Alparslan Kuytul Hocaefendi, dün gece cuma tefsiri sonrası takipçilerinden ve talebelerinden gelen soruları yanıtladı. "AYM başkanı Zühtü Arslan'ın ‘%52,1 oranında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini görüyoruz’ sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna "Sanığın tüm haklarını vermeniz lazım. Savunma hakkını ihlal edemezsiniz, konuşturmak zorundasınız. Bana yaptıkları gibi birçok insanı konuşturmuyorlar. Önemli davalarda, özellikle medyatik davalarda kesin kural gibi konuşturmuyorlar. Hakimlere talimat geliyor, konuşturmuş gibi yapıyorlar." dedi.
Ayrıca "Evet konuştunuz, şu anda da konuşuyorsunuz, ancak geç kalmış vaziyettesiniz. Zaten bir sürü zulüm yapıldı, nice insanlar sürüldü, hapse atıldı. Onların dediğini yapmayan hakimler sürüldü, onlara da zulüm yapıldı." dedi. Konuşmasının devamında talimatla çalışan hakimlere 'Zulüm yapacağına istifa et, onurlu yaşa' çağrısında bulundu.
Sorunun tamamını okumak için;
Bunu okudum, Zühtü Arslan’ın dediğine göre ‘2019'da Anayasa Mahkemesi'ne 43.000 bireysel başvuru (Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolu açıldı) yapılmış. Bunların 40 bin tanesini sonuçlandırmışlar. İncelemeler sonucunda %52'si de yani 40 bin tanesinin yaklaşık 21 bin tanesinde yargılamada hak ihlali tespiti yapmışlar’
Anayasa Mahkemesi, mahkûmun. Mahpusun ya da sanığın hakkının ihlal edildiğini tespit ediyor ve kararı bozuyor. Sanığın tüm haklarını vermeniz lazım. Savunma hakkını ihlal edemezsiniz, konuşturmak zorundasınız.
Bana yaptıkları gibi birçok insanı konuşturmuyorlar. Birçok mahkemede özellikle son mahkemelerde çok konuşturmadılar. Öncekilerde karışmadılar onu inkâr edemem. Kısmen karıştılar ama konu çok uzun, bir sürü maddeler var. Hepsini konuşsan 100 saatte bitmez, iddianamenin içine o kadar şeyler doldurmuşlar ki işte 2 saat kadar konuşabildim daha fazla izin vermediler. O zaman da öyle bir iddianame için 2 saat değil, iki gün vermesi lazım, konuşma hakkı tanıması lazım. Yine engellediler ama hiç olmazsa 2 saat verdiler. Ondan sonraki mahkemelerde 5 dakika dahi konuşmama izin vermiyorlardı. Kaç mahkemede böyle oldu. “Bu, savunma hakkını ihlalidir, adil yargılanma hakkının ihlal edilmesidir. %52'sinde bunu gördük” diyor. Demek ki kararı bozmuşlar. Bu zaten böyleydi, Zühtü Arslan bunu ilan etmiş oldu. Siyasi olarak mahkemeye yolu düşenler bunu bilir. Önemli davalarda, özellikle medyatik davalarda kesin kural gibi konuşturmuyorlar. Hakimlere talimat geliyor, konuşturmuş gibi yapıyorlar.
Zühtü Arslan’ın konuşmasını ben okudum, devamında diyor ki “Hakimlere talimat gelemez.” Şimdi Zühtü Arslan neden bunu söylüyor? Aslında hakimlere talimat geldiğini söylüyor. Beni tutuklayan mahkemenin hakimine, bir bakandan talimat geldiğini, biz de biliyoruz. Birçok insan bunu biliyor. Adliyede işi olanlar, adliyede çalışanlar, savcılar, hakimler, avukatlar, sürekli talimat geldiğini ve talimata göre karar verildiğini çok iyi biliyor.
Konuştunuz Ama Geç Kaldınız!
