Özellikle Tasavvuf alanındaki eserleriyle bilinen İmam Gazali , yaşadığı döneme damga vurduğu gibi, günümüzde de etkisini halen devam ettirmektedir. Felsefe, mantık, kelam, fıkıh ve tasavvuf gibi birçok alanda eserler kaleme alan, yer yer bu alanlarda yazılmış kitaplardaki problemli içerikleri ve yazarlarını güçlü kalemiyle tenkit eden, onlardaki yanlış bakış açısını ortaya çıkaran imam gazali kimdir? Ölümünün üzerinden 909 sene geçmiş olmasına rağmen halen daha İmam Gazali’nin sözleri ve kitapları merak edilmekte, okunmakta ve okutulmaktadır. İşte 55 yıllık bir yaşantının içinden seçilmiş pasajlar… Dikkatle okunması gereken, çeşitli dersler ve ibretler alınması gereken ihyau ulumiddin ’in yazarı İmam Gazali’nin hayatı…
İçindekiler
İmam Gazali Kimdir?
İmam Gazali, 1058 yılında Tus şehrinde dünyaya geldi. İsmi, Muhammed b. Muhammed Gazzâli’dir. Batı dillerinde ismi Algazel olarak geçer. Hüccetülislâm ve Zeynüddin gibi lakaplarla anılmaktadır. İsminin, “Gazâli” veya “Gazzâlî” şeklinde yazıldığı hususunda ihtilaf olmakla birlikte imam Zehebi’nin aktardığı bir bilgide Gazzâlî: “İnsanlar beni çift “z” ile anıyorlar. Oysaki ben Gazâle köyündenim” demiştir. Bu ifadesinden anlaşıldığına göre ismi “Gazzâlî” şeklinde meşhur olmuştur. Son dönem tarihçileri de yaptıkları araştırmalar neticesinde “Gazzâlî” şeklinde olan görüşün daha makul olduğunu söylemişlerdir.
İmam Gazali'nin ailesi hakkında mevcut olan bilgiler yok denecek kadar azdır. Kendisinden küçük, biri erkek biri de kız olmak üzere 2 kardeşi vardır. Erkek kardeşi Tasavvuf alanında bilinen meşhur, Ahmed el-Gazzâlî’dir. Babasının ismi Muhammed’dir. Camilerde derslere katılır, ilim tahsil edenlere gücü nispetinde yardımlarda bulunurdu. Çocuklarının ilim almaları için mücadele vermiştir. Ancak, gücünün zayıfladığını ve çocuklarıyla yeterince ilgilenemeyeceğini anlayınca, onların eğitimleri ile ilgilenmesi için sûfi bir arkadaşından ricada bulundu.
Görüldüğü üzere Gazali ’nin babası, çocuklarının dünyalık geçimleri konusunda endişe duymaktan ziyade, onların ahiretleri için endişe ediyordu. Allah katında neyin kıymetli olduğunun farkına varabilmiş bir baba İmam Gazali ’nin babası… İmam Gazali ’nin ilim yolculuğu bu şekilde başlamış oldu.
İlmî Kişiliği ve İlim Yolculuğu
Öğrenim görmek için Cürcan’a gitmişti. 5 yıllık bir eğitimin ardından bir dostunun anlattığına göre bir kafile ile birlikte Tus’a geri dönmeye karar vermişti. Dönüş yolunda eşkıyalar tarafından yolları kesilmiş ve her şeyi alınmıştı. Gazali , mallarını gasp eden soygunculardan hiç olmazsa ders notlarını geri vermesini istedi. Eşkıyaların reisi olan kişi, bilgilerinin hafızasında olmak yerine kâğıtta olması ile alakalı bu durumu kınadı ve İmam Gazali ile alay ederek,
- “Sen nasıl ilim sahibisin ki, elinden defterlerin alındığı zaman, sende ilim namına bir şey kalmıyor!” dedi
Bununla beraber notlarını da teslim etti. Gazali, bu hadiseyi, kendisi için Allah’ın bir ikazı olarak algılamış ve yaklaşık 3 yıl içerisinde bütün bilgileri ezberlediğini ifade etmiştir.
