01 Mayıs 2021
Güncelleme Tarihi: 01 Mayıs 2021 16:55:38

Kur’an okumak, itikafa girmek, teravih kılmak, sadaka vermek ve buna benzer Ramazan ayında yapılacak ibadetler ve bunların faziletine dair ayet ve hadisler yazımızda sizlerle...  

Ramazan Ayının Önemi

Allah Teala, kullarının sonsuz saadeti için, ilahi rahmetin, af ve mağfiretin tuğyan ettiği birtakım manevi kazanç mevsimleri tayin etmiştir. Şüphesiz bu mevsimlerin en bereketlisi Ramazan-ı Şerif’tir. Zira:

  • Kur’an-ı Kerim bu mübarek ayda indirilmiştir.
  • Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi, bu mübarek ay içinde lutfedilmiştir.
  • Bu ay; iftar, sahur ve teravihlerle bereketlendirilmiştir.
  • Bu ay cennetin kapıları açılır.
  • Günahlardan korunmak ve kötülüklerden uzak durmak suretiyle cehennemin kapıları kapanır.
  • Bu ayda şeytanlar zincirlerle bağlanırlar.

Daha fazla bilgi için; Ramazan Ayının Önemi ve Fazileti Nedir? Ramazan Ayı Neden Önemlidir?

Mü’minlere sonsuz saadet kapılarını açan bu mübarek ramazan; bütün bir ümmetin ikbal kapılarını da aralar. O halde böyle mübarek bir ayı hakkıyla nasıl değerlendirebiliriz? Bu Ramazan ayında yapılacak ibadetler nelerdir? İnceleyelim..

Ramazan Ayında Yapılacak İbadetler

On bir ayın sultanı olan bu mübarek Ramazan ayı, gönlümüzü Allah’a ve bedenimizi ibadete vermemiz için biz müslümanlara sunulmuş büyük bir imkandır.

Yapılan her bir ibadet, insanı bir yandan kemale erdirir iken, diğer yandan da insanın kendi nefsini terbiye etmesi için büyük bir fırsattır. İbadetlerin her biri insanı kamilleştirir ve kulun eksiklerini tamamlar. Namaz kılmak, oruç tutmak, kuran okumak ve diğer tüm ibadetler birer vitaminlerdir.

Ramazan ayında yapılacak ibadetler sadece namaz kılmak, oruç tutmak ve kuran okumak ile sınırlı değildir. Bunlarla beraber teravih namazları kılınabilir, Allah’a bolca tevbe edilebilir. Aynı zamanda zekat ve fitrelerin verilmesi için de güzel bir fırsattır. Bu ayı vaktini Allah yolunda hizmet ve fedakarlıklarla gecirenler, bütün yıl bunun rahmetine ve bereketine nail olurlar.

Ancak bu mübarek ayda ilahi rahmetten uzaklaşanlar, bütün yıl bu ayrılık ve duyarsızlığın hüsranına uğrarlar. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

“Cebrâîl (a.s.) bana göründü ve; «Ramazân’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim…” (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545)

Oruç Tutmak

İslam’ın beş şartından biri olan Ramazan’da oruç tutmak, İslam’ın en temel farzlarından biridir. Ramazan ayını hakkıyla ihya etmek açısından en çok dikkat edilmesi gereken ve Ramazan ayında yapılacak ibadetler içerisinde en önemli olanıdır.

Oruç, bu fani dünyanın nimetlerinin geçici olup elimizden alınacağını ve bu dünyadan ahirete göç eden birer yolcu mesabesinde olduğumuzu hatırlatır. En önemlisi de nefsimizi terbiye edip kamil insan olma yolunda en etkili ibadetlerden biridir

Rabbimiz Teala şöyle buyurmuştur:

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrâk edenler, onda oruç tutsun…” (el-Bakara, 185)

Ebu Hureyre (r.a.) ’den  rivayet edildiğine göre, Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu:

“Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 28, Savm 6)

Haramlardan Uzak Durmak

Haram; yapılması din yarafından yasaklanan şeylere denir.

Allah insanı şerefli bir varlık olarak yaratmıştır. Yüce kelamı Kur’an-ı Kerim’de Allah şöyle buyurmuştur: “Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.” (İsra, 70)

Fakat insanın kendini muhafaza edebilmesi ancak nefsini terbiye etmesi ile mümkündür. Bundan dolayı tüm peygamberler nefis terbiyesi üzerinde durmuşlardır. Bu hususta Allah Şems suresi 9. ayette şöyle buyurmuştur; “Nefsini arındıran kurtulmuştur.” Kur’an-ı Kerim insan nefsini arındırmak, haramlardan uzak tutmak ve insanların hayatlarına hükmetmek için gönderilmiştir.

