Sadaka-i cariye nedir? Örnekleri ve çeşitleri nelerdir? sadaka-i câriye ile ilgili ayet, hadis ve kıssaları derlediğimiz yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Müslüman, hayatı boyunca amellerinin kaydedildiğini ve o amellerle hesaba çekileceğini bilir. Rabbimiz Mülk suresi 2. ayette: “Allah, hanginizin daha iyi amel işlediğini ortaya koymak amacıyla sizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır.” buyurmuştur. Yani kişi yaşarken amel işler, işlediği ameller kaydedilir ancak öldükten sonra amellerinin yazılı olduğu defter kapanır. Öldükten sonra da amel defterinin kapanmaması için kişi, arkasında insanların veya mahlukatın faydalanacağı bazı eserler bırakmalıdır. “Ölenin amel defterini açık bırakan şeyler nelerdir?” sorusunun cevabı ise sadaka-i câriyedir.
İçindekiler
Sadaka-i Cariye Nedir?
Kelime anlamı olarak, “sürekli hayra vesile olan ve sevabı öldükten sonra da yazılmaya devam eden, amel defterini açık tutan hayırlı işler” manasına gelmektedir.
Adından da anlaşılacağı üzere bir akarsu gibidir. Akışı devam eder, insanlar ve tüm mahlukat ondan faydalanır. Sesi huzur verir, suyu insanın susuzluğunu giderirken akıp gittiği yolları temizler, ağaçlara, bitkilere can olur. İşte sadaka-i câriye aynı şekilde yapana da faydalanan kişiye de hayır olarak döner. Hayırlı hizmetlerde bulunan bir vakıf kurma, cami, çeşme, sebil, köprü, medrese yaptırma vb. insanlar faydalandıkça hayrı akmaya devam eden sadakalar buna misaldir.
Kişinin ölümünden sonra devam eden, hayır ve hasenatı sayesinde amel defterini açık tutan sevapların olması durumuna sadaka-i câriye denilmektedir
Sadaka-i Cariye Örnekleri ve Çeşitleri Nelerdir?
Temel olarak bir çığır açmak, vesile olmak demektir. İslam’da başkasının günahını yüklenmek yoktur, kişi yaptıklarından hesaba çekilir. Ancak bir kötülük üzerine çığır açmış ise ondan hissesini alır. Aynı şekilde hayırlı bir işte çığır açmış, öncü olmuş ise o işin sevabından da hissesini alacaktır. Bu sebeple sadaka-i câriye zaman, mekân ve hayat standartlarına göre değişebilen ameller olsa da değişmeyen husus insanların hayırlı işlerde faydalanacağı bir vesile olmasıdır.
Geçmişte bir eseri elle yazmak sadaka-i câriye idi. Ancak bugün teknolojinin gelişmesiyle el yazması esere ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu minvalde bir eserin neşrine maddi katkıda bulunmak, yol, köprü, sebil, çeşme, medrese yaptırmakta bu kapsama girdiği gibi; arkasından aldığı ilmi sonraki nesillere aktaracak ve duacı olacak bir talebe okutmak, salih bir evlat yetiştirmek, cami yaptırmak ya da ilim meclisinin bir eksiğini gidermek de sadaka-i cariyedir. Efendimiz (sav): “Hayra vesile olan o hayrı yapan gibidir” buyurmuş ve Müslümanları güç yetiremediği ameller konusunda en azından güç yetiren kimselere destek olmaları için teşvik etmiştir. Kişi İslami ilimleri almaya güç yetiremiyorsa, ilim talebelerine destek olmalı, ilim meclisi inşa edecek maddi gücü yoksa bedenen yardım ederek bu işten ecrini almalıdır. Hayır yapmak isteyene kapı çoktur ve bu kapılar kişi ölse dahi kapanmaz.