1080 yılında Nişabur’a gitmiş ve burada bulunan Nizamiye Medresesi’ne girmişti. Dönemin en tanınmış alimlerinden kelam alimi Harameyn el-Cüveynî’nin talebesi olmuştur. Gazali'nin, ilmi birikiminin önemli bir kısmını (Fıkıh, akaid, hadis, gramer vb.) Nişabur’a gitmeden evvelki 12 yıl içerisinde hallettiği söylenebilir. Nişabur’da da eğitimine mantık ilmi, kelam ilmi ve yanı sıra felsefe gibi ilimleri tahsil ederek devam etti.
İmam Subkî, Gazzali’nin Nişabur'a gitmesinden sonra yoğun bir eğitim sürecinin ardından özellikle Şafi Fıkhı, hukuk ekolleri arasındaki tartışma teknikleri, akaid ile fıkhın kaynakları, cedel ilmi ve mantık alanlarında parlak bir alim olarak yetiştiğini ifade eder.
İlimde öyle bir noktaya gelmişti ki, ders aldığı hocası olan Cüveyni, İmam Gazali ’nin yazdığı “el-Menhul” adlı eseri okuduktan sonra,
- “Beni hayattayken mezara gömdün. Ölümümü bekleyemez miydin?” demiştir.
İmam Gazali ’nin Nizamiye medresesinde ki başarılarından dolayı, Siyasetname adlı eseriyle bilinen Selçuklu veziri Nizâmülk onu yakınına almıştır. Aynı zamanda ilmi başarısı, dönemin Selçuklu hükümdarı Melikşah’ın da yakınında yer almasını sağlamıştır.
1091 yılında Bağdat nizamiye medresesi müderrisliğine atanmıştır. Buradaki görevini yaklaşık 4 yıl boyunca sürdüren İmam Gazali , aynı zamanda, kitap yazmadaki en verimli dönemini de burada geçirmiştir.
10 Yıl Sürecek Bir İnziva Hayatına Yolculuk
Felsefe, Kelâm, Bâtınîlik ve tasavvuf alanlarında ciddi çalışmalar yapan İmam Gazali , birçok çevrede ismini duyurmuştu. Ancak bu başarılı ilim adamı mutlu değildi. Bu durum onu ziyadesiyle rahatsız ediyordu. Kendi anlatımına göre, kaygıları sadece metafizik ve bilgi problemleriyle alakalı değildi. Ayrıca ahlâkî bakımdan da kendini muhasebe ediyor ve dünya hayatında boğulduğunu, ilmi çalışmalarında bile âhiret yolu için faydası az olan ilimlere yönelmiş olduğunu, öğretimdeki niyetinin tamamıyla Allah rızâsı olmadığını, niyetine makam ve şöhret arzusunun da karıştığını fark ediyordu. Bağdat’tan ayrılmayı çok defa düşünmüştü. Bu şekilde nefsiyle 6 ay boyunca mücadele etti. Bu arada içerisinde bulunduğu bu hal, onun ruh dünyasını derinden sarsıyor, ders anlatırken zorlanmasına, iştahsızlık ve hazımsızlık gibi rahatsızlıklar yaşamasına sebep oluyordu. Doktorlar, hastalığının psikolojik olduğunu tespit ederek durumu kendisine bildirmişlerdi.
Nihayet nefsiyle verdiği mücadeleyi kazanmış ve her şeyi ardında bırakarak Bağdat’tan ayrılmaya karar vermişti. Medresedeki görevini, kardeşi Ahmed el-Gazali’ye devrederek kimsenin kendisinden haber alamayacakları bir yerlere gitmeye karar verdi. Her şeyden uzaklaşıp Rabbine yakınlaşacak, kalbinin sesini dinleyecek ve kalbinin mutmain olmasını sağlayacak doğruları kalbine ilham etmesi için Rabbine yalvaracaktı.
Bu şekilde yaklaşık 10 sene boyunca derslerden, dünyalık zevklerden, makamlardan, insanlardan uzak tasavvufi bir hayat yaşadı.
el-Münḳıẕ adlı eserdeki ifadelerine göre Gazali, Bağdat’tan Şam’a gitti. 2 seneye yakın bir süre orada kaldı. Bu sırada Emeviyye Camii’ne çekilerek nefsini terbiye etmek, kalbini arındırmak, ahlâkını güzelleştirmek maksadıyla riyâzet ve mücâhede ile meşgul oldu. Daha sonrasında Kudüs’e giderek bir süre de orada inzivâ hayatı yaşadı. İḥyau Ulumiddin ’in bir bölümü olan er-Risâletü’l-ḳudsiyye adlı eserini de buranın insanları için yazdı (İḥyau ulumiddin , I, 104). Hac görevini yapmak, Mekke ve Medine’nin bereketli atmosferinden nasiplenmek ve Hz. Peygamber’i ziyaret etmek maksadıyla Hicaz bölgesine gitti. Ancak, vatan hasreti ve çocuklarının daveti onu memleketine dönmeye mecbur kıldı.
