25 Oca 2020

Yargıda yaşanan zulümleri kamuoyuyla paylaşmak amacıyla basın açıklaması düzenleyen Furkan gönüllüleri Adana Atatürk parkında bir araya geldi.
Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin de katıldığı basın açıklamasında yargıda yaşanan zulümlere değinen Furkan gönüllüleri, yaşanan hukuksuz süreci ortaya koydu.
Çeşitli bahaneler öne sürülerek birçok İslami faaliyetin engellendiğine dikkat çeken Furkan gönüllüleri Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin sürekli ertelenerek uzatılan mahkemelerine de değindi.
Yargının, siyasi baskıdan kurtarılması gerektiğine vurgu yapan Furkan Gönüllüler, "yargı eliyle yapılan zulüm son bulsun" çağrısında bulundu.
Yapılan basın açıklamasının tam metni şu şekilde;

Türkiye’de yargının getirildiği nokta oldukça vahim bir vaziyettedir. Son yıllarda yaşanan örnekler vesilesiyle gözler önüne gelen “yargının bağımsızlığını kaybetmesi” konusu toplumun büyük bir çoğunluğunu mağdur etmekte ve birçok kesim tarafından konuşulmaktadır. Birçok misalde görüldüğü üzere kanunlar açıkça ihlal edilmekte ve talimatlarla hareket edildiği çok açık görülmektedir.

Biz de Furkan Gönüllüleri olarak yaşadığımız örneklerle, yargı eliyle gerçekleştirilen zulme bizzat maruz kalanlardanız. Özellikle Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin 21 Ocak 2020 günü komik bir gerekçeyle ertelenen mahkemesi de bu durumun son misali olmuştur. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin 21 Ocak Salı günü 11. Ağır Ceza mahkemesinde gerçekleşen duruşmasında savcının mütalaa vermesi ve artık bir karar çıkması beklenirken duruşmadan bir gün önce mesai bitimine 7 dakika kala yani 16.53’te sözde bir vatandaşın şikayetini içeren bir mailin geldiği gerekçe gösterilerek mahkeme 3 ay sonraya 6. kez ertelenmiştir. Ortada hiçbir delilin olmadığı suçlamalar sebebiyle mahkemelerimiz bu şekilde keyfi olarak uzatılmakta bu şekilde masumların lekelenmemesi hakkı ihlal edilmekte ve masumiyet karinesi zedelemektedir.

Aynı şekilde Furkan Vakfı hiçbir delile dayanmayan iddialarla iki senedir faaliyetlerinden men edilerek kapalı tutulmaktadır. Furkan Vakfı, kurulduğu 1994 yılından bugüne kadar kuruluş amacı doğrultusunda Eğitim ve Hizmet çalışmaları yapmış; toplumuna faydalı bireyler yetiştirmiş, gerçekleştirdiği ilmi, sosyal ve kültürel faaliyetlerle toplumun her kesiminin övgüsüne mazhar olmuştur. Yapmış olduğu halka açık ilmi dersler, konferanslar ve etkinliklerinde daima meşru dairede ve ehlisünnet çizgisinde hareket etmiştir. Gerçekleştirilen binlerce etkinliğin hukuka uygun olduğu ve içerisinde suç unsuru taşıyan hiçbir eylemin bulunmadığı emniyet raporlarında da mevcuttur. Durum böyle olduğu halde 2014 yılından bugüne dek Furkan Vakfının gerçekleştirmek istediği yüzlerce konferans ve etkinlik hukuka aykırı olarak keyfi uygulamalarla engellenmiştir.

30 Ocak 2018 günü Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 24 Furkan Gönüllüsünün evleri terör yuvaları gibi basılıp gözaltına alınmaları ve Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 4 kişinin tutuklanması ile başlayan süreç Furkan Vakfına kayyum atanması, 15 Şube ve temsilciliğin mühürlenmesi ve tüm Furkan derneklerinin 701 sayılı KHK ile kapatılmasıyla devam etmiştir. Siyasi baskılarla gerçekleştirildiği apaçık belli olan bunca hukuksuzluğun ardından Furkan Vakfının etkinliklerine katıldıkları için bazı öğrencilerin ve ailelerin evleri kaçak yurt kapsamına girdirilerek haksız yere mühürlenmiştir. Sekiz ay sonra bu evlerin Furkan Vakfı’na ait kaçak yurt olmadığı mahkeme kararlarıyla tespit edilerek evlerin yeniden açılması ise evlerin mühürlenmesinin ne kadar hukuksuz bir karar olduğunun ispatı olmuştur.

