Alparslan Kuytul Hocaefendi bu hafta yaptığı Cezaevi telefon konuşmasında toplumu ilgilendiren önemli bir soruna temas etti ve İstanbul Kağıthane'de yıkılan Sabadat öğrenci yurdu ilgili değerlendirmelerde bulundu. Toplum olarak yapılan haksızlıklara sessiz kalındığını ifade eden Alparslan Kuytul Hocaefendi, Hz Ali’nin “Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun”sözünü hatırlattı ve susarak zulme sessiz kalanları “susa susa bitecekse” diyerek ikaz etti.
Telefon konuşmasından ilgili kısım şu şekilde:
Müslümanlar gerçekten tüm haksızlıklara sessiz kalmakta birinci olmuş durumdalar maalesef. Her şeyi doğru görmeye meyilli, “Devlet yaptıysa doğrudur” şeklinde düşünmeye meyilli… “Devlet birisini dövüyorsa mutlaka bir sebebi vardır” diyen bir toplum, devlet yetkililerini hatasız görüyor demektir. Halbuki kimse hatasız değil. Daha evvel de demiştim: “Yahudiler Yahudileri, Hristiyanlar Hristiyanları, solcular solcuları, sağcılar sağcıları savunuyor ama birkaç istisna dışında, İslamcılar, dindarlar, hocalar, cemaatler birbirlerini savunmuyorlar. Yazıklar olsun!”
Şimdi bunları niye anlattım? Dünkü haberlerde, İstanbul Kağıthane’de bir yurdu yıktılar. Sanıyorum Süleymancıların yurdu. Açıklamadılar ama herhalde onların. Bize bugüne kadar bir sürü haksızlıklar yapıldı, biz bunları söyledik. Başkalarına yapıldığı zaman onları da söyledik. Evet, haberlerde gördüm. Yani aslında kademe kademe bütün muhalifler susturuluyor. Bütün muhaliflere zulüm ve haksızlık yapılıyor ama kimseden çıt çıkmıyor. Herkeste korku var. Diyorlar ki: “Ben şimdi konuşursam bize de yapılır.” Zaten sıra sana gelecek kardeşim, sıra sana gelecek… Sırayla gidiyorlar. Bir plân dahilinde ilerliyorlar. Ve İslam düşmanları da hükûmetteki bu nefreti kullanıyor. Onların da işine geldiği için onlar da bu nefreti kullanıyor. Bir 15 Temmuz bahanesiyle bütün muhalifler susturuluyor. Konuşmaktan korkanlar, “Susarsak bu dönemi atlatırız, konuşursak biteriz” zannediyorlar. Halbuki tam tersine susa susa bitecekler!
Bir tek Ak Partiden bir milletvekili, Mustafa Yeneroğlu konuşuyordu bazen… Bu yapılan haksızlıkları dillendiriyordu. Onu da dün, partiden istifa etmek zorunda bıraktılar. Bülent Arınç konuşmaya başladı, son zamanlarda birkaç kelime söylüyor ve gerçekten söyledikleri de doğru. Ama kimsenin onu da dinlemeye niyeti yok. Ve herhalde ona da yakında baskı yapacaklardır. Zaten Ak Partililerden evvel MHP’liler tepki gösteriyor kendisine. Onlarla ne işi varsa? Yani masum insanların işten kovulması kimin işine yarıyor? İslami kimliğinden dolayı işten kovulan bir sürü insan var. Bunlar kimin işine yarıyor? Bunları hesaba katmadan herkes müdahale ediyor. Kendileri konuşmadıkları gibi konuşanları da susturmaya çalışan bir ekip var.
Âlimlerin ve aydınların sustuğu bir toplumda kitleler susmaya ve uyumaya devam eder.
Aydın ve âlimlerin sessizliği kitleleri sessizliğe, kitlelerin sessizliği ise idarecileri diktatörlüğe götürür. Yanlışlar susuldukça artar, eleştirildikçe azalır. Onun için mutlaka herkesin yanlışlar üzerinde durması ve Hz. Ali’nin şu sözünü unutmaması lazım. Hz. Ali Radıyallahu Anh: “Dünyadaki en acı ses, acı çeken bir mazlumun suskunluğudur” demiş. Yine kendisi bir başka sözünde de diyor ki: “Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun!”