Gazali Nizamiye Medresesine Geri Dönüyor
Temmuz 1106 yılında Nişabur’a döndü. Buradaki Nizamiye Medresesi’nde öğretim vazifesine tekrar başladı. “O zamanlar mevki, makam kazandıran ilim öğretiyordum. Şimdi ise mevkileri bıraktıran ilme çağırıyorum.” diyordu, bu yeni hocalık döneminde.
Yaklaşık 3 yıl boyunca devam ettirdiği bu görevini, hem inziva hayatına duyduğu özlem hem de sağlık sorunları sebebiyle bırakıp, 1109 senesinde doğduğu şehir olan Tus’a dönmüştür.
Tus’a döndükten sonra evinin yanına sufiler için bir hankâh ve medrese yaptıran İmam Gazali, ömrünün son anlarını ders vermekle, gönül ehli kimselerin sohbetine katılmakla ve eserler yazmakla geçirdi.
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ “Her nefis ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmran 185) ayeti gereğince ölüm hakikati, İmam Gazali için de tecelli etmişti. İmam Gazali 18 Aralık 1111 senesinde 55 yaşındayken vefat etti. Yüce Allah’tan, yapmış olduğu hayırlı hizmetleri kabul etmesini diliyoruz.
İmam Gazali Zalim Sultanları Cesurca Tenkit Etmiştir
Ümmetin ıslahının daima ilim ve siyaset ehlinin ıslahıyla mümkün olacağını düşünen İmam Gazali , idare ve siyasetteki sıkıntıların İslama desteği zayıflatacağını ve para politikasının da sıratı müstakimden saptıracağına inanmıştır.
“Sultanlar kendilerine hizmet etmesini istedikleri kişilere, maksatlarına ulaşmak için kullanmak istedikleri kişilere, her daim kendileri için övgüler yağdıracak ve yakalık yapacak kişilere ihsanda bulunurlar. İhsanı alanlar ilk önce nefislerini; ‘isteme zilletinde bulunmakla' zelil kılarlar, sonra dua etmek ve övgüler yağdırmakla zelil kılar, sonra zulmüne, kabahatlerine ve kötülüklerine örtü çekmekle zelil kılarlar. Bu sebeplerden ötürü onların helal olduğu bilenen paraları dahi alınmaz. Haram ya da şüpheli olduğu bilinen paraları nasıl alınır? Kim onların mallarından bir şey alır, bir de kendini sahabeye benzetirse melekleri demircilere benzetmiş demektir.”
Bugün maalesef birçok hoca ve alim, diktatör yöneticilerin zorbalıkları karşısında İmam Gazali’nin gösterdiği cesareti gösterememiş ve en iyisi sessiz kalarak en kötüsü de onlara övgüler yağdırarak zulümlerine ortak olmuştur.
Çağımız yeniden, Horasan Hakimine : “Yazıklar olsun sana! Müslümanların boynu musibetler ve vergiler sebebiyle kısalırken senin atının boynu da altın yular sayesinde aşağı düşüyor!” deme cesaretine sahip İmam Gazalilere hasrettir.
İmam Gazali hakkında en çok merak edilen sorular ve cevaplarını sizler için derledik. İşte o sorular ve cevapları…
İmam Gazali mezhebi nedir?
Gazali’nin mezhebi itikatta Eş’arilik’tir. Amel de ise Şâfiî mezhebine tabidir. Şâfi mezhebinin metotları onu ikna etmiş ve verilen hükümler de kendisini cezb ettiği için İmam Şafi’nin yolunu takip ettiği söylenir. Aynı zamanda, şafi mezhebini taklit etmemiş, bizzat hükümlerin delillerini de bilerek bu mezhebe tabi olmuştur.
İmam Gazali Türk mü?
Gazzâlî ile alakalı cevabı merak edilen sorulardan birisidir; “Gazali Türk mü?” sorusu. Esas itibariyle Fars kökenli bir ilim adamıdır. İran’ın Tus şehrinde dünyaya gelmiştir. Hatta doğduğu şehre nispetle Tûsî diye de anılmaktadır.
