Furkan Vakfından “Furkan Vakfının Ev Görünümlü Yurtları” İddiasına Cevap:
Bu yazı Kıymetli halkımıza ve bizden açıklama bekleyen yayın kuruluşlarına cevabımızdır.
Bilindiği üzere 5 Nisan Perşembe günü sabah saatlerinde Adana’da ikamet eden, çoğunluğunun Çukurova Üniversitesi öğrencisi olduğu ortaya çıkan öğrencilerin evlerine, Furkan Vakfının yurdu olduğu iddia edilerek içlerinde iki ailenin de olduğu 17 dairenin kapısına mühür vurulmuştu.
Daha önce tebliğ geldiğinde Valiliğe giden ve kendilerine
“yurt değilseniz gidin evinizde rahat oturun, çıkarılmayacaksınız” denilen aile ve öğrenciler kapılarına gönderilen TEM, Çevik Kuvvet, Akrepler ve hatta bazı karelerde uzun namlulu silahlarla en fazla bir saat içinde evlerinden dışarı atılmıştı.
Bu görüntüler sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve hassaten İslami camiadan konuyla ilgili ciddi destek mesajlarının geldiği görüldü.
Furkan Vakfı olarak biz de kaçak yurt açmış gibi gösterilerek hem adımızı lekeleyen bu yayın kuruluşlarına cevap mahiyetinde hem de bu haksızlığa uğrayan öğrencilerin sesini duyurmak amaçlı olarak olayların gerçek yüzünü kamuoyuyla paylaşmıştık.
Ortada büyük bir hak ihlali ve skandal vardır. Öğrenciler paralarıyla tuttukları evlerinden atılmış, iki de aile evsiz bırakılmıştır. Bu durum da yapılması gereken bu hatadan dönülmesi, bu öğrencilerin ve ailelerin evlerinin açılmasıdır.
Buna rağmen bugün (08.04.2018) bazı yayın kuruluşları bu evlerin Furkan Vakfı’na ait kaçak yurt olduğuna dair bilgilere ulaştıklarının haberini yaydılar ve bir takım delil (!) ve görüntüler paylaştılar.
Öncelikle Furkan Vakfı olarak gizlilik kararı çıkarılmış olan bir dava ile soruşturma geçirdiğimiz şu günlerde böylesine (ve yalan) bilgileri içeriden kim sızdırmaktadır?
Bu konuda TCK Madde 285’de
“Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle, suçlu sayılmama karinesinden yararlanma hakkının veya haberleşmenin gizliliğinin ya da özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesinin..” soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçunu oluşturacağı belirtilmiştir. Yapılan bu haberle masumiyet karinesini ihlal etmiş ve henüz soruşturma aşamasında olan bir dosyada ismi geçen kişilerin
“yargısız infaz” yapılarak suçlu ilan edilmelerine sebep olunmuştur. Savcılar bu konuda bir an önce harekete geçmeli ve soruşturmanın selameti için bu duruma müdahale etmelidir. Bu işte ihmali veya kastı olanlar tespit edilerek cezalandırılmalıdır. Avukatlara dahi yasak olan bilgi ve belgeleri kim nasıl sızdırıyor bir an önce tespit edilmelidir.
Milliyet ve Hürriyet gibi yayın kuruluşlarının yayınladığı haberde
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin
"Vakıf faaliyeti adı altında kuruluş amacı dışında anayasal düzene karşı fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek kamu güvenliğine karşı faaliyet yürütme ve suç örgütü kurma" suçundan tutuklu yargılandığı bildirilmekte ancak Hocaefendi’nin bu suç sebebiyle tutuklu olmadığı bilinmektedir. Bilindiği gibi Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklu yargılanmasına sebep olan suçlar: Dini duyguları istismar suretiyle dolandırıcılık ve Terör örgütü propagandasıdır.Bu suç isnatları için dahi dosyada hiçbir delil olmadığı daha önce birçok defa ifade edilmişti. Bu konuda Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye bir kez daha iftira atılmaktadır.
Yine yayınlanan asılsız haberde dairelerin başkalarının adına kiralandığı ortaya çıkartıldığı (!) vurgulanmakta ve dairelere ev süsü verildiği hatta çocuğa ağlama numarası yaptırıldığı iddia edilmektedir. Bu asılsız ve onur kırıcı iddia sebebiyle bu aileler bu yayın kuruluşları hakkında suç duyurusunda bulunabilirler. Çünkü eve yeniden teftiş gerçekleştirmek suretiyle içinde ikamet edilen bir mesken olduğunun anlaşılması gayet kolay olacaktır.