Zühtü Arslan aslında buna işaret etmek istiyor ama neden bugün konuşuyor? Herkes bugünlerde konuşmaya başladı. “Herhalde artık AKP gidici” gibi düşünüyorlar, “Ben de konuşmuş olayım. Biraz hem içimi boşaltayım hem de ileride söyleyecek bir sözüm olur. ‘Bak, ben o zaman da konuşmuştum’ diyebileyim” demek için konuşuyorlar. Evet konuştunuz, şu anda da konuşuyorsunuz, ancak geç kalmış vaziyettesiniz. Zaten bir sürü zulüm yapıldı, nice insanlar sürüldü, hapse atıldı. Onların dediğini yapmayan hakimler sürüldü, onlara da zulüm yapıldı. Hani siz benim için özgürlük istiyordunuz ya “Hakimlere Özgürlük” diye bağırsaydınız daha doğru olacakmış. Hakimler özgür değiller.
Eğer doğruyu konuşabilecek yüreğe sahip ağır ceza hâkimi tanıdığınız varsa, çok samimiyse, cesursa senin kulağına eğilip ‘Talimat geliyor, elimizde bir şey yok’ der. Bunu kulağına söyler.
Zulüm Yapacağına İstifa Et, Şerefinle Yaşa!
Cezaevlerine talimat gidiyor, cezaevi müdürü, önündeki kanuna göre değil, talimata göre davranıyor. Size idari bir ceza verir, sonra der ki ‘Bize emir geldi, biz böyle vermek zorundaydık. Biliyoruz ki size bundan ceza veremeyiz ama talimat böyleydi. Derin yerlerden talimat geldi’ adamların gözlüğü siyah, bizi korkuttular. Normal gözlük takmıyorlar ki siyah takınca insanları korkutuyorlar. Siyah gözlüklülerden talimat gelince “Korktuk, yaptık. Ne yapalım?” diyor. Kıyamet gününde göreceksin.
Allah'tan korkmadın da onlardan korktun değil mi? Kıyamet günü göreceksin. Ben sana hakkımı haram ettim, bitti. Ne olacak şimdi? Sen hep böyle kendini savunuyorsun, “Filandan korktum, bilmem ne oldu?” diyorsun. İstifa et ondan daha iyi! Şerefinle yaşa. Senden zulüm yapmanı istiyorlar ve sen de zulüm yapıyorsun. Hep “Ben ne yapayım, beni sürerler.” Cehennemin dibine sürül! Müdür bey. Sen sürülmeyeceksin diye hep bana zulüm mü yapacaksın?
Müdürü, hâkimi, savcısı, hepsi baskı altında. Şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanı çıkmış diyor ki ‘%52'sinde hak ihlali var.’ Yani kişiye konuşma hakkı verilmemiş. Sadece konuşturmama olayı değil, bu ve buna benzer çeşit çeşit hak ihlalleri var. Sonuçta hak ihlali var ve dolayısıyla da verilen karar bozuluyor.
Haksızlık Yapan Mahkemeden Adalet Beklenir Mi?
Bu Bir İtiraf!
%52 ne demek? Hâkim, sanığın haklarını neden vermez? Çünkü talimat var, veremiyor, “Konuşturmayacaksın!” diyorlar, konuşturmuyor. İşte bu da bir itiraf. En yüksek mahkemenin başkanı Zühtü Arslan, açıkça itiraf etmiş.
Mahkemede haksızlık yapılır mı? Mahkeme ne içindir? Hak ve adalet içindir. Orada haksızlığa uğrayanlar, hakkını alır, değil mi? Mahkeme, bunun için değil midir? Haksızlığa uğrayana hakkını vermek içindir. Mahkemenin kendisi haksızlık yapıyor, bu mahkemeden adalet beklenir mi? Sanığın haklarını vermiyor, bir yerden talimat geliyor ve talimata göre davranıyor. Bu mahkemeden adalet beklenir mi?