Bazı insanlar kendi ırkından olan alimlere değer vermekte, kendi ırkından olmayanlara ise değer vermemektedir. Oysa bir Müslüman için ırk önemli olmamalı. Hatta kan bağı bile bazı durumlarda bir anlam ifade etmeyebilir. Nitekim Nuh (as)’ın oğlu babasına iman etmemiş ve gemiye binmemişti. “Dağlara kaçar kurtulurum” demişti.
Şiddetli yağmur yağmaya başladığında Hz. Nuh (as) Rabbine şöyle dua etti: “Ey Rabbim! Kuşkusuz oğlum da benim ailemdendir. Senin vaadin haktır. Sen hükmedenlerin en adil olanısın.” Bunun üzerine Allah (ac) buyurdu ki: “Ey Nuh! O senin ailenden değildir. Zira onun yaptığı salih olmayan bir iştir…” (Hud 45-46)
Görüldüğü üzere Yüce Allah (cc), bazı durumlarda kan bağına bile ehemmiyet vermemektedir. Dolayısıyla Allah (ac)’ın asıl önem verdiği husus iman bağıdır. Sonuç olarak İmam Gazali Türk değildir, Arap da değildir. Müslümandır ve bizdendir. İslam’ın kıymetli bir değeridir.
Gazali Kimdir Kısa Bilgi
Gazali hakkında kısa bilgi:
- Gazali, İranlı olup Tus şehrinde 1058 yılında doğdu.
- İlim öğrenmek maksadıyla çeşitli yolculuklar yaptı.
- İlk olarak, ilim öğrenmek maksadıyla Cürcan’a gitti ve 5 yıl eğitim aldı.
- Daha sonra İran’ın Nişabur kentine gidip Nizamiye Medresesine başladı.
- Burada ders aldığı hocalarından biri de İmam Harameyn el-Cüvenynî idi.
- Nizamiye medresesindeki başarıları, onun, Selçuklu veziri Nizamülk tarafından keşfedilmesine sebep oldu.
- 1091 senesinde Bağdat nizamiye medresesi müderrisliğine atandı ve bu görevini 4 yıl kadar sürdürdü.
- Ömrü boyunca özellikle kendi döneminde ön planda olan Kelamcılar, Batınîler, Filozoflar ve Sufilerin yanlışlıklarıyla mücadele vererek bu alanlardaki sahih olan inancı yerleştirmeye çalıştı.
- Çocukluk yaşlarından itibaren aradığı hakikati bir türlü bulamayan Gazali, kalbinde duyduğu sıkıntılardan ötürü Bağdat’ı hatta ailesini, arkadaşlarını, hocalığını kısacası her şeyi terk edip 10 sene kadar inziva hayatı yaşadı.
- İnziva hayatı boyunca Tasavvuf ilmine yöneldi ve kalbindeki derin boşluğu gidermeye çalıştı.
- İnziva yıllarının akabinde, memleket hasreti ve çocuklarının çağrısı üzerine geri döndü, tekrar Nizamiye medresesinde hocalık yaptı.
- Bu görevi, 3 sene sürdürdükten sonra, doğduğu şehir olan Tus şehrine döndü ve burada evinin yanına medrese kurarak ömrünün kalan zamanını dersler vererek geçirdi.
- İmam Gazali 18 Aralık 1111 yılında vefat etti.
- Sıkça sorulan sorulardan biri de “imam gazali alevi midir?” ve “imam gazali Türk müdür?” sorularıdır. İmam Gazali alevi değil, sünnidir. Türk değil, aslen Fars kökenli olup İranlıdır.
- 55 yıllık hayatına birçok kitap sığdıran imam Gazali’nin en önemli eserlerinin başında İhyau Ulumiddin , Kimyay-ı Saadet, Kalplerin Keşfi, Ölüm ve Ötesi, El-Munkiz Mined dalal gibi kitapları gelmektedir.
İlim alanında İmam Gazali Ne Yapmıştır?
- Aslında İmam Gazali birçok şey yapmıştır diyebiliriz. Zira, ilmin birçok alanıyla ilgilenmiştir. Fıkıh, hadis, cedel ilmi, mantık, kelam, eğitim, ahlak, siyaset, felsefe, tasavvuf gibi birçok alanda eğitim almıştır.
