığımız tedbirler sonucun meydana gelmesinde fail değildir. O sonucu meydana getiren değildir. Sonucu yaratan Allah'tır ama Allah Azze ve Celle, genellikle bizim aldığımız tedbirlere göre yaratır. Her zaman da böyle diyemeyiz.Çünkü bazen de istediğiniz kadar tedbir alın, eğer Allah onu vermek istiyorsa verir.Yani kulun tedbiri, Allah'ın takdirini engelleyemez.

Biz kulluk vazifemiz gereği; tedbirimizi almak, sonra takdiri Allah'a bırakmak zorundayız. Tedbir tevekküle aykırı değildir. Bir insan tedbir alıyorsa, Allah'a tevekkül bunun neresinde, tedbir alıyor işte denilemez. İslam'da, Efendimiz camiye gelen bir bedeviye ‘önce deveni bağla (tedbirin al) sonra Allah’a tevekkül et’ demiştir. Deveyi bağlamak bir tedbirdir. Bu tevekküle aykırı değildir. Ancak aldığınız tedbirlerin, sonucu kesinlikle değiştireceğini düşünüyorsanız, onları kesin olarak fail gibi görüyorsanız, işte o zaman bu tevekküle aykırıdır. Yani Müslüman tedbirini alacak ama takdirin Allah'a ait olduğunu da bilmelidir.

Teslimiyet, İnsana Huzur Veren Bir Makamdır!

Teslimiyette, insan tedbirini aldıktan sonra aldığı tedbirler işe yaramadıysa Allah ona bir musibet-imtihan vermek istediyse, bu durumda da kul, Allah'a teslim olur ve boyun eğer. ‘Ben yapmam gerekeni yaptım, almam gereken tedbirleri aldım ama Rabbim böyle takdir etti. Ben ona teslim oluyorum’ der. Bu insana huzur vermiş olur.

Tüm peygamberler de teslimiyet görüyoruz. Teslimiyet; güzel ve büyük bir makam ama aynı zamanda insana da huzur veren bir makamdır. İnsan bu makama gelebilirse, bunalımlarından da kurtulmuş olur. Tedbir almak şartıyla, tedbiri aldıktan sonra sonucunu Allah'a bırakmak, tevekkül ve başına gelene itaat etmek, onu rıza ile karşılamak, rıza makamı ve teslimiyet makamı, insan bu makamlara erdiğinde huzura ermiş olur. Başına gelenlerden depresyonlara girmez, başına gelen olaylardan bunalımlara girmez, intihar gibi şeyleri düşünmez. Allah'a teslim olan kul, bunun mükâfatını bu dünyada da huzura ererek görmüş oluyor.

Tamamını izlemek için tıklayınız;

https://www.youtube.com/watch?v=TcZsnsNcVxQ