Çocuğun Ruhunu Etkileyecek Psikolojik Esaslar
A. Çocuğa Arkadaşlık Yapmak Ve Onunla Sohbet Etmek:
Arkadaşlık, psikolojik bakımdan çocuğun etkilenmesinde büyük rol oynar. Arkadaş, arkadaşın aynasıdır. İki arkadaş arasındaki dostluk, daha ziyade aşılama işine benzer; birbirlerinden faydalanırlar ve bilgi alış-verişinde bulunurlar.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem her yerde çocuklara eşlik ederek onlara bir arkadaş gibi davranmıştır. Bazen amcası Abbas’ın oğlu Abdullah ile bazen amcasının oğlu Cafer’in çocukları ile, bazen de Enes ile birlikte yola çıkarak bıkmadan ve büyüklenmeden onlarla sohbet etmiştir. Büyüklerle beraber olmak; onlardan ilim, ahlâk ve fazilet öğrenmek çocuğun hakkıdır. Abdullah b. Ca’fer anlatıyor: “Ben, Kusem (b. Abbas) ve Ubeydullah b. Abbas oynarken, aniden bineği üzerinde Rasulullah geldi ve: ‘Şunu yanıma bindirin!’ buyurdu ve beni önüne aldı. Sonra Kusem için: ‘Şunu da yanıma bindirin!’ buyurdu ve Kusem’i arkasına aldı. Rasulullah, Kusem’i alıp da Ubeydullah’ı bırakmasından dolayı amcası Abbas’dan çekinmedi. Sonra üç defa başımı sıvazladı ve “Allah’ım, Cafer’in çocuğunu hayırlı eyle” diyerek dua etti.”
Çocuğun, kendi yaşıtlarıyla dostluk ve arkadaşlık kurması da eğitim açısından oldukça önemli bir husustur. Şunu bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyoruz: Anne - baba, çocuklarının iyi bir arkadaş çevresi edinmelerine mutlaka yardımcı olmalı ve onları denetlemelidir. Onları çocuk hapishanelerinde değil, cami ve mescitlerde görebilmek için, İslam’a savaş açmış kulüp ve örgütlerde değil, İslam’a hizmet eden resmî veya özel müesseselerde bulabilmek için anne - baba mutlaka bu görevini yerine getirmelidir.2
B. Çocuğu Sevindirmek:
Çocuklar, yapı itibariyle neşe ve ferahı severler. Yetişkinler için sevinç kaynağı olan bu tomurcuklar, onları güler yüzlü görmek isterler. Bu yüzden çocukları sevindirmek ve güler yüz göstermek, onları derinden etkiler. Ayrıca bu, çocuğa psikolojik bir rahatlık ve canlılık sağladığı gibi onu, söyleneni kabul etmeye hazır duruma getirir.
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem çocukların ruh ve gönüllerini devamlı neşelendirir ve bunu yaparken de değişik usullere başvururdu. Karşılamak, öpmek ve kucaklamak, başlarını sıvazlamak, terkisine veya kucağına almak, nefis yiyecekleri sunmak ve onlarla birlikte yemek, bu hususta başvurduğu usullerden bir kısmıdır. İşte Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bütün bunları şefkat ve merhametle tatbik ediyor, geleceğin büyükleri olan bu minik goncaları sevinç ve mutluluğa boğuyordu.3
C. Çocuklar Arasında Faydalı Yarışlar Düzenlemek Ve Kazananları Ödüllendirmek:
Yarışmak; çocuklar bir yana, genel olarak insanlarda saklı duygu, yetenek ve enerjileri harekete geçirir. İnsan bu özelliklerini ancak kazanmak için birisiyle giriştiği rekabette tanır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, insandaki bu durgun güç ve enerjiyi motive etmek için çocuklara yarışma ruhunu aşılardı.
Rasulullah’ın düzenlediği yarışmalar bilgi, mantık ve muhakeme sahasında olduğu gibi, spor alanında da olurdu. Şu misal, bilgi, mantık ve muhakeme ile ilgilidir:
İbn Ömer Radıyallahu Anh diyor ki: “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem; “Bir ağaç türü vardır ki, yaprağı dökülmez. Bu ağaç türü müslümana benzer. Bana söyleyin bakalım bu ağaç nedir?” buyurdu. Bunun üzerine insanların zihinleri kırlardaki ağaçlara takıldı; düşünmeye başladılar. Benim içimden bunun hurma olduğu geçti. Fakat (söylemeye) utandım. Sonra cemaat: “Bize o ağacın ne olduğunu söyle ya Rasulallah!” dedi. Bunun üzerine: “O hurma ağacıdır,” buyurdu. Ben bunu (babam) Ömer’e hatırlatınca, şöyle dedi:” Onun hurma ağacı olduğunu söyleseydin, benim için şundan ve şundan daha makbul olurdu.”4
Bu tür mantık ve muhakemeye dayalı sorular, çocuğun akıl, zekâ ve hafıza gücünü harekete geçirir.
Yukarıdaki rivayetten anlaşılacağı üzere, henüz bir çocuk olan İbn Ömer, bilgi konusunda kendisinden büyük olanlarla yarışmış, ancak küçük olduğu için edebinden dolayı cevap vermemiştir.
Şu yarışma da fizikî gelişimi sağlayan sporla ilgilidir:
Abdullah b. el-Hâris Raduyallahu Anh anlatıyor:
“Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Abbas’ın çocukları Abdullah’ı, Ubeydullah’ı ve Kesîr’i yan yana sıraya dizer ve şöyle derdi: “Kim önce koşup bana gelirse ona şu kadar ödül var!” Çocuklar da koşarak gelirler; kimi Rasulullah’ın sırtına, kimi de göğsüne çıkmaya çalışırdı. O da onları öper ve kucaklardı.”5
Anne - baba ve eğitimciler de Peygamberimizin yaptığı gibi uygun zemin ve zamanlarda, çocuklar arasında yarışmalar düzenleyerek onların fitrî kabiliyetlerini keşfetmeli, ona göre yönlendirmeli ve özellikle yarışmada dereceye girenleri ödüllendirmelidir. Böylece çocuk, başarının verdiği huzur ve mutluluğu duyacak ve ideal noktaya ulaşabilmek için enerji sarf edecektir. Ayrıca bu tür yapıcı yarışmalar, çocuğu ferdiyetçilikten uzaklaştırır ve onda kollektif çalışma ruhunu geliştirir. Yarışma gibi sosyal faaliyetlerde çocuk, bazen kazanarak bazen da kaybederek artı ve eksileriyle hayatı tanımaya çalışır.
Said Abdu'l Azim