Hz. Süleyman Gazze'de doğmuştur. 12 yaşlarında iken babası Hz. Davut vefat etmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Süleyman -aleyhisselam-'dan 16 defa bahsedilmektedir. İncil'de Süleyman -aleyhisselam- "yasa koyucu" olarak geçmektedir. Atları çok seven Hazret-i Süleyman, şükreden, anlayışlı, salih bir peygamberdir. Hz. Süleyman, keskin zekaya, hikmetiyle karmaşık meseleleri kolayca çözüme kavuşturma yeteneğine sahiptir. Süleyman Peygamber tarafından, yapımı 7 yıl süren Mescid-i Aksa inşa ettirilmiştir. Hazreti Süleyman MÖ 932 yılında, Kudüs'te vefat etmiştir. Sizler için hazırlamış olduğumuz Hz. Süleyman Kimdir? hayatı, mucizeleri, mührü ve Süleyman(a.s) hakkında daha fazla bilgi yazımızın devamında..
Hz. Süleyman Kimdir? - Süleyman Peygamber'in Hayatı
Kısaca Hayatı; Gençlik yıllarında dikkatleri üzerine çeken, babası Hz. Davut tarafından zekasının farkına varılarak eğitilen birisidir. Henüz 12 yaşında iken babası vefat etmiştir. Babasından sonra kendisi de hükümdar olmuştur. Süleyman(as)'ın 4 tane çocuğu dünyaya gelmiştir. Allah, Süleyman(as)’a da vahiyde bulunmuş, diğer peygamberler gibi onu da doğru yola iletmiştir. Kuran-ı Kerim, Hz. Süleyman’ın hayırlı bir kul olduğunu, daima Allah’a yöneldiğini ve Allah katındaki büyük değerinden bahsetmektedir. Allah, Hazret-i Süleyman’ı da Hz. Davut gibi peygamberlik, hükümdarlık, ilim ve hikmet ile donatmıştır. Kur'an-ı Kerim'de Hazret-i Süleyman'ın zekasından, Allah katındaki değerinden ve güzel ahlakından bahsedilmektedir.
Kur'an-ı Kerim'de Süleyman Peygamber’in mucizelerinden de bahsedilmektedir. Yaşadığı dönem boyunca birçok mucize gerçekleşmiştir. Süleyman Peygamber’e kuş dili ve başka hayvanların dili de öğretilmiştir ve emrine rüzgarlar verilmiştir. Hazret-i Süleyman atları çok severdi ama sadece atları değil hayvanları da çok severdi. Yemen’deki Sebe Melikesi Belkıs ile evlendi. 40 yıl saltanat sürdüğü, 52 yaşlarında vefat ettiği nakledilmektedir. Hz Süleyman'ın kabri ise Kudüs’te bulunmaktadır.
Süleyman (a.s.)'ın Feraseti
Çocukluğundan itibaren yüksek bir anlayışa sahip, çok zeki biriydi. Hz. Süleyman'ın bu özelliği ile ilgili alakalı Rasulullah (sav)'tan şöyle bir rivayet bulunmaktadır:
“…Vaktiyle iki kadın ve beraberlerinde iki oğlan vardı. Yolda giderlerken bir kurt gelip kadınlardan büyük olanın çocuğunu alıp götürdü. Bunun üzerine bu kadın, arkadaşı olan kadına:
«–Kurt, senin çocuğunu götürdü.» dedi.
Diğer kadın:
«–Hayır, senin çocuğunu götürdü!» dedi.
Nihayet bu iki kadın, aralarında hükmetmesi için Hz. Davut'a mürâcaat ettiler. Hz. Davut çocuğun büyük kadına ait olduğuna hükmetti. Onlar muhakemeden çıkıp, Hz. Davut 'un oğlu Hz. Süleyman'a gittiler. Davut'un hükmünü söylediler. Hz. Süleyman da:
«–Bana bir bıçak getirin! Çocuğu bu iki kadın arasında paylaştırayım!» dedi.
Bunun üzerine küçük kadın:
«–Öyle yapma! Allah sana rahmet eylesin! Çocuk bu kadınındır!» dedi.
Bunun üzerine Hz. Süleyman çocuğun küçük kadına ait olduğuna hükmetti.”
