20 Eki 2019

Furkan gönüllüleri, bir Pazar klasiği haline gelen ‘Alparslan Kuytul Hocaefendi ile aynı saatte kitap okuma etkinliği’ ve basın açıklamasında buluştu.

Alparslan Kuytul Hocaefendinin mahkemesinin 21 Ocak 2020 tarihine ertelenmesi kararına tepki gösteren Furkan Gönüllüleri, kitap okuma etkinliği sonrası Atatürk parkında program ve basın açıklaması gerçekleştirdiler.

Ayrıca basın açıklaması esnasında masumiyet karinesi hiçe sayılarak uzatılan tutukluluk zulmünü ve mahkeme günü kaldırımda beklemelerine rağmen ‘yolu kapatıyorsunuz’ diyerek müdahalede bulunan emniyet güçlerinin saldırgan tutum ve davranışlarını, şiddetle kınandı.

Basın açıklamasının tamamı şu şekilde;

Değerli katılımcılar, Kıymetli kardeşlerim..

Bugün 20 Ekim 2019 Pazar

22 aydır haksız tutukluluk yaşayan Alparslan Kuytul Hocaefendi, çeşitli bahaneler ile davayı sırf uzatmak adına hiç kimsenin inanmadığı iddialarla mahkemelere çıkartılmakta ve her defasında ertelemeye maruz bırakılmaktadır.

Alparslan Hoca; tüm terör örgütlerine ve terör faaliyetlerine karşı olduğunu defalarca açıkladığı halde, “terör örgütü propagandası yapma” iddiasıyla yargılandığı 11.  Ağır Ceza Mahkemesinin davayı beraat ile sonuçlandırmasını aylardır beklemekteyiz! Çünkü en baştan beri suçlamaya dair hiçbir somut delil yoktur.

Fakat bitmek üzere olan davaya bir önceki duruşmada yine konuyla alakasız bazı konuşmalar eklenmiş ve bu sebeple duruşma yeniden uzatılmak zorunda bırakılmıştır. 18 Ekim 2019 Cuma günü gerçekleşen 5. Duruşma bu defa da 21 Ocak 2020 tarihine ertelemiştir. Bu uygulamalarla “İsnat edilen suç, ispat edilene kadar herkes masumdur” karinesi hiçe sayılmış ve yargılama zulme dönüşmüştür.

Siyasi olduğu apaçık belli olan bir dava asılsız iddialarla gerçek(!) bir davaya dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Hukuki açıdan çelişkilerle dolu iddianamede, türlü kılıflar ve benzetmelerle, niyet okuma, varsayımlar hatta gülünç ifadeler üzerinden yeni suçlar üretilmeye çalışılmakta olduğunu görüyoruz. ‘Kuzuyu yemeyi kafasına koymuş kurt’ benzetmesinde olduğu gibi, akıllara durgunluk veren iddialarla adeta yeni suçlar icat edilmeye çalışılıyor.

Kıymetli kardeşlerim..

Ayrıca babalarından ayrı bırakılarak kendilerine de haksızlık yapılması yetmemiş olacak ki, Alparslan Kuytul Hocaefendinin kızlarına da geçtiğimiz aylarda soruşturma açılmış ve 17 Ekim perşembe günü mahkemeye çıkarılmışlardır. “Babalarını savunma ve ona özgürlük isteme suçu” işledikleri gerekçesiyle mahkemeye çıkarılan kardeşlerimiz, Türkiye’nin sadece ayıbı olmayacak, ayrıca günümüz hukuk sisteminin içler acısı halini tarihin kara sayfalarına geçirecektir. Perşembe günü çıkarıldıkları mahkemenin ilk duruşmasında beraat almaları da suçlamanın yersiz ve büyük bir haksızlık olduğunun mahkemece tescillenmesidir.