Kendi döneminde hakikate ulaşma gayesinde olan 4 grup olduğunu belirtmiş ve bunların görüşlerini detaylı olarak öğrenmiştir. Bu öğrenme sürecinin ardından filozoflar, kelamcılar, batınîler ve sufilerden oluşan bu grupların yanlışlarıyla mücadele etmiştir. Gazzâlî yaşadığı dönemde Ehl-i sünnet dışı grupların görüşlerine karşı reddiyeler yazarak mücadele etmiş, Mu’tezile ve Batınilik'e karşı altı tane eser yazmıştır.
- El-iktisad fi’l itikat adlı eserinde de kelama dair, sahih olan ve sahih olmayan inancı ele almıştır. Gazali, Kelâmî çalışmalardan halkın, özellikle uzak tutulması gerektiğini savunmuştur.
- Bu bağlamda iki sene boyunca filozofların eserlerini okumuş, üçüncü yılda ise bu bilgileri tahlil etmiştir. Ardından kendi felsefe bilgisini ortaya koymak için, bir mukaddime şeklinde olan Mekasidu’l Felasife adlı eseri kaleme almıştır.
- Bu eserinden sonra da Filozofların yanılgılarını ortaya koymak ve onlara eleştirilerini yöneltmek için Tehâfütü’l-Felâsife adlı eseri yazmıştır.
- Filozofların en çok hataya düştükleri kısmın ise özellikle metafizik kısmı olduğunu belirtmiştir. Şu noktalarda da filozofların tekfir edilebileceğini dile getirmiştir.
- Alem ezelidir, Allah tümelleri bilir ancak tekilleri bilmez.
- Ahiret hayatı maddi bir alem değil, ruhani bir alemdir.
Dünyanın Yuvarlak Olduğunu Söylemişti…
- Avrupalı filozofların, dünyanın tepsi gibi düz olduğunu iddia ettikleri bir dönemde, İmam Gazali dünyanın yuvarlak olduğunu söylemişti.
- Gazzâlî Ortaçağ Müslüman ve Hristiyan Filozoflarını büyük ölçüde etkilemiş, İslam dünyası içerisinde, çalışmaları ile Avrupalı bilginlerin dikkatini çeken ilk şeyh olmuştur. 1225-1274 yılları arasında yaşamış olan Aziz Thomas Aguinas bunlardan biridir.
- İmam Gazali ’nin en çok mücadele ettiği zümrelerden biri de hiç şüphesiz Batınîler’dir. Zira Batınîler’in masum imam öğretileri, mücadele edilmesi elzem olan konulardandı. Haddi zatında insanlar düzeyinde masum olan, sadece peygamberler olmalıydı.
- Batınîlere göre hakikate ulaşmanın yolu, masum bir imamın rehberliğidir. İmam Gazali bunlara cevap mahiyetinde Müslümanların masum imamlarının Hz. Muhammed (sav) olduğunu dile getirmiştir.
- İlmi hayatının önemli bir kısmı İslam'a yönelik yapılan yanlış yorumlamalara, kelamî tartışmalara ve felsefecilere karşı mücadele ile geçen İmam Gazali , bunların Allah'a ulaşmada yeterli olmadığını farketmiş ve kendisini ilim de olduğu gibi manevi mertebelerde de geliştirmek maksadıyla, tasavvuf alanına yönelmiştir.
- Artık bundan sonra, tasavvuf ilmini sahih olarak ortaya koymanın mücadelesini vermiştir. Bu alanda çok kıymetli eserler yazarak, günümüz insanın gönül dünyasına ışık tutmuştur.
İhya u Ulumuddin Eseriyle Bilinen İmam Gazali’nin Kitapları
İmam Gazali ’nin eserleri birçok alanda günümüz insanına rehber niteliğindedir. Fıkıh, kelam, felsefe, mantık, tasavvuf gibi birçok alanda eserler telif eden Gazali’nin, kitaplarından bir kısmını sizler için derledik.
İhyau Ulumiddin İmam Gazali
İhyau ulumiddin , İmam Gazali ’nin başta tasavvuf ve ahlâk olmak üzere kelam, fıkıh gibi ilimlere, amaçları bakımından yeni yaklaşımlar getiren önemli eseridir.
Eser, isminden de anlaşılacağı üzere İslam ümmetini yanlış inançlardan kurtarıp, İslam’ın özüne döndürmek ve ıslah etmek maksadıyla yazılmıştır. Eserin önsözünde bazı alimlerle alakalı tenkitlerde bulunulmuştur. Öyle ki o alimlerin, ahiret yolunun öncülerinden olmaları gerekirken, şeytanın aldatmacalarına kapılmış şekilcikler olduğuna temas etmiş ve bu durumdan yakınmıştır.
