Üç aylar, İslam âleminde maneviyat ve ibadetlere önem verilen, haramlardan uzak durulmaya çalışılan ve nafilelere yönelme noktasında diğer aylardan daha fazileti olan aylardır. Çünkü Rabb’ül – Âlemi’nin lütuf ve ihsanı, affı ve mağfireti bu aylar içerisinde fazlasıyla tecelli etmektedir. Bundan dolayı, bu ayları hakkıyla değerlendirmek, geceleri ihya ederek manevi azığı elde edebilmek tüm Müslümanlar için, bilhassa da İslam davetçileri için gereklidir.
Bu ayları ayrıcalıklı kılan bazı sebepler şunlardır:
Efendimizin (s.a.v) ümmetinin ömrü kısa olduğu için, Allah kullarını affetmeye vesileler murat etmiş, bu sebeple mübarek günler ve geceler yaratmıştır.
Resulullah (s.a.v)’dan bu ayların faziletine dair bazı rivayetler zikrolunmuştur.
Beş vakit namaz bu aylar içerisinde farz kılınmıştır.
Kur’an-ı Kerim bu aylarda nazil olmuştur.
Mübarek gün ve gecelerden dördü bu aylar içerisinde vuku bulmaktadır.
Receb ayının ilk cuma gecesi Regaip Kandili,
Receb ayının 27. gecesi Mirac Kandili, (Efendimizin Rabbiyle bizzat görüşmesi)
Şaban ayının 15. gecesi Beraat Kandili, (Günahlara kefaret, günahlardan Berat gecesi)
Ramazan ayının son on gününde bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi.
Receb Ayı: ‘’Receb’’ kelimesi, ta’zim manasına gelen (tercib) ile aynı kökten alınmadır. Tevbe edenlere rahmet edildiği ve amel edenlerin amellerinin kabulünden dolayı bu aya ‘esam’ da denir.
Receb ayı hem haram aylardan hem de üç aylardan olması hasebiyle iki kat faziletli bir aydır. Bu ayda savaşmak yasaklanmıştır. Receb ayının fazileti hususunda bazı rivayetler zikredilmiştir. Ancak bu rivayetlerin sıhhat derecesi zayıf olduğundan burada yer vermedik.
Şaban Ayı: Bu aya, çok hayrın olması hasebiyle hayır yolu anlamında Şaban denilmiştir.
Bu ayda yer alan Beraat Kandili hakkında Efendimiz Hz. Ayşe’ye: “Sen bu gecenin Şaban’ın on beşinci gecesi olduğunu bilmiyor musun? Allah (azze ve celle)’ın bu gecede Beni Kelb kabilesinin koyunlarının kılları adedince cehennemden azadları vardır. Bu azadlardan altı zümre istisna edilmiştir. Devamlı içki içenler, ana babasına asi olanlar, zina yapanlar, bir Müslüman bir şey satın alırken üzerine varıp fiyat artıranlar, suret yapanlar, koğuculuk edenler.”1 buyurmuştur.
Ramazan-ı Şerif: Üç ayların sonuncusu kendisinde bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’nin ve manevi azık deposu olan itikâfın bulunduğu aydır. Ramazan orucu, Peygamber’in hicretinden bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır. Farziyeti kitap, sünnet ve icma ile sabittir. “Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.”2
Bu ayet ramazan orucunun vucubiyetini ifade etmektedir. Fazileti hususunda birçok hadisler mevcuttur.
Ebu Hureyre’den rivayetle: Efendimiz şöyle buyurmuştur. “Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”3
Ramazan-ı Şerif’in faziletleri diğer iki aydan daha fazladır. Bu ayda özürsüz oruç tutmamak büyük günahlardandır ve kazasını gerekli kılar. Diğer iki ayda oruç tutmak nafile, bu ayda tutmak ise farzdır. Hatta belirli bir özür sebebiyle (sefer, baygınlık, hastalık vs.) gibi hallerde tutulamayan oruçların kazası gerekir. Tutulmuş bir orucun kasten bozulması halinde (Receb ve Şaban) aylarında kazayı gerekli kılarken bu ayda hem kaza hem de kefareti gerekli kılar.
Üç Aylarda Yapılması Müstehap Olan İbadetler:
Oruç tutmak: Receb ayının perşembe, cuma ve cumartesi günlerinde tutulacak oruçlar,4 aynı şekilde Şaban ayında (Efendimizin sünneti üzere) tutulacak oruçlar da müstehaptır. Hz. Aişe validemizden şöyle rivayet edilmiştir:
“Rasullah’ın hiçbir ayda Şaban ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şaban’ın tamamını oruçla geçirirdi.”5
Efendimizin Şaban ayında diğer aylardan daha çok oruç tutmasının hikmeti üzerine birçok âlimin görüşleri mevcuttur. En kuvvetli rivayete göre Efendimizin bu ayda daha fazla oruç tutmasının hikmeti şu hadiste belirtilmektedir.
Usame bin Zeyd, der ki:
“Ey Allah’ın Rasulü! Dedim, ben sizi hiçbir ayda Şaban’da tuttuğunuz kadar çok oruç tutar görmüyorum (bunun sebebi nedir?)
Efendimiz şöyle açıkladılar:
Bu, halkın Ramazanla Receb arasında gaflet ettiği bir aydır; hâlbuki bu ay amellerin Rabbul Alemine yükseltildiği bir aydır. Ben amellerimin oruçlu olduğum halde yükselmesini istiyorum.”6
Şaban ayının tamamını oruçlu geçirdiği zaman Ramazan ayına sıhhatle başlayamayacağından korkan kimse için Şaban’ın on beşinden sonra Ramazan orucunu karşılama maksadıyla oruç tutulması nehyedilmiştir.
Müslüman kimse bilmelidir ki; Efendimiz (s.a.v) hayatları boyunca hem Rabb’ine ibadet etmiş hem de O’nun yolunda mücadele vermiştir. “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşr olunursunuz” düsturu hayatımızı O’na vakfetmemiz gerektiğini beyan etmektedir. Bu mübarek gün ve geceler, Müslüman’ın gafletinin veya Allah yolunda hizmetteki hatalarının affı için vesileler olmalıdır. Allah (c.c.) ise ayetinde “De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi olan Allah içindir”7 buyurmaktadır.
Rabbimiz bu üç ayları hakkıyla ihya edebilmeyi nasip eylesin ve bu mübarek ayları İslam ümmetinin dirilişine, birlik ve beraberliğine, kardeşliğin pekiştirilmesine ve kendisine yakınlaşmamıza vesile kılsın.
1- (Tirmizi Siyam – 39)
2- (Bakara – 183)
3- (Buhari, Savm – 6)
4- Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmem
5- (Buhari, Savm – 32)
6- (Nesai, Savm – 70)
7- (En’am – 162)
Furkan Nesli Dergisinden Alıntıdır.