09.05.2022’de sabahın erken saatlerinde sessiz bir şekilde evinden gözaltına alınan Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ardından aynı gün içerisinde saat 10.31’de Adana Valiliği’nin adeta Furkan Hareketi mensuplarına yönelik yayınlamış olduğu yasaklama kararı yargı, emniyet ve valilik üçlüsünün önceden planlanmış olduğu bir hak ihlalidir.
Furkan Hareketi mensuplarının yaşadıkları hukuksuzlukları dile getirmeleri ve meşru zeminde hak arayışlarını sürdürmeleri her seferinde gerek darpla gerek copla ve gerekse kanlı bir şekilde bastırılmaya çalışılmıştır. Yapılan eylemlerde kamuoyunu rahatsız edecek ya da kamu malına zarar verecek bir hareketleri olmadığı kamuoyu tarafından da bilinmektedir. Yaya ve araç trafiğinin kısmen veya tamamen engellendiği, kamu huzur ve esenliğinin tehlikeye düşürüldüğü ve başkalarının hak ve hürriyetlerinin kısıtlandığı ise görülmemiştir. Fakat ne zaman Emniyet mensupları hadlerini aşarak hak ve adalet arayışını meşru zeminde gerçekleştirmek isteyen gruba ağır müdahalelerde bulunduysa o zaman konusu geçen rahatsızlıklar yaşanmıştır.
Siyasi Partiler ve Sendikaların yapacağı faaliyetler hariç yürüyüş, basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, stant/çadır kurma, bildiri dağıtma, afiş asma, yazılama ve bu gibi tüm faaliyetlerin eylem/etkinliklerin yapılmasının yasaklanması sözde bir hukuk devleti olarak anılan Türkiye’nin çifte standartlar ülkesi olduğu bir kez daha kendini en derin şekilde hissettirmiştir. Türkiye bir kez daha polis devleti olduğunu gözler önüne sermiştir. Şimdi ve daha önce yaşanan tüm bu sistematik engellemeler Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Hareketi mensuplarının ne kadar meşru düzlemle olduğunun en büyük kanıtıdır.
Valilik, Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi tutuklama kararı üzerine kurulan hain planın yalnızca bir ayağıdır. Önceden(!) verilen hüküm ile yine önceden gerekli tüm merciler eş zamanlı olarak harekete geçirilmiş ve engelleme başlamıştır. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin şehir içi ve şehir dışında sevenlerinin olduğu bilinirken verilecek kararın öncesinde veya sonrasında destek amaçlı veya başka bir sebeple şehir merkezine gelebilecek olan şahısların ve araçların yasaklanması hukuki bir zeminde dayanağı olmayan zorlama bir karardır. İnsanların bu amaçla yolda olduğu alınlarında mı yazacaktır? Emniyet bunun kararını neye göre verecektir? Bunu ne ile ölçerek insanların seyahat hakkını engelleyecektir?
Valiliğin bu çirkin ve düşmanca plana dâhil olarak yapmış olduğu hezeyan dolu açıklamalarını, herhangi bir ölçüt belirlemeden bir kimseyi ya da grubu yalnızca talimat üzere kayırmasını şiddetle kınıyoruz!
Tüm bu yaşananlar Türkiye’nin çoktan polis devleti olduğunun delilleridir. Sessiz kalmaya devam edildiği müddetçe de zalimler diktatörlüğün dozunu arttıracaktır. Mazlumlar zulmü duyurmadığı müddetçe zalimin zulmü daha da yayılacaktır.
Adana Valiliğinin almış olduğu bu kararı bir kez daha kınıyoruz. Vicdan sahibi herkesi yaşanan bu hukuksuzlukları duyurmaya davet ediyoruz