Bugün insanların birçoğu içinde bulundukları haramın farkında değildirler. Bundan dolayı o haramlar kendilerine güzel ve kolay gelmektedir. Halbuki haramın sonucu, harama bulaşmaktan daha zordur. Ancak ne yazık ki insanoğlu elde edeceği sonucu düşünmemektedir. Elbette insanı etkileyen çevresi, nefsi ve vesvese veren şeytanlar vardır. Fakat insan o haramın sonunda başına gelecekleri düşündüğü zaman, o sonucun çok daha zor olduğunu anlayabilecektir.

Bilhassa bu mübarek ayda bu hususta daha dikkatli olunmalıdır. Sadece mideyi aç bırakmakla kişi kamil manada oruç tutmuş olmaz. Kabul edilmiş bir oruç, bedendeki bütün uzuvların, bilhassa da kulağın, dilin ve gözün haram ve şüpheli olan şeylerden muhafaza ederek nefsin dizginlenmesini gerektirir.

Kul oruçlu iken karşılaştığı sorunlara karşı sabırlı olmalıdır. Bu hususta Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

“Hiçbiriniz oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa «ben oruçluyum» desin.” (Buhârî, Savm, 9)

Allah Rasulünün âzatlısı Ubeyd (r.a.) şöyle anlatır:

İki kadın oruç tutuyorlardı. Öğle üzeri bir kimse gelerek dedi ki:

“–Yâ Resûlallah! Şurada iki kadın var, oruç tutuyorlar. Nere deyse susuzluktan ölecekler. (Müsâade buyurun da oruçlarını bozsunlar.)” dedi.

Allah Resûlü ondan yüz çevirdi ve cevap vermedi. Gelen kimse sözünü tekrar etti:

“–Yâ Nebiyyallâh! Vallâhi neredeyse ölecekler!” dedi. Efendimiz:

“–Çağır onları!” buyurdu. Kadınlar geldiler. Peygamberimiz bir kap istedi. O kabı kadınlardan birine vererek:

“–İçindekileri çıkar!” dedi. Kadın, kabın yarısını dolduracak şekilde kan, cerahat ve et kustu. Diğerine de aynı şekilde emir buyurunca, o da kabı dolduruncaya kadar kan ve taze et çıkardı. Bunun üzerine Resûlullah:

“–Bunlar, Allâh’ın helâl kıldığı şeylerden kendilerini tuttular, onlara karşı oruçlu oldular; haram kıldığı şeylerle de oruçlarını açtılar. Birbirinin yanına oturup, insanların etlerini yemeye (gıybet etmeye) başladılar.” buyurdu. (Ahmed, V, 431; Heysemî, III, 171)

Kuran Okumak ve Hatim Yapmak

  Ramazan ayında yapılacak ibadetler denilince ilk akla gelen ibadetlerin başında  Kur’an okumak gelmektedir.

Zira Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu aydır tüm insanlığa yol gösterici ve rehber niteliğinde olan yüce kitabımızın bu ayda inmesi Ramazan ayını kıymetli kılan en büyük etkenlerdendir. İnsanlık için dünyadaki en önemli olayı nedir diye sorulsa bunun cevabı Kur’an-ı Kerim’in indirilmiş olmasıdır diyebiliriz. Zira insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir hidayet ışığı görevi görmüştür Kur’an’ı Kerim..

 Bu mübarek ayda elimizden geldiğince Kur’an-ı Kerim ile ilişkimizi artırmalı ve mukabele okumaya, Kur’an-ı en az bir defa meali ile birlikte hatmetmeye gayret etmeliyiz. Şayet Kur’an okumayı bilmiyorsak, bu ayı fırsat bilip bu ayda öğrenmek için gayret etmeli  ve elimizden geleni yapmalıyız.

Bakara Suresi 185. ayette Allah Teala şöyle buyurur: 

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrâk edenler, onda oruç tutsun...”

Yukarıda bahsi geçen ayette Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiği ve onun iyi ile kötüyü, hayır ve şerri, hak ile batılı birbirinden ayırt edecek hikmet ve hakikat ile dolu bir kitap olduğu bilindikten sonra, Ramazan ayına kavuşanların Kur’an’ın terbiyesi ile oruç tutmakla mükellef olduklarını beyan etmektedir.

