21 Mar 2022
Güncelleme Tarihi: 21 Mar 2022 01:45:57

20 Mart 2022 tarihinde Furkan Hareketi mensupları, haksız bir şekilde tutuklu yargılaması devam eden 8 kardeşi için yasal haklar çerçevesinde gerçekleştirecekleri Özgürlük Yürüyüşü ve Basın Açıklaması Adana emniyetinin vahşet denilecek müdahalesi ile hiçbir gerekçe gösterilmeden engellenmiştir.

Adana Valiliğinin yayınladığı Basın Bildirisinde “izin almaksızın korsan etkinlik düzenlenmesi” şeklinde dayanaksız ve gerçeğe aykırı bir ifade kullanılmıştır. Kaldı ki Valiliğe bildirimde bulunulmasına rağmen valilik dilekçeyi almamıştır. Şu gerçeği de hatırlatmak gerekir ki: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 20. maddesine göre; ‘Her şahıs barışçıl amaçlarla toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkına sahiptir. Yine 1982 Anayasasının 34. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı yer almaktadır. ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.’ Bunun için herhangi bir izin almaya gerek yoktur. Despotik ve oligark bir düzene dönen ülkemizde bildirim yükümlülüğünü izin sistemi kabul ederek işlem yapmaya çalışılmaktadır. İnsanların haklarını kullanmaları kanunda yazmayan şartları ileri sürerek engellenmekte ve neticesinde ağır işkenceler yapılmaktır.

Bahsi geçen basın bülteninde yapılan eylemin yasa dışı olduğu öne sürülmektedir. Ancak Furkan Hareketinin yaptığı gösterilerin yasa dışı olmadığı kamuoyu tarafından gözlemlenmekte ve artık her kesimce bilinmekte olan bir durumdur. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 3. maddesi “herkesin önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu” hükmü gereğince yaklaşık bir yıldır düzenlenen gösteri ve yürüyüşler yasal bir hakkın kullanımından ibarettir. Ancak yasal olan gösteriyi kolluk kuvvetleri yasadışı ve insanlık onuruna aykırı bir şekilde engellemiştir. Bireysel bir hak olan ifade özgürlüğünün toplu kullanımı niteliğini taşıyan toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı gerek Anayasa gerek Türkiye Cumhuriyetinin tarafı olduğu uluslar arası sözleşmeler ile korunan haktır. Bu hakkın ihlal edilmesi ise hukuk devleti prensibine aykırıdır. Ayrıca valiliğin izinsiz olduğunu iddia ettiği izinsiz (!) yürüyüşlerle ilgili yüzlerce kardeşimiz hakkında hukuksuzca açılan davaların her biri beraatla sonuçlanmıştır.

Yapılan meşru eylemlerimizin toplumda bir kargaşa-kaos ya da anarşi çıkarmak gibi bir amacı hiçbir zaman olmayıp yalnızca hak-adalet arayışı olduğu bilinmelidir. Ülkemizde son zamanlarda yaşanan adaletsizlikler ve insanların seslerini yetkililere duyuramaması sonucu bu tür eylemlere başvurmasını saldırganlık olarak addetmek zalimlerin, mazlumları susturma ve seslerini kısma amacıyla söylenmektedir. Furkan Hareketi mensuplarının yaptığı etkinliklerde bugüne kadar olay çıkartma görülmemiştir ancak ne zaman bir olay çıktıysa kolluk kuvvetlerinin kamu malına ellerindeki joplarla yetmediğinde esnaflardan aldıkları sopalarla zarar vermeleri sonucunda, itekledikleri insanlarla oluşturulan kaos ortamı, TOMA ve plastik mermi kullanarak müdahaleleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu da şehrin günlük yaşamını etkilemektedir. Vicdanlara seslenerek sormak gerekir: Polis’in şiddeti karşısında koşarak uzaklaşmadan durmak nasıl mümkündür? Furkan Hareketi mensupları yaptıkları eylemin ardından sessizce dağılıp gittikleri tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir.

Polise mukavemette bulunulduğuna dair değil bilakis kendisine kolluk kuvvetleri tarafından müdahale edilen kimselerin bile polise zor durumlarda yardım ettiği bilinmekte, görülmektedir. Bilinmelidir ki bu meseleler hukuki boyutta inceleneceği zaman yazdığımız ve yayınladığımız tüm iddiaların delilleri hazır bir şekilde beklemektedir. Adana Valiliği’nin de yayınlamış olduğu iddiaları delillendirmesi gerekmektedir. 

Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi bir market deposunda 6 saat boyunca gözaltında tutan Emniyet, yasadışı bir şekilde adam alıkoymayı hangi kanun maddesiyle gerekçelendirecektir? Yaşadığımız ülke bir hukuk devleti midir yoksa bir mafya devleti midir? 6 saat süren bekletmenin ardından depodan yaka paça insanları çıkarmış ardından gündüz devam eden halleriyle saldırganca, vahşice, militanca, tecavüzkâr ve kavgacı halleriyle Furkan Hareketi mensuplarını saatlerce sokaklarda sürüklemişlerdir.

Yaşanan tüm şiddete rağmen irade kontrolü ve mekanizmasını doğru kullanan Furkan Hareketi mensupları itidalli bir şekilde yasal hakkını koruma çabası vermişlerdir. Furkan Hareketi Mensuplarının yaşadıklarını ise şu şekilde özetlemek mümkündür: Kadın-Erkek ayırt etmeksizin ağır biber gazları ve plastik mermi sıkıldı. Binlerce kişiye var gücüyle coplarla, sopalarla ve kalkanlarla vuruldu. Bazı Furkan Hareketi mensupları coplarla kafalarına darbe aldılar, bazılarının ise burnu kırıldığı skandal bir şekilde görüntülere yansıdı. Biber gazıyla etkisiz hale getirilen vatandaşa coplarla vurulmaya devam edildi. Kadınlar üzerinde cop ve plastik mermi kullanıldı. Yer yer erkek polisler kadınlara karşı şiddet uyguladı. Sıkılan ağır biber gazlarından sokakta bulunan çocuklar ve bir bebek de etkilendi. Üç polis aynı anda, bir bayan vatandaşa biber gazı ve copla saldırdı. Bayan Furkan Hareketi mensupları kafasından, sırtından ve bacaklarından cop darbeleriyle hasar aldılar. Eşzamanlı olarak farklı noktalarda aynı taktiği uygulayarak, onlarca polis sadece bir kişinin üzerine tekme ve coplarla saldırdı. Bir grup polis 14-15 yaşlarındaki bir genci kovalayarak arkasından plastik mermi sıktı! Döverek yere yatırdıkları adamın üzerine onlarca polis coplarla saldırdı. Bir vatandaşı döverek dudağını patlattı. 16 Yaşındaki Furkan Gönüllüsü genç çekim yaptığı gerekçesiyle ağır darp edildi.

Adana’da yaşanan vahşet ve işkence görüntülerinin her dakikasını binlerce kişinin canlı bir şekilde izlemesine rağmen Sayın Vali attığı bir tweetle tam tersi açıklamada bulunarak “göstericilerin orantısız güç kullandığını ve sadece iki polis memurunun orantısız güç kullandığını” yazdı. 
Tüm halkın gözlerinin önündeki bir olaya bile böyle açıklama yapılmasını vicdanlara havale ediyoruz…

Tarafgirlik içeren basın bülteninde ifade edildiği gibi bugün yapılan müdahale, Emniyetin meşru bir müdahalesi esnasında orantısız güç kullanan iki polisin münferit müdahalesi değildir. Bugün yaşanan olay Adana Emniyetinin apaçık işkencedir. Alanda bulunan polislerden yalnızca ikisinin değil hemen hemen hepsinin uygulamış olduğu işkenceyi görüntüleri ile ortaya koymak hiç de zor bir durum değildir. Furkan Hareketi Mensupları olarak, yasal hakları ihlal eden onlarca memur hakkında idari ve adli soruşturma açılmasını, suç işlediği tespit edilen görevlilerin açığa alınmasını talep edeceğiz.

Adana Emniyetinin içerisindeki saldırgan polislerin, haksız gözaltı ve insanlık onurunu hiçe sayan şiddetlerini kınıyor ve bu polislerin adalet önünde hesap vermeleri gerektiğini ifade ediyoruz. Yaşanan olayları kamuoyunun vicdanına bırakıyor ve haklı mücadelemizi meşru yollarla sürdürmeye devam edeceğimizi bildiriyoruz.