Zira bu alimler, İslam’ın maslahatını ön planda tutmak yerine, siyasilerin taleplerine göre fetvalar vermiş, halkı etkilemek maksadıyla içi boş ancak kulağa hoş gelen süslü sözler yazmış, alakasız ve gereksiz birçok tartışmalara girmişlerdi.
İhya u ulumuddin adlı bu eser dört cilttir. Her ciltte 10 kitap mevcuttur, toplam 40 kitaptan meydana gelmiştir.
İhya, Gazali’nin en hacimli ve en önemli eseridir.
İhyau ulumiddin pdf olarak indirmeniz mümkündür.(1)
Gazali Kalplerin Keşfi
Kalplerin Keşfi; orijinal ismiyle Mükâşefetü'l-Kulûb, konusu itibariyle tasavvufî bir eserdir. İçerik bakımından kalpleri manevi yönden tedavi edip daha hassas bir İslâmi yaşantıya sevk etmeyi, kulun Rabbi ile irtibatını kuvvetlendirmeyi hedef edinmiş bir eserdir. Kalplerin keşfi kitabı "Kalpleri İhyâ" kitabıdır. Zira kalp nasıl olursa insanın azaları ve yaşayışı da ona uygun bir şekilde hareket eder. Çünkü kalp, vücudun padişahıdır. Bu bakımdan bu kıymetli kitabı okumak, kendini değiştirmek isteyen her Müslümana bi iznillah fayda sağlayacaktır.
Ölüm ve Ötesi
Ölüm hakikati belki de en çok bilinen ve en sık karşılaştığımız olaylardan biri olmasına rağmen, en uzak kaldığımız ve belki de uzak kalmak istediğimiz bir hakikattir. Oysaki ölüm ve ölümden sonraki hayattan uzak kalmak, insanı hem dünyada hem de ahirette mutsuz olmaya itmektedir. İşte, insanlardaki bu eksikliğin farkında olan imam Gazali, bu kıymetli eseri ölümü hatırlatmak için yazmıştır. Zira kişiye nasihat olarak ölüm yeter.
Gazzâli Kimyayı Saadet
Kimyayı Saadet, İḥyau ulumiddin ’deki planlamanın aynısı gözetilerek yalnızca başlıkların değiştirilmesiyle oluşturulmuştur. Her biri on asıldan meydana gelen dört rükünden oluşmaktadır. Bu rükûnlar ibadet, muamelat adabı, saadete giden yoldaki engeller ve saadete erme ve kurtuluşa dairdir.
İmam Gazali Felsefe Kitapları
- Makasıdü’l-Felâsife (Felsefenin Temel İlkeleri): İmam Gazzâli ’nin felsefeye dair ilk eseridir. Filozofların tutarsızlıklarını ortaya koymazdan evvel, ilk olarak, filozofların amaçlarının belirtilmesinin faydalı olacağını düşünen Gazali, İbn Sînâ felsefesinin klasik mantık, ilahiyyat ve tabiiyyat modeline uymuş ve daha ziyade İbn Sina’nın eserlerinden özetler yaparak 1094 yılında bu eseri kaleme almıştır.
- Tehâfütü’l-Felâsife (Filozofların Tutarsızlığı): Makasıdü’l-Felâsife eseriyle, filozofların amaçlarını ortaya koyan Gazzâlî, daha sonra onların tutarsızlığını göstermek maksadıyla bu eserini yazmıştır. Kitapta İbn Sînâ ve Farabi gibi İslâm filozoflarının metafizik ve ilâhiyyât’a dair konularla alakalı görüşlerini eleştirmiştir.
- Mişkâtü’l-envâr (Nurlar Feneri): Felsefeye dair son dönem eserlerindendir.
- el-Münkız mine’d-dalâl (Dalâletten Hidayete): Bu eser, İmam Gazali’nin, kendi düşünce hayatının seyrini özetlediği bir otobiyografisidir. Aklî ilimlerden daha çok tasavvufî bilgiye önem vermesinden ötürü bazı âlimler tarafından takdir edilmiş bazılarınca da eleştiriye maruz kalmıştır.