Sadaka-i Cariye ile İlgili Ayetler
- "Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da kefaret olur. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Bakara Suresi 271)
- "(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir." (Bakara Suresi 273)
- "Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez." (Bakara Suresi 276)
- "Eğer borçlu darlık içindeyse ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır." (Bakara Suresi 280)
- "Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükafat vereceğiz."(Nisâ Suresi 114)
- "İçlerinden, "Eğer Allah bize lütuf ve kereminden verirse mutlaka bol bol sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz" diye Allah'a söz verenler de vardır." (Tevbe Suresi 75)
- “Bunun üzerine (Mısır'a dönüp) Yusuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır" dediler.” (Yûsuf Suresi 88)
- "Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır." (Hadîd Suresi 18)
- "Herhangi birinize ölüm gelip de "Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın." (Münâfikûn Suresi 10)
Verdiği Sadakaları Başa Kakmanın Kötülüğü
- "Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir)."(Bakara Suresi 263)
- "Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez." (Bakara Suresi 264)
Sadaka-i Cariye ile İlgili Hadisi Şerifler
Hz. Peygamber (sav), birçok hadisi şeriflerinde bu konunun üzerinde durmuş ve bizleri bol bol sadaka vermeye teşvik etmiştir.
Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: Yedi şey vardır ki kul vefatından sonra kabrindeyken de bunların ecri (sevabı) kendisine ulaşır: Öğrettiği ilim, akıttığı su, açtığı su kuyusu, diktiği meyve ağacı, inşa ettiği mescit, miras bıraktığı Mushaf-ı şerif (faydalanılan bir kitap), vefatından sonra kendisi için istiğfar dileyecek hayırlı bir evlat.
“Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şeyler kıyamet gününe kadar o Müslüman için sadaka olarak yazılır.” (Müslim, Müsâkât, 10)
Amel Defterinin Kapanmamasını Sağlar
- “İnsan ölünce, üç şey hariç ameli kesilir: Sadaka-i cariye, faydalı ilmi eser bırakmak veya ona dua ve istiğfar edecek salih evlat.” [Müslim]
- “Kişinin kendi malı hayır ve iyilikler yaparak infak edip önceden gönderdiği mallardır. Mirasçısının malı ise harcamayıp geriye bıraktığı menkul, gayrı menkul her türlü maldır” (Buhari)
- “Mümine, öğrenip yaydığı ilmin sevabı, ölümünden sonra da devam eder.” [İbni Mace]
Allah (cc) Sadaka Verenin Malını Arttırır
- “Her sabah yeryüzüne iki melek iner. Biri: -Ya Rabbi, infak edip iyilik edenin malının yerine yenisini ver, der.
Diğeri de: -Ya Rab cimrilik edenin malını telef et, diye dua eder.” (Buhari, Müslim) - “Allah için vermekle mal eksilmez. Allah, affeden kulunun şerefini daha da artırır. Allah için tevazu göstereni, Allah daha da yükseltir.” (Müslim)
- “Ey Âdemoğlu, infak et (malını hayır yolunda sarf et ki) sana da infak (Allah sana karşılığını hem bu dünyada ve hem de ahirette versin) olunsun.” (Buhari, Müslim)
- “İnfak et, sayıp durma, sana da sayı ile verilir, fazlalık malını ve paranı muhtaç kimselerden esirgeme, senin de rızkın engellenir.” (Buhari, Müslim)
- “Namaz, oruç ve zikir Allah yolunda infak üzerine yedi yüz misli katlanır.” (Ebu Davud)
Cehennem Ateşinden Korumaya Vesiledir
- “Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamazsanız, gönül alıcı güzel sözler söyleyin.” (Buhârî)
- “Herhangi bir Müslüman, bir ağaç diker, ya da bir ekin eker de ondan kuş, ya da insan veya hayvan yerse, mutlaka karşılığında bir sadaka sevabı alır.” (Buhârî)
- “İnsanın, her bir organı için, her gün verilmesi gereken bir sadakası vardır. İki kişi arasında adaletli davranman bir sadakadır. Binitine binerken birine yardım etmen, onu üzerine bindirmen veya yükünü onun üzerine yüklerken yardım etmen, bir sadakadır. Güzel bir söz de bir sadakadır. Namaza gitmek üzere attığın her adım bir sadakadır. Yoldan insanları rahatsız edici bir şeyi kaldırman da bir sadakadır.” (Buhârî)
Sadaka-i Cariye ile İlgili Hikayeler
Ferîdüddin Attâr, bir eserinde şöyle bir kıssa aktarıyor:
Bir gün padişah Nûşirevân, geniş yeşillikler arasında atını son sürat koştururken yolda, ihtiyarlıktan beli bükülmüş birini gördü. Gördüğü yaşlı bir insandı. Genişçe bir bahçede fidanı dikme işiyle meşgul oluyordu.