Bu durumda Kur’an ile Ramazan arasındaki ince irtibatın ve derin yakınlığın çok iyi idrak edilmesi icab eder.

Allah Rasulü (sav), bilhassa Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’e daha fazla önem veriridi. Cebrail (a.s.) ile beraber bu mübarek ayda her gece Kur’an-ı mukabele ederlerdi. Resulullah, Kur’an-ı Kerim’i, Cebrail’den (a.s.) sonra bazı sahabileriyle de mukabele ederdi. (Ahmed, I, 405)

İbni Mesut’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

“Kim Kur’an-ı Kerim’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lam mim bir harftir demiyorum; bilakis elif bir harftir, lam bir harftir, mim de bir harftir.” (Tirmizî, Fezailü’l-Kur’an 16)

Tevbe Etmek

Ramazan-ı Şerif’i hakkı ile ihya edenler, sayısız nimetlere nail olurlar. Zira bu ay af ve mağfiret ayıdır. Buna duyarsız olanlar ise, dehşetli bir mahrumiyete uğrarlar. Zira Allah Rasulü (sav) bir hadisinde şöyle buyurmuşur:

“Cebrâîl (a.s.) bana göründü ve; «Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim…” (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545)

Yine Allah Rasulü (sav):  “Ben, günde yüz kere istiğfâr ederim…” (Müslim, Zikir, 42) buyurmuşlardır.

Alemlerin Rabbi olan Allah, bizlere bu güzel nimeti ve imkanı sunmuşken ve aynı zamanda bizlere sürekli sağdan yaklaşan, vesvese veren şeytanları zincirlere vurmuşken bunun kıymetlini bilip, hakkı ile istifade edelim.

Dua Etmek

Dua, kulun tüm benliği ile Allah’a yönelmesi ve sadece Rabbi ile irtibat halinde bulunmasıdır. Aynı zamanda dua, Rabbi ile kul arasında manevi bir bağ kurmaktadır. Bu bağı koparmakla, kulun Hak katında değerleri zayi olmuş olur. Ramazan ayında bilhassa geceleri ve oruçlu iken Rabbimize yönelmeli, yalvarmalı ve O’na sığınmalıyız. Dua etmek, gerek iftar anı gibi çok kıymetli anlarda, gerek sahur vaktinde olan seher vakitlerinde, gerekse günün diğer vakitlerinde ramazan ayında yapılacak  ibadetler arasında önemli bir yer bir tutar ve Allah’a yakınlaştıracak etkenlerdendir.

Furkan Suresi, 77. Ayette Rabbimiz şöyle buyurdu:

“...Duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var?!.”

İbnu Ömer’den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:

“Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah’a talep edilen (dünyevi şeylerden) Allah’ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir.” (Tirmizi, Da’avat 112/3542)

Zikir Çekmek

Ramazan ayında Rabbimizi zikretmeye çokça önem verilmelidir. Zira zikir çekmenin manevi açıdan çok faydaları vardır. Aynı zamanda kulun kendini daha huzurlu hissetmesine de sebep olur. İnsanın kalbini hoşnutluk, mutluluk ve sevgi ile doldurur.

 Ayet-i kerime’de şöyle buyurulur:

“Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle, sabah-akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!” (el- A’râf, 205)

Allah Rasulü ise bu hususta şöyle buyurmuştur:               

“Allah’ı sevmenin alameti, Allah Teala’yı zikretmeyi sevmektir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 52)

Sahur Yapmak

Bu mübarek ayda elimizden geldiğince sahur yapmaya gayret etmeliyiz. Sahurun kıymeti ve fazileti hakkında Rasulullah (sav) söyle buyurmuştur:

“Bir yudum su ile dahî olsa sahur yapınız.” (Abdurrazzâk, Mu sannef, IV, 227/7599)

“Sahur yemeği yiyin, zîrâ sahurda bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20)

ramazan ayında yapılacak ibadetler

Teheccüt Namazı Kılmak

Allah Teâlâ, teheccüd namazını Peygamberimiz’e has olarak farz kılmıştır. Bununla beraber sahabeler de bir yıl boyunca her gece teheccüd namazını kılmakla yükümlülerdi. Teheccüd namazı, ashabın islam terbiyesi ile terbiye olunmasında büyük bir etkendi. Bizler de Ramazan ayı içerisinde sahura kalktığımız zaman en az 2 rekat teheccüd namazı kılmaya gayret etmeliyiz.