Diğer Eserleri
Fıkıh ile Alakalı Eserleri
- el-Basîṭ fi’l-fürûʿ. Kısaca el-Basit diye bilinen bu eser, Şafii fıkhının füru’a dair konularını ele almaktadır.
- el-Vecîz. Kitabın kısa ve öz ifadeleri ilgi görmesine sebep olmuştur. Fıkıh ile alakalı bir kitaptır.
- el-Fetâvâ. İmam Gazzali’nin fetvalarından oluşan bir kitaptır.
Mantık ve Metodoloji ile Alakalı Eserleri
- Miʿyârü’l-ʿilm (İlmin Ölçütü): Mantık ilmi ile alakalı bir eserdir.
- Miḥakkü’n-naẓar fî ʿilmi’l-manṭıḳ (Düşünmede Doğru Yöntem): Mantık ile alakalı bu eser iki bölümden oluşmaktadır. Eserin ilk bölümünde kıyas teorisi, diğer bölümünde ise tanımlar konusu ele alınmıştır.
Kelâm İle İlgili Eserleri
- Feḍâʾiḥu’l-Bâṭıniyye (Bâtınîliğin İç Yüzü): Felsefe ve mantık ile ilgili eserlerinden sonra İmam Gazali, el-Münḳıẕ’da da değindiği gibi (s. 33) kendi döneminde çok yaygın olan Bâtınî görüşlerle hesaplaşmaya başlamıştır. Bu masatla Batınilikle alakalı birkaç eser yazmıştır. İşte bu eser, bu serinin en önemli kitabı konumundadır.
- el-İktisâd fi’l-iʿtikad (İtikatta Orta Yol): Bağdat’tan ayrılmadan önce yazılan son eserdir. Eserde Allah (cc)’ın zatı, sıfatları, fiilleri, peygamberlik, imamlık ve mead (dönüş ve varış yeri) konuları ele alınmıştır. 10’dan fazla yazma nüshası günümüze ulaşan eserin çeşitli baskıları yapılmıştır.
İmam Gazali Sözleri ve Tasavvuf Anlayışı
İmam Gazali sözleriyle ve tasavvuf anlayışı ile İslam tarihinde önemli izler bırakmış bir ilim adamıdır. Gazali’nin hikmetli sözleri bugün de birçok insan için nasihat olmakta ve nice insanların kalplerine etki etmektedir. Sıklıkla sevilen nasihatlerinden oluşan Ey oğul adlı eseri ( eyyühe’l veled kitabı) sevilen ve bilinen bir eseridir.
İmam Gazali ’nin sözlerinden birkaçını sizler için derledik:
Allah’tan Kork!
Ey oğul!
Allah’tan nasıl korkulması gerekiyorsa öyle kork. Allah’a kulluk görevini olması gerektiği gibi yap. Haram olarak tayin ettiği şeylerden gücün yettiğince kaçın. Allah’ın, mutluluğa uzanan yolundan ayrılma. Hayatını düzene sokan emirlerini sakın ihmal etme ki, hayatın sıhhat bulsun, gözlerin aydın olsun. Zira gizli ve kapalı olan hiçbir şey Allah’a gizli ve kapalı değildir.
Boş Laftan Uzak Dur!
Ey oğul!
Aklının hemen kabul etmeyeceği şeyi söyleme. Gereksiz sözden, fazla gülmekten, şaka ve alay etmekten, din kardeşinle tartışmaktan sakın. Böyle yapmak saygınlığını götürür, kin ve adavet (düşmanlık) kapılarını açar.
Orta Yollu Ol!
Ey oğul!
Bütün işlerinde orta yolu tut. Zira işlerin en hayırlı olanı orta yoldur. Az konuş. Karşılaştığın her Müslümana selâm ver.
İnsanları İyi Tanı!
Ey oğul!
Hevâsına ve nefsine uyan kişi aşağılık çukuruna yuvarlanır. Zarif görünümlü insanlar fazla ilgini çekmesin, dış görünüşe fazla aldanma. Zira insan, kalbi, düşüncesi ve diliyle adamdır, kıyafetiyle değil!
Benzi sararmış, zayıf kişileri hor görme. Çünkü insan 2 küçük et parçasıyla ölçülür: Kalbiyle ve diliyle. O halde insanların bu iki değerinden faydalanmaya gayret et. Gerisi et, kan ve kemiktir.
Fitneden Uzak Dur!
Ey oğul!
