28 Eki 2020

Kıymetli halkımız, Değerli katılımcılar

Bugün 28 Ekim 2020

Furkan gönüllüleri olarak 10 Kasım 2019 tarihinde yaptığımız basın açıklaması sebebiyle hakkımızda açılan ve bugün Adana 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava hakkında basın açıklaması yapmak üzere burada toplanmış bulunmaktayız.

Muhterem Hocam ve siz değerli Katılımcılar!

Furkan Gönüllüleri olarak gerek ülkemizde gerekse dünyada yaşanan haksızlık ve zulümlerin her zaman karşısında olduk. İmanımızın bir gereği, Allah’ın ve Rasulü’nün emri olarak, haksızlık ve zulümlere karşı meşru yollarla sesimizi duyurmaya çalıştık. Mısır’da, Filistin’de, Myanmar’da, Doğu Türkistan’da, ülkemizde ve daha birçok yerde yaşanan haksızlık ve zulümlere karşı basın açıklaması ve miting gerçekleştirdik. Toplumumuzu bozmaya ve neslimizi ifsat etmeye yönelik atılan adımları kınadık.

Bugünkü mahkemeye konu olan olay ise yine böyle bir basın açıklamasıdır. 10 Kasım 2019’da Toplumumuzun en değerli yapısı olan ailemizi ve neslimizi bozmaya yönelik, dinimizde ve kültürümüzde yeri olmayan ve eşcinselliği meşru göstermeye çalışan İstanbul Sözleşmesini protesto etmek için bir basın açıklaması yapmak üzere Atatürk Parkında bir gelmiştik. 10 Kasım olması dolayısıyla Adana Emniyet yetkilileri, Atatürk Parkında basın açıklaması yapılamayacağını ama istenirse başka yerlerde yapılabileceğini söylediler. Atatürk Parkında açıklama yapılmasını yasaklayan bir yazı var mı, diye sorulduğunda, böyle bir yasaklamanın da olmadığını söylediler. Adana Atatürk parkında açıklama yapılmasını yasaklayan bir yazı olmadığı halde Furkan Gönüllüleri açıklamayı Emniyet yetkililerinin isteği üzere Atatürk Parkında yapmamış ve bilgileri dahilinde Adana 5 Ocak Meydanında yapmıştır.

Anayasal hakkımız olan basın açıklamasını yaptıktan sonra o gün orada bulunanlardan 44 kişi hakkında dava açılmıştır.

Soruyoruz sizlere hiçbir tatsızlığa sebep olmaksızın bir basın açıklaması gerçekleştirmenin neresi suçtur!

Bu memlekette anayasal haklar hangi gerekçe ile suç kapsamına girdirilip mahkemelere konu olmaktadır!

Masum insanların sadece anayasal haklarını kullandıkları için emniyete ifadelere çağrılmaları, mahkeme kapılarında bekletilmeleri hangi kanuna, hangi kitaba uymaktadır!

Şu bir gerçektir ki;

Burada asıl suçu, anayasayı ihlal edenler, keyfi uygulamalarla insanları mağdur edenler işlemektedir.

Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izin alma koşuluna bağlanamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Anayasal hakkını kullanan insanlara hukuksuz yere dava açmak suretiyle, anayasanın 34. maddesi ihlal edilmiştir.

Bugün görülen davada erteleme kararı alınmıştır.

Kıymetli kardeşlerim,

Bütün bu yapılanların bir baskı ve sindirme operasyonu olduğunu biliyoruz. Bize yapılanların Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye ve Furkan Vakfına olan ilgi ve teveccühün bitirilmesine yönelik olduğunu biliyoruz. 2014 yılında Kapalı spor salonlarının verilmemesiyle başlayan süreç, düğün salonlarının verilmemesine, daha sonra Alparslan Hocamızın konuşmalarının kırpılmasıyla algı oluşturulmasına ve 30 Ocak operasyonuyla Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklanmasına ve Furkan Vakfına kayyum atanmasına kadar vardı.

 Tertemiz geçmişi olan Vakfımız; İslami konferanslar, hayır kermesleri, onlarca öğrenciye burs, ihtiyaç sahibi yüzlerce aileye yardım; kardeş aile projeleri, SODES Projesi kapsamında toplumun dezavantajlı gruplarına eğitim desteği; tefsir, siyer, hadis gibi ilmî dersler, gençlere yönelik etkinlik ve seminerler, yaz programları, kardeşlik geceleri, toplumda artan boşanmaları azaltmak için aile eğitim seminerleri, kişisel gelişim programları gibi birçok faaliyete imza atmıştır.

İslami faaliyeteleri engellemek isteyenlerin vakfımızın kapısına mühür vurmasının üstünden tam 1000 gün geçti.

Vakıf binamız, 30 Ocak 2018’den beri yani 1000 gündür öksüz ve yetim kalmıştır. Hayır ve yardım bekleyen yüzlerce insan boynu bükük bırakılmıştır. İslam’ı öğrenmek için bu kapıdan içeri girenler kapının dışında bırakılmış, vakfın faaliyetlerinden istifade eden birçok insan mağdur edilmiştir.

Temelleri takva üzere atılmış bir binayı, bir ilim yuvasını, içinde Allah'ı birleyerek samimiyetle ibadet edilen bir mescidi, düşkünlerin, fakirlerin imdadına yetişen bir yardım kuruluşunu bütün bu hayırlardan men etmenin Allah katında elbet bir hesabı var!

1000 gündür Furkan Vakfı kapalıdır! Böylesi bir hayır yuvası paslanmaya terk edilmiştir. Bunu yapanlar Allah katında hesabını vereceklerdir. Bu durumu sizlerin huzurunda bir kez daha şiddetle kınıyoruz.

Kıymetli Kardeşlerim,

Allah'a ve topluma hayırlı hizmetler, sadece vakıf binasıyla sınırlı olmadığını biliyoruz.

Bizler bir Müslüman olarak Allah’ın emri olan davet vazifesini yapmaya devam edeceğiz.

Zalimin karşısında, mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz.

İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermeye, el uzatanın elinden tutmaya devam edeceğiz.

Müslümanlara, fikir insanlarına ve Furkan Vakfına yapılan haksızlıkları dile getirmeye devam edeceğiz.

Kardeşliğin, barışın, huzurun, Tevhidin, adaletin, hürriyetin olduğu İslam Medeniyetini istemeye devam edeceğiz.

Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olsun, demeye devam edeceğiz.

Katılımınızdan dolayı hepinizden Allah razı olsun. Esselamu aleykum