Padişah birden atını durdurup bahçeye yanaştı ve yaşlının, yapmış olduğu bu güzel işi ne niyetle yaptığını anlamak üzere ona şöylece sordu:
-“Ey gençliğinde dik duran, ancak zamanla dal gibi beli bükülmüş ihtiyar! Saçın ve sakalın ağarmış. Allah (cc) bilir; muhtemelen ömründen de az bir zamanın kalmış gibi. Bu zamanını dinlenerek geçirmek yerine, o güçsüz ellerinle ağaç dikmekle mi geçiriyorsun? Halbuki sen, onun meyvesini bile belki de göremeyeceksin!”
Yaşlı adam, yerden almış olduğu bastonuna yaslanarak önce belini doğrulttu, sonra da padişaha bir süre şaşkınlıkla, uzun uzun baktı. Sonra da tane tane şu sözleri söyledi:
-“Padişahım! Zamanında bizim için birçok kişi fidan dikti. Bizim için fidan dikenler, belki de o dikmiş oldukları fidanların meyvesinden hiç yiyemeden öldüler. Biz ise onların dikmiş oldukları o fidanların meyvesinden yedik. Bu sebeple, şu an bize düşen görev de tıpkı onların yapmış olduğu gibi, bizim ardımızdan gelecek nesiller için fidan dikmek değil midir?”
İhtiyarın feraset ve basiret dolu bu sözleri, padişahın çok hoşuna gitti. Yaşlı adama bir miktar altın hediye etti. Padişahın altın vermesi üzerine ihtiyar adam tebessüm ederek sözlerini şöyle devam ettirdi:
“–Padişahım! Gördünüz mü? Ağacım şimdiden meyvesini verdi. Halbuki ben, yetmiş seneden fazla yaşasaydım bile, bu mahsulden daha iyi bir kazanç elde edemezdim. Fakat bugün ektiğim fidanın meyvesini yemek için 10 sene beklemem gerekmedi. Bugün ektiğim birkaç fidan ile hem padişahın hediyesine hem de büyük ihsanlarına nail oldum.”
Padişah, yaşlı adamın bu sözlerinden daha çok memnun oldu. O araziyi de ona bağışladı, oradaki suyu da…
Merak Edilen Sorular
Sadaka-i Cariye Nedir Kısaca
Kişinin öldükten sonra amel defterini kapatmayan, sürekli sevap getiren amellere denir.
Okul yaptırmak sadaka i cariye midir?
Kişinin Allah rızasını umarak yaptığı her hayırlı iş devam ettiği ve insanlar ondan faydalandığı müddetçe sadaka-i cariyedir. Bu minvalde hayırlı bir neslin yetişmesine katkıda bulunacaklarsa okul, medrese, yol, köprü yapmak ya da bunların yapımına yardım etmek de sadaka-i cariye sayılır.
Sadaka i cariye vacip midir?
Sadakayı cariyenin hükmünü daha iyi kavrayabilmek için 4 ana başlıkta sıralayabiliriz:
- Farz olan sadaka: Buna zekât denir.
