08 Kas 2018
Alparslan Kuytul Hocaefendi 1965 yılında Adana’da dünyaya geldi. Allah’ın lütfuyla dine temayülü olan bir çocuk olarak yetişti. Çocukluğunda camiye gider, arkadaşlarını camiye götürür ve namaz kıldığı camiyi temizlerdi. Özellikle babasından gördüğü dini hassasiyet ve hocalardan almış olduğu İslamî dersler ışığında Kur’an ve Sünnet sevgisiyle büyüdü. İlköğrenimini Adana İnkılâp İlkokulu’nda, orta öğrenimini Tepebağ Ortaokulunda, lise öğrenimini de Adana Erkek Lisesi’nde tamamladı.  Lisede iken 1980-1982 yılları arasında okul çıkışı ve hafta sonları okul arkadaşlarını okulun karşısındaki camiye götürür ve onlara dini sohbetler yapardı. Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi, 1983 yılında Çukurova Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümüne başladı. Üniversitede öğrenci iken 1986’da ilk öğrenci evini kurarak orada üniversitelilere ve esnaflara dersler yapıyordu. Yaptığı eğitim ve hizmet faaliyetlerini bir adım daha ileri götürebilmek için 1988 yılında Kardeşler Kitabevini kurdu. Kitabevinin bahçesinde tebliğ faaliyetlerine ve haftalık derslere yıllarca devam etti. 1987-1988’de Üniversiteden mezun olduktan sonra 1990 yılında Askere giden Hocaefendi,  askerlik görevini tamamladıktan sonra 1992’de Mısır’ın Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesine başladı. 1996-1997’de mezun olduktan sonra Türkiye’ye döndü. Hocaefendi, lise çağlarından itibaren yeryüzünde Allah’ın değil insanların dediğinin olduğunu ve Allah’ın hükmetme hakkının gasp edildiğini görüyor, bundan dolayı “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı” diyerek buna tepki gösteriyor ve insanları uyandırmaya çalışıyordu. Öte yandan Müslümanların içinde bulunduğu durum, görülen zulümler ve neslimizin gidişatı onu derinden üzüyor ve mazlum ümmetin kurtuluşu için Rabbanî bir hareketin ortaya çıkması için mücadele ediyordu. Ezher üniversitesinde eğitimine devam ederken 1994 yılının Kasım ayında Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı’nı kurdu. Vakıf kurulduktan sonra eğitim ve hizmet faaliyetlerine vakıf binasında devam etmiştir. Vakıf zaman içerisinde birçok il ve ilçede şubeler açmıştır. Hocaefendi, her cuma akşamı vakıf merkezinde yaptığı tefsir ve konulu derslerin yanı sıra talebelerine âlim sıfatı kazandıracak Hadis, Siyer, Fıkıh, Usul, Arapça gibi ilmi dersler, bunlarla birlikte aydın sıfatı kazandıracak Ortadoğu Gerçeği, Beşeri İdeolojiler, Çağdaş Kavramlar ve Dünya Siyaseti gibi dersler de yapmaktadır.

Furkan Vakfı

Çünkü Hocaefendi, Müslümanların yeniden ayağa kalkıp kurtulmasının bir yönüyle aydın, bir yönüyle âlim vasıflarını kazanmış ve toplumuna öncülük yapacak Öncü Bir Neslin yetiştirilmesine bağlı olduğuna ve İslam medeniyetinin ancak böyle bir nesille kurulabileceğine inanmaktadır. Bu derslerin birçoğu furkanvakfi.net adresinde bulunmaktadır. O, hayatını İslam Medeniyeti’nin inşası uğrunda mücadeleye adamış seçkin bir ilim, dava ve hareket adamıdır. Hocaefendi’nin en büyük hayali ümmete liderlik yapacak öncü bir neslin yeniden doğmasıdır. Bu uğurda gece-gündüz dersler vererek bu nesli yetiştirme gayretindedir ve tüm mesaisini buna ayırmıştır. Muhterem hocamız yıllardır bu uğurda yapmış olduğu eğitim ve hizmet faaliyetlerine aralıksız devam etmektedir. 2002 yılında evlenen Hocaefendi’nin beş çocuğu vardır. Bu eğitim ve hizmet faaliyetlerini gerçekleştirirken 2011 yılında “Furkan Nesli – Öncü Nesil” Dergisinin çıkmasına öncülük etmiştir. Dergide aylık olarak kaleme aldığı ilmî ve siyasî makalelerle derginin başyazarlığını yapmaktadır. Bir yandan ilmî dersler veren Hocaefendi diğer yandan yurt içi ve yurt dışında halka açık konferanslar düzenleyerek toplumsal bir bilinç oluşmasını da sağlamaya çalışmaktadır. Ayrıca üniversiteli gençlerle söyleşi, kitabevi sohbetleri, Skype üzerinden dersler, zulme karşı gerçekleştirdiği mitingler, Ramazan ayında iftar programları ve Ramazan sohbetleri düzenlemektedir. Hocaefendi, unutulmuş sünnetlerden olan akrabayı uyarma ve akraba ile ilgilenme sünnetini yeniden ihya etmiş, akrabaları ile sohbet grupları başlatmış ve bu şekilde cemaat mensuplarının yüzlerce akraba sohbet grubu başlatmasına vesile olmuştur. Talebelerinin ilmi gelişiminin yanında manevi gelişimine de önem veren Hocaefendi’nin öncülüğünde, Türkiye’de unutulan itikâf sünneti yaklaşık 15 yıldır ihya olmuştur ve Furkan hareketine gönül verenler Türkiye’nin çeşitli illerinde çok sayıda camide her sene itikâfa girmektedirler. 