03 Ara 2019

 Allah Azze ve Celle, Tevhid’den uzaklaşarak şirke düşen toplumlara peygamberler göndermek suretiyle doğru istikamete sevk etmiştir. Her peygamber kendi toplumuna karşı Tevhid mücadelesi vermiştir. Peygamberler başka davalar ileri sürerek insanları aldatmamışlardır.

Bütün Peygamberler ‘La İlahe İllallah’a Davet Etmiştir

Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda bütün peygamberlerin kavimlerini  ‘La İlahe İllallah’a davet ettiklerini görüyoruz:

  • “Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir ilahınız yoktur!”1
  • “Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, ‘Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse bana ibadet edin’ diye vahyetmişizdir.”2

Peygamber Efendimiz Sallalahu Aleyhi ve Sellem de hayatı boyunca ‘Tevhid Hakikati’nin anlaşılması için mücadele etti. İlk günden itibaren “La İlahe İllallah” dedi başka da bir şey demedi. Kendisine Kelime-i Tevhid’in dışında farklı söylemlerde bulunmasını teklif eden müşriklere “Vallahi ‘La ilahe İllallah’ derim başka da bir şey söylemem!” buyurdu. Kendisine çeşitli menfaatler teklif ederek karşılığında bu söyleminden vazgeçmesini isteyenlere  “Vallahi  güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler ben bu davadan asla vazgeçmem!” diye cevap verdi.

Peygamberimiz ‘Tevhid Hakikati’nin anlaşılması uğrunda nice çileler çekti. Allah’ın hakimiyetini istemeyenler tarafından başına deve işkembesi döküldü, alay edildi, iftiralara maruz kaldı, tehditlere uğradı. Tüm bu engellemelere, hakaret ve tehditlere rağmen Tevhid’i anlatmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Öyle ki girmediği çadır, çalmadığı kapı, anlatmadığı kimse kalmamıştı. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Tevhid Davası hususundaki kararlılığını şu hadis çok net bir şekilde ortaya koyar. “Ben insanlarla, ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ deyinceye kadar mücadele etmekle emrolundum.”3

Yaklaşık 3 asırdır bize unutturulan, birilerinin hatırlatmasından ve Müslümanları uyandırmasından çok korkulan, bugüne kadar nice saltanatları ve imparatorlukları yıkmış olan;

"La İlahe İllallah" Nedir? La ilahe İllallah'ın Anlamını Biliyor muyuz?

"La İlahe İllallah" sözünü, bugün birçok Müslüman yanlış veya eksik bilmektedir. Bu söz “Allah’ın varlığını” ve “bir” olduğunu ifade ettiği gibi Allah’tan başka ilahın olmadığını ve ilahlık taslayanların reddedilmesi gerektiğini de ifade eder. 

O halde biz “La İlahe İllallah, Allah’tan başka ilah yoktur” derken “O’ndan başka itaat edilecek ve boyun eğilecek kimse yoktur” demiş olmak-tayız. Yani; 

İnsanların dünya hayatında bağlı kalacakları kanunları ve medeniyet esaslarını sadece Allah tayin eder. Hiç kimsenin Kur’an’a ve hadislere aykırı kanunlar ve esaslar koymaya ve kendi düşüncelerine göre insanların hayatına hükmetmeye hakkı yoktur. 

İnsan “La İlahe İllallah” deyip Allah’tan başka bütün sahte ilahları reddettiğinde “Tüm kâinata Allah Azze ve Celle hükmettiği gibi benim hayatıma da Allah hükmetsin, kâinatta O’ndan başka otorite olmadığı gibi benim hayatımda da O’ndan başka otorite olmasın” demiş olur. 

Allah Azze ve Celle’nin hükümlerine aykırı hükümler koyanlar ise bunu yaparken;

  • Ya Allah’tan daha iyi bildiklerini
  • Ya Allah’tan daha fazla hak ve yetki sahibi olduklarını
  • Ya Allah’ın kitabında hatalı hükümler olduğunu
  • Ya Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın kitabı olduğuna inanmadıklarını
  • Ya Allah’ın kitabı olsa da kendilerini bağlamadığını ve ona uymak zorunda olmadıklarını
  • Ya Ku’ran’ın hükümlerinin belirli bir zaman için olduğunu,  kıyamete kadar geçerli olmadığını
  • Ya da Kur’an-ı Kerim’in belirli bir bölgeye veya Araplara geldiğini, tüm insanlara gelmediğini, söylemiş olmaktadırlar.

Hükmetmenin sadece Allah’a ait bir hak ve yetki olduğunu ifade eden onlarca ayetten birkaç tanesi şunlardır;

  •  “Hüküm vermek yalnızca Allah’a aittir.”  Enam, 57
  •  “Dikkat edin! Yaratmak da hükmetmek de ancak Allah’a aittir.”  Araf, 54
  •  “Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?”   Tin, 8
  •  “O, hükmüne hiç kimseyi ortak kabul etmez.”  Kehf, 26

Yine Tevhid inancı yalnızca Efendimize verilen bir inanç değildir. Aksine tüm peygamberlere verilmiş bir inançtır. Kur’an’da anlatılan peygamber kıssaları Tevhid davasının dünyanın en eski davası olduğunu ve tüm peygamberlerin davasının aynı olduğunu bize öğretmekte ve davamızın sonradan çıkma (türedi) bir dava olmadığını ispat etmektedir. 

  • Hud, 61
  • Enbiyâ, 25
  • Müslim, İman, 8