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin yaklaşık bir yıl sonra çıkarıldığı her iki mahkemenin ilk duruşmasında tahliye edilmesine rağmen 24 saat bile geçmeden tekrar tutuklanması, daha sonrasında Vakıf Başkanının bile tahliye olmasıyla vakıf yönetiminde hiçbir resmi görevi olmayan Alparslan Hoca’nın bu davada tek tutuklu olarak kalması Furkan Vakfına yapılan operasyonun siyasî olduğunu apaçık göstermiştir.

22 aylık hapis sürecinin çoğunda tecritte bırakılan Alparslan Kuytul Hocaefendi, haklı davasını hiçbir zaman bırakmamış, zulümler karşısındaki onurlu duruşunu cezaevinde de sürdürmüştür. Dışarıda da ailesi, talebeleri ve sevenleri aynı dik duruşu göstererek haklı mücadelelerini meşru çerçevede yoğun bir şekilde sürdürerek toplumun büyük bir kesiminin teveccühünü kazanmışlardır.

Yaklaşık 2 yıllık cezaevi sürecinin ardından Alparslan Kuytul Hocaefendi 5 Aralık 2019’da tahliye edildi. Ancak bunca zulüm ve haksızlığa imza atanlar bunu halen sürdürmek istemekte ve bazı siyasiler ve bir takım derin güçler tarafından mahkemeler keyfi olarak erteletilerek haksız ve hukuksuz süreç uzatılmak istenmektedir.

Yargıda yaşanan bu ve benzeri haksızlıklar bugün had safhaya ulaşmıştır.

  • Birtakım karanlık odaklar, 15 Temmuz Darbe girişimini bahane ederek tüm İslamî hizmetleri engellemeye çalışmaktadırlar. Birçok hayırlı etkinlikler iptal edilmekte, vakıf ve dernekler kapatılmakta veya kayyum atanmakta, korku imparatorluğu oluşturularak insanlar İslami hizmetlerden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Bizim vakfımıza yani Furkan vakfına kayyum atandığı gibi Bilim ve Sanat Vakfına da kayyum atanması bu vahim tablonun son misalini teşkil etmiştir.
  • Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin mahkemeleri komik gerekçelerle uzatılmaktadır.
  • Furkan Gönüllülerinin meşru düzlemde gerçekleştirdikleri “özgürlük yürüyüşleri” sebebiyle açılan davalar basit bir takım gerekçelerle sürekli ertelenmekte ilk celsede beraat alacağı kesin olan duruşmalar kasıtlı olarak uzatılmaktadır.
  • Darbeyi desteklemeyen, haberi dahi olmayan binlerce insan hapistedir.
  • Yaklaşık 800 bebek anneleriyle birlikte cezaevindedir.
  • Halkına silah doğrultmamış ve darbeye de iştirak etmemiş, darbeden habersiz askeri öğrencilere müebbet hapis cezası verilmiştir.
  • 150 bine yakın insan KHK’larla işlerinden atılıp mağdur edilerek sivil ölüme terk edilmiştir.
  • 28 Şubat mağdurları halen hapiste olup adeta çürümeye terk edilmiştir.
  • Kur’an öğrettiği gerekçesiyle hapse atılan ve 27 yıldır tutuklu bulunan 86 yaşındaki Ahmet Dede'nin durumu vicdanları yaralamaya devam etmektedir.
  • Yıllarca süren eylemlerine rağmen cumartesi annelerinin çığlıkları duyulmamaktadır.
  • Başkanı seçimle tayin edilen belediyelere bile kayyum atanmakta, mevcut kurallar aleni ihlal edilmektedir.

Yaşanılan bunca zulme rağmen memlekette en küçük bir muhalif ses çıkaran susturularak toplumda korku havası oluşturulmakta ve hak arayışları bastırılmaktadır. 

Biz Furkan Gönüllüleri olarak Kur’an ve Sünnet’in emri gereği sadece kendi hakkımızı değil, tüm mazlumların hakkını meşru yollarla savunmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar Tevhid davasını anlatmaktan geri durmadık, bundan sonra da durmayacağız. “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı” söylemimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Hayırlı faaliyetler ile dinimize ve milletimize hizmet etmekten asla geri durmayacağız. Haklı mücadelemizden asla vazgeçmeyecek ve zulümlere de sessiz kalmayacağız.

Burada bir kez daha yargıya özgürlük talebimizi dile getiriyoruz.

Yargı siyasi baskıdan kurtulmalı, hakim ve savcılar özgür bırakılmalı, yargı kullanılarak gerçekleştirilen zulümler artık son bulmalıdır.

Kamuoyuna duyurumuzdur.                            

Furkan Gönüllüleri