Nitekim ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Gecenin bir kısmında da sâdece sana mahsus bir fazlalık olmak üzere Kur’ân ile teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni Makâm-ı Mahmûda eriştirir.” (el-İsrâ 17/79)

Teheccüd namazı ile ilgili Allah Rasulu şöyle buyurdular:

“Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah’a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.” (Tirmizi, Deavât, 101)

Mü’minlere verilmiş olan bu şerefin kıymetini bilmeli, Rabbimiz ile bağımızı kuvvetlendirebilmek için elimizden geleni yapmalıyız.

İftar Davetinde Bulunmak

Ramazan ayında oruçu olanlara iftar vermenin ecri büyüktür. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

“Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına, Cehennem azâbından kurtulmasına ve kendi mükâfatından hiçbir şey eksilmeden bir oruç tutma sevâbına daha nâil olmasına vesîle olur.” Bunu duyan sahabiler:

“–Ey Allâh’ın Elçisi! Hepimiz bir oruçluyu doyuracak kadar yiyeceğe sahip değiliz.” dediler. Resûlullah Efendimiz bunun üzerine:

“–Kim bir oruçluyu bir hurma ile veya içecek su ile veya tadımlık bir süt ile iftar ettirirse, Allah ona bu sevâbı verir.” buyurdu. (Ali el-Müttakî, VIII, 477/23714)

Teravih Namazı Kılmak

Sözlükte “rahatlatmak, dinlendirmek” anlamına gelen teravih namazı, Allah Rasulünün müekked sünnetlerindendir. Bu namaz orucun değil, ramazan’ın sünnetidir. Teravih namazı ramazan ayında yapılacak ibadetler içerisinde yalnızca bu aya has olup, Ramazan ruhunu yaşatmak için büyük bir önem taşımaktadır.

Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur

“Allâh Teâlâ Ramazan’da orucu farz kıldı, ben de (terâvîh) namazını sünnet kıldım.” (İbn-i Mâce, Salât, 173)

Ebu Hureyre (ra)’den gelen bir riavayete göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

“Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.)

Namazları Cemaatle Kılmak

Bilindiği gibi beş vakit namaz her müslüman üzere farzdır. Ancak bugün cemaat ile beraber namaz kılma hususunda gereğince itina gösterilmemektedir. Halbuki cemaat ile namaz kılmanın ehemmiyetine dait birçok hadis-i şerif mevcuttur.

Bizler de bu mübarek Ramazan ayında cemaat ile birlikte namaz hassasiyetimizi artırmalı ve elimizden geldiğince tüm namazlarımızı cemaat ile kılmaya gayret etmeliyiz.

Peygamberimizin namazı cemaatle kılmaya teşvîk eden hadîs-i şerîflerinden bazıları şöyledir:

“Cemaatle kılınan namaz, kişinin yalnız kıldığı namazdan yirmi yedi derece daha fazîletlidir.” (Buhârî, Ezân, 30)

“Kim, sabah-akflam câmiye gider gelirse, her gidip gelişinde Allâh Teâlâ, o kimseye cennetteki ikrâmını hazırlar.” (Buhârî, Ezân, 37)

Zekat Vermek

“Bereket, artma ve çoğalma” anlamlarına gelen zekat, belli bir miktarın üzerinde mala sahip olan kimselerin, hicri takvime göre senede bir defa mallarından % 2,5 nisbetinde Allah için vermeleridir.

Peki zekat kimlere verilir? Tevbe suresi 60. Ayette Allah mealen şöyle buyurmuştur:

Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar (zekat memurları), kalpleri kazanılacak olanlar, âzat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.”

Bu ayet-i kerimede Allah zekâtın kimlere verileceğini bizlere bildirmiştir. Kişi duruma göre öncelikli olarak ihtiyaç sahibi durumunda olan kardeş, kardeş çocukları, teyze, dayı, hala, amca ve onların çocukları gibi akrabalarını gözetmesi ile beraber, dünyanın dört bir tarafında hayatını sürdürmeye çalışan, günlük yiyeceğini bulup yarına bir şeyi olmayan ve Allah yolunda ilim tahsil eden din kardeşlerine de zekat bağışını gönderebilir.