Sözüm ona haberde
“Şüphelilerin bastırdıkları sahte makbuzlarla 3 milyon lirayı aşkın kayıt dışı para ve yardım topladıkları belirlenmişti” ifadesi hakkında ise adı geçen kişiler iftiraya uğramakta ve asılsız iddiaların sorumlusu olarak göstermektedirler. Burada tamamen algı oluşturulmaya çalışılmış evlerinden atılan bu aileler bir de dolandırıcılıkla suçlanmışlardır. Ayrıca hakkında gizlilik olan bir soruşturma aşamasında böyle bir bilgiye nasıl ulaşılmıştır. Bu sözde makbuzlar henüz şüphelilere dahi gösterilmemişken nasıl oluyor da medya bu makbuzlara dayanarak iftira atabilmektedir. Gizli bir soruşturmada avukatların dahi göremediği bir dosyayı kimler nasıl medyaya sızdırmaktadır!
Medya, şüpheli bile olmayan kişilere kendilerini savunma hakkı dahi tanımadan herhangi bir yargılama yapılmadan kime güvenerek kendi algı operasyonuna uyacak şekilde HÜKÜM vermekte herhangi bir yargılama yapılmasını beklemeden bu insanları örgüt mensubu ilan etmektedir ve savcılar bu hukuksuz duruma nasıl sessiz kalmaktadırlar?
Vakfımız hakkında ortaya atılan diğer bir iftira ise “bu yurtlarda(!) ağlarına düşürdükleri(!) üniversite öğrencilerini örgüt elemanı yaptıklarını tespit etti” cümlesidir.
Daha önce de Furkan Vakfına ait bir yurt olmadığını vurgulamış ve “böyle bir ihtiyaç olsaydı bunu resmi olarak yapardık” demiştik. Bu cümlede Vakfımız da töhmet altında bırakılmaktadır ve medyaya örgüt olarak lanse edilmektedir.
Ayrıca aynı binada ikamet eden aile de örgüt üyesi ilan edilmiştir!
Henüz soruşturma aşamasında olan bir dosyada, sulh ceza hâkimliğinin örgüt üyeliğinden tutuklamayı gerektiren delil olmadığına dair verdiği karara rağmen kimler neye dayanarak Furkan vakfını örgüt ilan etmekte ve Furkan Vakfına gönül vermeyi ise örgüt üyeliği olarak lanse edebilmektedir. Burada medya, hem polis hem savcı hem de hâkimlik yapmaktadır. Emniyet mensupları bu yanlış bilgilerin hem de TEM adına kimler tarafından sızdırıldığını tespit etmelidir.
Asılsız haberde
“Yapılan çalışmada milli eğitim müfettişlerinin daha önce yurtlar için kapatma kararı aldığı, bunun üzerine örgütün yurtları şahısların üzerine kiralayarak sanki bir evmiş gibi izlenim verdiğinden yurtların kapatılmadığını saptadı” şeklindeki ifade ise tamamen yalandır
Bizim de öğrencilerden elde ettiğimiz bilgiye göre; bu öğrencilere 2017 yılında da yurt olduğu iddiası ile kapatılma tebliğatı gönderilmiş ve bu öğrenciler BİMER’e ve Milli Eğitime dilekçe vermişler ve İlçe Milli Eğitimden gelen mailde yapılan teftiş sonucu evlerin yurt değil mesken olduğu bilgisi bizzat doğrulanmıştır.
Yine haberde(!)
‘devasa mutfaktan’ bahsedilmiş, edindiğimiz bilgiye göre sadece bir binada bulunan ve eskiden bir şirkete ait olup şu anda kullanılmadığı öğrenilen mutfak, video ile servis edilmiştir. Video izlendiğinde mutfağın tamamının gösterilmediği görülecektir. Eğer gösterilseydi öğrencilerin dediği gibi kullanılmayan bir mutfak olduğu da ortaya çıkacaktır.
Ayrıca yine Emniyet bu görüntüleri sızdırma hakkına sahip midir?
Her tarafı yalanla ve iftira ile dolu olan bu sözde haberlerde Vakfımız bir kez daha karalanmaya çalışılmış, hedef gösterilmiş ve bu evlerinden atılmış öğrencilere ve evsiz kalmış ailelere yapılan haksızlık bu sızma bilgilerle örtbas edilmeye çalışılmıştır.
Her tarafı yalanla ve iftira ile dolu olan bu sözde haberlerle Vakfımızı bir kez daha karalamaya çalışan, hedef göstermeye ve mağdur öğrencilere, evsiz kalmış ailelere yapılan haksızlığı sızma bilgilerle örtbas edilmeye çalışan DHA, Güneş, Akşam, Hürriyet, Milliyet isimli haber kuruluşlarını ŞİDDETLE KINIYORUZ!