(Buhârî, Enbiyâ, 40)
Süleyman (a.s.)'ın ferasetiyle ilgili başka rivayet de şöyledir:
Bir gece, bir koyun sürüsü bir tarlayı harap etmişti. Tarla sahipleri, Hz. Davud'a gelip şikayetçi oldular. Telef olan tarla, kıymet bakımından koyun sürüsüne müsâvî idi. Bunun üzerine Hz. Davud, koyunların tarla sahibine verilmesine hükmetti. Hz. Süleyman o sırada küçük yaşta olmasına rağmen:
“–Babacığım, bir yol daha var! Koyunları tarla sâhibine borç olarak verelim; sütünden ve yününden istifade etsin. Bu arada tarlayı düzenlesin. Tarla eski haline gelinceye kadar koyunlar kendisinde kalsın. İşleri yoluna girince de, sürüyü sahibine teslim etsin!” dedi.
Hz. Davud bu teklifi çok beğendi ve öyle hükmetti. Ayette şöyle buyrulmaktadır:
“Davud ve Süleyman'ı da (yâd et)! Bir zaman, bir ekin hususunda hüküm veriyorlardı; hani o kavmin koyunları, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz, onların hükmünü görüp bilmekte idik.” (el-Enbiya, 78)
“Böylece bu (fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm ve ilim (hükümdarlık, peygamberlik) verdik...” (el-Enbiya, 79)
Kur'an-ı Kerîm başta olmak üzere tefsir, tarih, hadis ve peygamber kıssaları kitaplarında bir hükümdar ve peygamber olarak Hz. Süleyman'dan ve onun üstün vasıflarından bahsedilmektedir. Hz. Süleyman'ın Hz. Davud'un oğlu ve vârisi olduğu, üstün kılındığı, salih, anlayışlı bir kul olduğu bildirilmekte, engin bilgisi, keskin zekası ve hikmetiyle karmaşık meselelere kolayca çözüm bulma yeteneğinden söz edilmektedir. Allah diğer peygamberler gibi Hz. Süleyman'a da vahiyde bulunmuş ve onu da diğer peygamberler gibi doğru yola iletmiştir.(en-Nisa 4/163; el-En‘am 6/84)
Yüce Kitabımız Kur'an, Süleyman (a.s.)'ın daima Allah'a yöneldiğini, salih bir kul olduğunu, Allah katında büyük değerinin olduğunu belirtmektedir. (Sad 38/30, 40)
Süleyman (aleyhisselam) ve Belkıs
İnsanlardan ve cinlerden oluşan ordusu sayesinde hâkimiyeti altına aldığı yerleri saraydan yönetiyordu. Hz. Süleyman, Sebe melikesine (Belkıs) davet mektubu gönderip onu İslam'a davet etmiştir. Hazret-i Süleyman, Belkıs'ın gönderdiği hediyeleri tekrar Belkıs'a göndermiştir. Bunun üzerine Belkıs, Hz. Süleyman'ı sarayında ziyarete gitmiş ve sarayda tahtıyla karşılaşınca gerçeği görüp Süleyman(as)'a müslüman olduğunu söylemiştir. Belkıs'ı etkileyen bir diğer hadise ise; Hz. Süleyman'ın sarayına girdiğinde Belkıs'ın zemini derin bir su zannetmesi ve kendisine bunun billûr bir zemin olduğunun ifade edilmesidir.
(en-Neml 27/28-44)
Süleyman (aleyhisselam)'ın Cin ve Hayvanlardan Ordusu
Kur'an-ı Kerim, Hz. Süleyman'ın insanlardan, cinlerden ve kuşlardan oluşan ordulara sahip bir peygamber olduğunu, bu orduların sefere çıktığını (en-Neml 27/17), Hz. Süleyman'ın emrinde bulunan cinlerin, görkemli ve yüksek binalar yaptıklarını (Sebe' 34/12-13) haber vermektedir. Bu bilgiler Ahd-i Atîk'te de bulunmaktadır.
Süleyman (aleyhisselam)'a verilen nimetler
Emrine rüzgar verilmişti ve (el-Enbiyâ 21/81) bu rüzgarın sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü de bir ay sürerdi (Sebe' 34/12).
Ayrıca kuş dili öğretilmiştir (en-Neml 27/16). Kuşlardan oluşan ordusunda hüdhüdü göremeyince sormuş, mazereti yoksa cezalandıracağını söylemiştir. Çok geçmeden hüdhüd ortaya çıkarak Sebe diyarından Süleyman (as)'a haber getirmiştir (en-Neml 27/17, 20-28). Hz. Süleyman'a başka hayvanların dili de öğretilmiştir.