1994 yılından beri yaptığı Cuma Tefsir Dersi, www.furkanvakfi.net sitesinden canlı olarak yayınlanmakta ve binlerce kişi tarafından izlenirken, soru-cevaplar bölümünde fıkhî, siyasî ve güncel olaylara yönelik yaptığı analizler sosyal medyada büyük bir kitle tarafından takip edilerek beğeni almakta ve her kesimden birçok insan tarafından kabul görmektedir. 2003 yılından itibaren çeşitli illerde düzenli konferanslara başlayan Hocaefendi’nin konferanslarına on binlerce insanın katıldığını gören bazı derin ve karanlık güçler Hükümet eliyle 2014 yılından beri konferansları engellemeye başlamış, önce spor salonları verilmemiş ve konferansların TV kanallarında yayınlanması engellenmiş daha sonra ise düğün salonlarında bile konferans yapmasına müsaade edilmez hale gelmiştir. Hocaefendi’yi birçok hocadan ayıran en önemli özelliklerinden biri, onun ülke ve dünya gündemine duyarsız kalmaması ve siyasi olaylara Kuran ve Sünnet ışığıyla bakarak yorumlar yapmasıdır. Hak bildiğini söylemekten korkmayan kişiliği, onu alışılmış hoca ve lider modellerinden ayırmaktadır. O, Hak bildiğini söylemekten asla korkmamış ve daima “İslam’a veya Müslümanlara zarar verildiğinde konuşurum. Ben sonumu değil, görevimi düşünürüm” demiştir.  Bu yüzden birçok sıkıntılarla, mahkemelerle ve iftiralarla karşılaşmıştır. Ancak o, kınayıcının kınamasından, iftiracının iftirasından korkmadan daima hakkı haykırmış ve haklının yanında durmuştur. Yanlışa yanlış demiş ve güçlü de olsa haksızların safında asla yer almamıştır. Hocaefendi’nin en büyük amacı; Rabbani metotla İslami hizmetler yapan, tüm meselelere sahabiler gibi Kur’an ve sünnet penceresinden bakan, Kur’an’da bulunan iman, ibadet, ahlak ve cihad gibi tüm vitaminleri alınması gerektiği kadar alabilen öncü bir neslin yetiştirilmesidir. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu özlemini gerçekleştirebilmek amacıyla tüm mesaisini eğitim ve hizmet çalışmalarına vakfetmiştir. MUHTEREM ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’YE HAKSIZ TUTUKLAMA 30 yılı aşkındır toplumun ihyası için çalışan, yaptığı ilmi çalışmalarla halkımızı İslami ve siyasi birçok nokta da aydınlatan Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye 30 Ocak 2018 günü saat 5.30 sularında özel harekât timlerinin evlerine yaptığı operasyonla gözaltına alındı. Hayatı boyunca tüm terör örgütlerini lanetlemiş Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin evine bir teröristin evine girer gibi ağır silahlar ve tabancalarla girilmiş özel harekâtçılar postalları ile evin her yerine dağılarak arama yapmış, tüm aramalara rağmen evde hiç bir suç unsuruna rastlanılmamıştır. Hiçbir suçu olmadığı halde yargısız infaz ile cezası kesilen Alparslan Kuytul Hocaefendi, 8 şubat günü ‘Dirilerin mezarı’ olarak adlandırılan zindana, Bolu F tipi cezaevine gönderilmiştir… Bu da yetmezmiş gibi Avrupa İnsan Hakları Örgütü tarafından işkence olarak görülen tecrit ile cezalandırılmıştır. Tecrit, Avrupa cezaevi standartları bakımından bir işkence yöntemidir ve insan sağlığı bakımından getirdiği sonuçlar da işkencenin getirdiği sonuçlarla aynıdır. Tecrit, tek bir kişinin kapalı bir mekânda, ortak alanlardan yararlanmaksızın ve günün makul bir bölümünü başka mahpuslarla sosyal ve kültürel iletişim kurmaksızın geçirdiği durumdur. Tecrit, tek bir odada yapayalnız kalmaktır. Yalnızlık ise Allah’a mahsustur. Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi aylardır yaşadığı tecritin özeti;  -Üç kişilik odada tek başına bırakılarak ve kimseyle irtibat kurması istenmemiştir. -Delil ve hüküm olmaksızın ‘terör örgütü üyesi’ muamelesi görmektedir. -İddianamesi hazır olmadığı zamanlarda dahi medyada türlü suçlarla iftiralara uğramıştır. -Vefat eden abisinin cenazesine katılamamıştır. -Çok yaşlı olan annesini, zor şartlarda annesinin cezaevine götürülmesi suretiyle bir defa görebilmiştir. -Diğer tutuklulara sağlanan spor saati, kütüphaneye çıkma, ortak havalandırmayı kullanma ve sohbet grubuna katılma gibi birçok haktan mahrum bırakılmıştır. -4 ay süren avukatlarıyla görüş kısıtlaması ise uzun çabalar sonrası ancak kaldırılabilmiştir. -Üç kişi ile görüşme hakkı verilmemektedir. Ailesi; onu görebilmek, sesini duyabilmek ve binlerce sevenine kendisiyle ilgili haber ulaştırabilmek için her hafta Adana-Bolu arasında saatlerce süren yolculuk yapmaktadır. Sevenleri olarak Muhterem Hocamıza bu zulmü reva görenleri yüce Rabbimizin mahkemesine havale ediyor ve bu günlerin bir an önce geçmesini niyaz ediyoruz.