Zekat vermek Ramazan ayına has değildir. Ramazan ayının dışında da her hangi bir ayda zekat verilebilir. Ancak Ramazan ayı amellerin ve ibadetlerin katlandığı bir ay olduğundan dolayı fakir fukarayı gözeterek daha fazla sevap alabilmek için zekatların Ramazan ayında verilmesi uygun görülmüştür. Böylece zekat da Ramazan ayında yapılacak ibadetler arasında sayılmıştır.

Fitre Vermek

Ramazan Bayramı’na yetişen, kendi temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mali ibadete fitre denir.

Fitrelerin Ramazan ayı içinde verilmesi gerekmektedir.

Abdullah İbn Ömer (r.a.)’den şöyle dediği nakledilmiştir:

“Hz. Peygamber fıtır sadakasını (fitreyi) köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)

Sadaka Vermek

Amellerin çokça katlandığı bu mübarek Ramazan ayı içerisinde zekat ve fitrelerden ayrı olarak, bolca fakir fukaraya sadaka vermek ve infak etmek gerekir.

Zira ayet-i kerimede Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

O (takvâ sahipleri) ki, bollukta da darlıkta da Allah için infâk ederler (harcarlar)…” (Âl-i İmrân, 134)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

“Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkça Allah da onun şerefini arttırır. Kim Allah için alçak gönüllü davranırsa, Allah da onu yükseltir.” (Müslim, Birr 69. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 82)

Yetim Sevindirmek

Dinimizde yetim sevindirmek, onlara sahip çıkmak mükafatı büyük olan amellerdendir. Yetimi sevindiren bir kimse Allah’ı da razı eder. Duha suresinde Allah Teala şöyle buyuruyor:

“O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? Öyleyse yetimi sakın ezme. El açıp isteyeni de sakın azarlama. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.” (Duha, 6-11)

Rasulullah (sav) şöyle buyumuştur:

“Bir kimse sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır…” (Ahmed, V, 250)

Bir başka hadisinde ise şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teâlâ onu mutlaka cennete koyar.” (Tirmizî, Birr, 14/1917)

Ramazan Umresi Yapmak

İmkanı olanlar için bu mübarek  Ramazan ayı içerisinde umre yapmak çok faziletlidir.

Abdullah İbni Abbas (ra)’tan rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz şöyle buyurdu:

“Ramazan ayında yapılan umre, tam bir hac sayılır, yahut da benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar.” (Buhârî, Umre 4)

İtikafa Girmek

İtikaf, Ramazan ayının son on gününde dünya işlerini bir kenara bırakıp, camiye veya mescit hükmündeki bir yere kapanarak ibadetle uğraşmaya denir. Kadınlar için itikafa evde de girilebilir. İtikaf her şeyden önce Rabbimiz ile baş başa kalma vesilesidir. Hakiki sevgili buluşmanın vaktidir itikaf.  Peygamber Efendimizin  ramazanın son on gününde itikâfa girdiğine dair bir çok hadis-i şerif mevcuttur.

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Allah Rasulü, vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İ’tikâf 1; Müslim, İ’tikâf 5.)

Yine Hz. Ayşe’den bir rivayete göre:

“Rasulullah Ramazan ayında ibâdet husûsunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibâdete verirdi. Bu günlerde geceyi ihyâ eder, âilesini uyandırır ve izârını bağlardı. (Yâni ibâdet için hazırlıklarını tamamlar ve büyük bir azimle Hakk’a yönelirdi.)” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, İ’tikâf, 8)

Ne yazık ki bugün Allah Rasulünün bu önemli sünneti unutulmuştur. O halde bizler unutulmaya yüz tutmuş olan bu sünneti tekrar canlandırmak için gayret etmeliyiz.

Kadir Gecesini Aramak

Kadir gecesi, Allah’ın sadece ümmet-i Muhammed’e müstesna bir ikramı olarak lutfettiği, en zengin gecelerden ve manevi hazinelerden biridir.

Kur’an-ı Kerim, ramazan ayında ve Ramazan ayının da 27.gecesi olan Kadir gecesinde indiği için Ramazan ayında yapılacak ibadetler içerisinde bu geceye çok daha ayrı bir ihtimam gösterilmesi gerekir. Zira bu “gece bin aydan daha hayırlıdır” denilerek Kuranı Kerim’in bizzat kıymetini bizlere bildirdiği bir gecedir.

Rabbimiz bu kıymetli gece hakkında şöyle buyurur:

“Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Rûh (Cebrâil), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.” (el-Kadr, 1-5)

Ebu Hureyre (r.a.)’den  rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz şöyle buyurdu:

“Faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü’l-kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176.)