- Fıtır sadakası: Sadaka-i fıtır, her Müslümanın vermesi gereken vacip olan sadakadır. Ramazan ayında verilir. Fitre olarak da isimlendirilir.
- Nafile sadakalar: Bu da kişinin Allah rızasını gözetip isteyerek verdiği sadakadır. Rıza-i ilahi amacıyla yapılan her güzel şey sadakadır.
- Sadaka-i cariye: Öldükten sonra bile amel defterimize sevap yazdıran, amel defterini kapatmayan sadakadır. Cami, yol yapmak, ağaç dikmek, çeşme, faydalı ilmi eser bırakmak gibi insanların faydalandığı her çeşit güzel işlerdir.
Sadaka-i cariye hükmü vacip değil sünnettir. Vacip, Müslümanın yapması emredilen şeylere denir. Sadaka-i cariye ise kişinin kendi istediğine kalmıştır. Yani “farz mı, vacip mi?” sorusuna vereceğimiz en net cevap: “hükmü farz değil sünnettir.” olacaktır.
Kuran’ı Kerim bastırmak sadaka i cariye midir?
Kur’an’ı Kerim bastırmak, su kuyusu açmak, ilmi eserlerin neşredilmesine katkı sağlamak, ilim talebelerine yardım etmek, salih bir evlat yetiştirmek vb. her türlü hayırlı iş sadaka-i cariye kapsamında değerlendirilir. Elbette ki Kur’an’ı Kerim bastırmak da bu kapsamdadır. Ondan okuyacak olan kişilerin sevapları basımına vesile olup ücretsiz bir şekilde dağıtanlara da yazılacaktır. Ancak bastırdıktan sonra ücreti mukabilinde satanlar için bu durum sadaka-i cariye kapsamına girmemektedir. Çünkü bu, ticaret sayılmaktadır.
Öldükten Sonra Yapılan Hangi Ameller Sadaka-i Cariye Kapsamında Değerlendirilmektedir?
İnsanoğlu öldükten sonra arkasından devam eden bir hayır kapısı bırakmalıdır. Hayırlı işlerin devam ettiği her şey bu kapsamda değerlendirilebilir. Vakıf, yol, sebil, çeşme, köprü, cami, medrese, su kuyusu, insanların faydalandığı videolar ve yazılar derlemek, kasetler, kitaplar, fidan dikme vb. insanların kendisinden yararlandığı ve hayırlı işlere vesile olan her şey bu kapsama girmektedir.
Ancak kişinin ardında bırakacağı en büyük sadaka, kendisine duacı, müminlere faydalı ve ahlaklı salih bir evlat ve hayırlı bir nesildir. Bugün, haramların çok fazla yaygın olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Aynı zamanda mensup olduğu İslam dinini bilmeyen, ilahi gerçeklerden bihaber olan milyonlarca insan bulunmaktadır. İmtihan için geldikleri ve cenneti kazanmaya mecbur oldukları bu dünyadan bu şekilde göçmeleri insanların aleyhine bir durumdur. İşte böyle bir durumda hayırlı bir nesilden olmanın, o nesli yetiştirenlerden olmanın önemi büyüktür. Bir taraftan ilim öğrenecek, bir taraftan öğretecek ve Allah’ın dininin yeryüzüne hakim olması için mücadele edecek bir nesil..
Önemli bir amel olan “bir insanın hidayetine vesile olma” ameli de sadaka-i cariye kapsamına girmektedir. Kuran-ı Kerim’de gerek insanların hidayetine vesile olmak gerekse bu konuda tebliğ yapma amline önemle değinilmiştir. Hidayetine vesile olan kişi vefat etse bile, hidayete ermiş kişinin yaptığı amellerden kendisine hisse yazılır. Bu şekilde İslam’ı ve İslam davasını anlamış her yeni fert hem İslam davasına güç katacak ve İslam Medeniyetinin inşasını hızlandıracak; hem de öldükten sonra bizim için devam eden bir hayır kapısı olacaktır.