Değerli katılımcılar

Hayatı boyunca en ufak bir suça karışmayan ve tertemiz geçmişiyle tanınan Alparslan Hocanın ve yine kendisi gibi herhangi bir suça karışmayan talebelerinin tertemiz geçmişi ve EGM, MİT ve VGM gibi devlet kurumlarının verdiği temiz raporları, Furkan Vakfının herhangi bir terör veya suç örgütü ile irtibatının olmadığının en büyük ispatı ve en somut kanıtıdır.

Kıymetli Kardeşlerim,

Türkiye’de hakikatlerin konuşulmasına hasret kalınan şu günlerde, Alparslan Hocaya, doğruları korkusuzca söylediği, hiç bir güç karşısında eğilmediği ve tüm baskılara rağmen ısrarla TEVHİD davasını anlatmaya devam ettiği için bunca zulüm reva görülmektedir.

Bu süreçte Alparslan Hocaya sahip çıkıp yalnız bırakmadığımızı gösterme ve bu zulmü unutturmama adına çeşitli meşru ve pasif eylemlerin yanı sıra 15 Eylül 2018’den bu yana aralıksız YÜRÜYORUZ. Başta Adana’da olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde ve Avrupa’da yüzlerce defa gerçekleştirilen bu sessiz yürüyüşlerimizin bugün tam 400. Günü… Yürüyüşlerimizi Alparslan Hoca ve tüm mazlumlar için yapıyoruz. Adalet ve Özgürlük diyoruz. Furkan Gönüllüleri; Özgürlük atkılarını kullanmak suretiyle gerçekleştirdikleri bu sessiz ve meşru eylemleri ile Türkiye’nin ölümcül sessizliğini bozmuştur.

Kıymetli kardeşlerim ve Değerli halkımız

Cuma günü itibariyle Adana Bölge Adliyesi önünde emniyet mensuplarının ve çevik kuvvet polislerinin, Furkan gönüllülerine karşı orantısız güç uygulamasını, polislik mesleğine yakışmayan tavırlarını, sert ve kaba tutumunu buradan şiddetle kınıyoruz. Adliyeye uzak bir mesafede olan ve barışçıl bir gaye ile yasal haklarını kullanarak mahkeme sonucunu sessizce bekleyen topluluğa karşı, yasaların da suç saydığı davranışlar birçok emniyet mensubu tarafından pervasızca işlenmiştir.

Adana Emniyeti ve Türkiye kamuoyunun malumudur ki, bugüne kadar Furkan gönüllüleri; değil bir insana, bir çiçeğe dahi zarar vermemiştir, vermeyecektir. Hal böyle iken, özellikle çevik kuvvet polislerinin savunmasız ve hiçbir şiddete baş vurmamış masum bir topluluğu tekme ve tokatlarla sürüklemesini, ağza alınmayacak küfürler savurmasını, yere düşmüş  kişilerin  başına postallarıyla basmalarını, ve bazı hanım kardeşlerimize kendilerine yakışmayacak şekilde konuşmalarını şiddetle kınıyor ve ayıplıyoruz.

Sivil kamera kayıtlarından tespit edilen görüntüler üzerinden bu şiddet olaylarının takipçisi olup gerekli görüldüğünde süreci yargıya taşıyacağımızı buradan ilan ediyoruz.

Emniyet mensupları, suçlu ile suçsuzu, vatan hainleri ile masum vatandaşları, şiddete başvuranlar ile barışçıl bir gaye ile yasal haklarını kullanmak isteyenleri ayırt etmeyi öğrenmek zorundadır aksi halde halkın, devlet kurumlarına olan güvenini sarsacaklarını unutmamalıdırlar.

Yine şu da bilinmelidir ki polisler, yasal haklarını kullanmak isteyen halka engel olmak veya şiddet uygulamak değil onların güvenliğini sağlamakla vazifeli kamu görevlileridir.

Katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum.

Basın Açıklamasının tamamını izlemek için tıklayınız;

https://www.youtube.com/watch?v=1E8ovjiANO8