Ramazan Defteri Tutmak

Bu ay içerisinde yapacaklarımıza dair Ramazan defteri tutmakta fayda vardır. Böylece yapacaklarımızı göz önünde bulundurmuş oluruz. Bu vesileyle de hem hedeflerimizi unutmamış oluruz, hem de daha gayretli olmak için bizleri teşvik eden bir etken olur.

Ramazan Hediyesi Vermek

Bu kıymetli ayda sevdiklerimizle hediyeleşerek, onlara Ramazan hediyesi vererek gönüllerini hoş edip, kalplerini kazanabiliriz. Bu vesileyle onlarla aramızdaki muhabbet artar ve kuvvetlenir. Aynı zamanda içerisinde bulunduğumuz ayın atmosferine güzellik katmış oluruz

Yaşlıları Ziyaret Etmek

Dinimizde yaşlılara saygı göstermek ve hürmet etmek büyük önem taşımaktadır.

Enes bin Mâlik’den rivayete göre, bir gün Peygamber Efendimizi görmek isteyen yaşlı bir adam gelmişti. Ahali yaşlı adama yol açmakta ağır davranmıştı. Bunun üzerine Rasulullah (sav):

“Küçüğümüze merhamet etmeyen büyüğümüze hürmet göstermeyen bizden değildir.” buyurdu. (Tirmizi, Birr, 15)

Bir başka hadisinde ise Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur:

“Kim bir ihtiyara hürmet ve yardım ederse, Allah Teâlâ da ona, ihtiyarlığında hürmet ve hizmet edecek bir kimseyi ihsân eder.” (Tirmizî, Birr, 75)

Bayram Öncesi Kabir Ziyaretinde Bulunmak

Kabirleri ziyaret etmek, kalpleri diriltmekle beraber insana varacağı ebedi yurdu hatırlatmaktadır. Kabirleri ziyaret, Ramazan ayında yapılacak ibadetler arasında yer almaktadır. Zira her nefsin tadacağı ölümü hatırlamak, insanın Allah’a yaklaşmasında büyük bir etkisi vardır.

Peygamber Efendimiz “…Kabirleri ziyâret etmek isteyen ziyâret etsin. Çünkü kabir ziyâreti bize âhireti hatırlatır.” (Tirmizî, Cenâiz, 60) buyurarak da bu ziyaretlerden asıl maksadın, âhireti hatırlamak ve o güne hazırlanmaya önem vermek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Bu ayda mühim olan sadece oruç tutmak veyahut sadece fakirlerin halini anlamak değildir. O halde Peygamberimizin “Ramazan ayı ümmetimin ayıdır” dediği bu mübarek ayın kıymetini bilmeli ve elimizden geldiğince fırsata çevirmeliyiz.

Bir çoğumuz günlük hayatımızda ibadetlerimizi hakkı ile ihya edemiyoruz. Zira çoğunlukla yoğun ve hızlı bir hayat akışının içinde buluyoruz kendimizi. Ancak bu ay öyle bir ay ki, günümüz dolu dolu geçse de bir şekilde güzelce ibadetlerimizi yapmaya zaman ayırabiliyoruz. O halde bizlere düşen bu fırsatın kıymetini bilmektir.

Bununla beraber Ramazanın ruhunu yaşatmak biz Müslümanlara düşen bir vazifedir. Çocuklarımızla Ramazan öncesi evlerimizi süsleyebilir, evlatlarımıza bu ayın önemini anlatabiliriz. Aynı şekilde çocuklar için de güzel geçmesi için onlara ramazana dair boyama kağıtları alınabilir, günlük etkinlikler yapılabilir. Böylece geleceğe ışık olan evlatlarımız küçük yaşta bu şuur ile büyürler. Hayırlı bir nesil yetiştirmek her anne babanın vazifesidir. Ramazan ayı ve buna benzer diğer tüm önemli farzlar, önemli günler bunun için büyük bir etkendir.

Ramazan ayında yapılacak ibadetler elbette bu kadar değildir ancak sevap hanesini doldurmak isteyenler için en temel ve en kıymetli ibadetleri burada zikretmiş olduk .. Artık dileyen Rabbine bir yol tutsun..” ayetine mazhar olmak temennisiyle, Rabbimizin rızasını kazanmamız ve Ramazan ayımızın verimli geçmesi duasıyla... Hayırlı Ramazanlar...