Düşman beldesinde de olsan fitne ve fesat çıkarmaktan sakın. Kendinden daha aşağı olan kimselere karşı çoluk çocuğunu, şeref ve itibarını ayaklar altına alma. Malını kendinden daha kıymetli ve üstün tutma.
Hocana Hürmet Et, Saygıda Kusur Etme!
Ey oğul!
Hocana saygıda bulun ve hürmet et. Zira hocanın hakkı anne baba hakkından fazladır. Annen, baban dünyanı inşa ederken, hocan ahiretini inşa eder.
Hocanı gördüğünde elini öp, hürmet et, diz çökerek edeple otur. Senden bir isteği olduğunda kendi işini bırak, evvela onun işini hallet. Eğer fakir ise elinden geldiğince yardım ederek hayır duasını al. Çünkü hocanın talebesine duası, anne-babanın çocuğuna duası gibidir.
Kardeşinin Ayıbını Ve Kusurunu Gizle!
Ey oğul!
Müslüman kardeşinin bir ayıbını ve kusurunu görürsen onu gizle, ifşa edip yayma. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kim bir mü’min kardeşinin kusurunu görür de halkın yanında onu rezil etmezse, Allah (ac) kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Mahşerde halkın huzurunda onu rezil etmez.”
Huccetu'l İslam İmam-ı Gazali ’den İnciler:
- İbadetlerin esası kalbin tezkiyesidir. Kalbin tasfiyesi de marifet nurunun orada doğması ile mümkündür.
- Ahmaklıkta en ileri gitmiş olan kimse, nefsinin faziletine en çok inanan kimsedir. Akılda en ileri olan kimseler ise nefsini en çok itham edenlerdir.
- Uyku kalbi öldürür ve kurutur. Ancak bundan zaruri olan miktar hariçtir. Yetecek kadar uyumak gayb sırlarının keşfine vesile olur.
- Kişinin kendi nefsine hakim olması, saadetin tamamı; şehvetin ve nefsin kişiye hakim olması, şekavetin tamamıdır.
- Ölüm dünyaya bağlı olanların zannettiği gibi yokluk değildir. Ölüm, sevgilinin huzuruna varman için geçmek zorunda olduğun engellerden kurtulmaktır.
Hüccetül İslam İmam Gazali’den devrin Selçuklu Sultanı Melikşah’a yazılan "Gazali'den altın nasihatleri" okumak için tıklayınız.
Vakit, Tasavvuf ile Kalpleri Diriltme Vaktidir
Şeriat ilmine aykırı olmayan ılımlı bir tasavvuf anlayışını benimseyen imamı Gazali, dini ilimlere ve ahlâkî değerlere canlılık getirmeye, diriliş hareketini tasavvuf zemininde gerçekleştirmeye çalışmıştır. Gazali’ye göre gerçek din, Müslümanın kendi ruh dünyasında yaşadığı ve hissettiği manevi tecrübedir.
Şu hâlde, kendi ruh dünyasında manevi lezzetler duyamayan Müslümanlar, kalplerini sorgulamalıdırlar. Bir kısım insanlar, bedenlerini Allah’a vermiş, kalplerini O’ndan uzaklaştırmışlar; bir kısım insanlar da hem bedenlerini hem de kalplerini Allah’tan uzaklaştırmışlardır. Dünya genelinde insanların çoğu da bu haldedir.
Allah ile irtibatı kopmuş kalplerin yaşadığı bir dünya… Böyle bir dünyada, insanlar iç alemlerinde huzuru hissedemezler. Huzurun olmadığı kalpler elbette ki insanlığa zulüm, haksızlık ve adaletsizlik ile dolu huzursuz bir dünya sunacaklardır. Mutsuzluğun, adaletsizliğin ve haksızlıkların sebebini arayanlar kalplerini yoklamalı, Allah ile olan irtibatlarını gözden geçirmelidirler.
Allah sevgisi ve Allah korkusu ne kadar çok insanın kalbine yerleşirse; İslam Medeniyetini arzulayan kalpler o kadar artacak, Allah’ın hükmetmesiyle de insanlık gerçek huzura ve adalet kavuşacaktır.
O halde vakit kalplerin sesini dinleme, kalpleri ıslah etme ve Allah’a yakınlaşacak vesileler arama vaktidir…
(1) İhya u ulumiddin pdf olarak buradan indirebilirsiniz.
Diğer öncü şahsiyetlerin, alimlerin ve yazarların hayatını okumak için tıklayınız.