Süleyman (aleyhisselam)'ın Adaleti
Allah, Hz. Davud gibi Süleyman(a.s)'ı da hükümdarlık, peygamberlik, ilim ve hikmet ile donatmıştır. (el-Bakara 2/251; el-Enbiyâ 21/79; en-Neml 27/15; Sâd 38/35-38)
Bunun Kur'an'da bir örneği de (el-Enbiyâ 21/78-79) şöyle anlatılmaktadır: "Bir koyun sürüsü geceleyin bir ekin tarlasına girip zarara yol açar. Ekin sahibi ile sürü sahipleri arasındaki davada hâkimlik yapan Hz. Davud ve Süleyman farklı kararlar verirler. Hz. Davud koyunların ekin sahibine tazminat olarak verilmesine hükmeder, oğlu Süleyman Peygamber ise şu hükme varır: Ekin tarlası sürü sahiplerine verilmeli, onlar ziyandan önceki haline gelinceye kadar tarlanın bakımını üstlenmelidir. Koyunlar da tarla sahibine verilmeli, tarlası eski bakımlı haline gelinceye kadar bu koyunların sütünden, yününden ve yavrularından yararlandırılmalıdır. Hz. Davud oğlunun bu içtihadını beğenerek kendi görüşünden vazgeçer."
(Taberî, Câmiʿu'l-beyân, X, 50-54; Sa‘lebî, s. 289)
Süleyman (aleyhisselam)'ın Duası
Kur'an'da yer alan bilgilere göre Hazret-i Süleyman “Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen daima bağışta bulunansın” diye dua etmiş, “Bunun üzerine biz de istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğer yaratıkları emrine verdik” buyrulmuştur. (Sâd 38/35-39)
Hz. Süleyman'ın Mührü
Zemahşeri'ye göre yüzük kıssası, Yahudilerin uydurduğu batıl bir hurafedir.
Kurtubi tefsirinin mühakkikleri olan İbrahim Atfiş ve Ahmed el-Berduni ise bu hikayelerin aslı olmadığını, bunun peygamberlerin en önemli vasıflarından olan ismet sıfatına ters düştüğünü belirtmişlerdir.
Ebu Hayyan'ın görüşü ise şöyledir: “Müfessirlerin söz konusu ettiği bu kıssayla ilgili bütün bilgiler, Yahudi veya zındıka komitelerinin uydurduğu hurafelerdir. Bunları nakletmek de caiz değildir. Peygamberleri bu gibi hurafelerden tenzih ve tebriye etmek vaciptir.
İbn Aşur ise bu gibi kıssalar için “Bunların hurafe olmaları daha kuvvetli bir ihtimaldir ve bu ihtimal Hazret-i Süleyman'ın nezih makamına daha uygundur.” demiştir.
İbn Kesir de bu kıssayla ilgili rivayetlerin "İsrailiyat” olduğunu belirtmiştir.
Meraği ise bu kıssaların, Yahudiler tarafından uydurulmuş hurafeler olduğunu bildirmiştir.
Hz. Süleyman'ın Mucizeleri
Kur'an-ı Kerim'de Hz. Süleyman'ın mucizelerinden bahsedilmiştir. Hazreti Süleyman'ın 9 tane mucizesi vardı. Rüzgarları kontrol ederdi. Hz. Süleyman'ın tüm canlılar ile konuşma yeteneği vardı. Süleyman -aleyhisselam- denizden geçmek isteyince sular ikiye ayrılırdı. Süleyman -aleyhisselam- istediği zaman cami, saray ve köşk yaptırabilirdi.
Hz. Süleyman'ın mucizelerini anlatan ayetler;
"Süleyman'ın emrine de onun isteğine göre, içinde bereketler yarattığımız yere doğru esmek üzere güçlü rüzgârı verdik. Biz her şeyi biliriz."
(Enbiya 81. Ayet)
"Süleyman Davud'un yerine geçti. Dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden gerektiği kadar verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur."
(Neml 16. Ayet)
"Süleyman'ın emrine de sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık yol almakta olan rüzgarı verdik. Onun için bakır madenini eritip akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun maiyetinde çalışanlar vardı. Onlardan kim buyruğumuzdan sapsa, ona yakıcı ateşin azabını tattırırdık."
(Sebe 12. Ayet)