24 Nis 2020
Güncelleme Tarihi: 14 Nis 2021 23:02:36

Özlemle beklenen Rahmet ayı Ramazan geldi çattı. Yüce Allah’ın rahmetini daha bir derinden hisseder olduk şu günlerde. Ramazan Ayı ile birlikte teravih namazına da özlem duyuyordu kalplerimiz. Ramazan Ayı demek; maneviyat iklimi demekti... Ramazan demek; teravih ile kalplerimizin ve bedenlerimizin rahatlaması, sükûnete ermesi demekti... Ramazan Ayı demek; çocuklarımızla, eşlerimizle camileri doldurup teravih namazı kılmak; cami çıkışında Müslüman kardeşlerimizle selamlaşmak, muhabbet etmek demekti.. Evet, işte böyleydi o eski Ramazanlar. Ya şimdi?

Bu giriş yazımızdan sonra dilerseniz teravih namazı ile ilgili daha teknik konulara temas edelim. Teravih namazı kaç rekattır? Teravihin önemi ve teravih ile ilgili hadisleri derlediğimiz bölümlerden oluşan yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Teravih Namazı Nedir?

Teravih kelimesinin anlamı, Arapça’da “terviha” nın çoğulu olup “rahatlatmak, dinlendirmek” anlamlarına gelmektedir. Ebu Seleme b. Abdurrahman (ra)’dan rivayet edilen bir hadiste “Rasulullah (sav) azimeti emretmeksizin, Ramazan kıyamı konusunda insanları teşvik eder ve “Her kim iman eder, sevabını yalnızca Allah’tan umarak Ramazan kıyamı yaparsa geçmiş günahları bağışlanır,”[1] buyurmuştur. Allah Rasulü’nün burada “kıyamu şehri ramazan” diye bahsettiği namaz, teravih namazıdır. Bu namaza sonradan “teravih” denilmesinin sebebi, dört rekâtta bir zorluk olmaması için dinlenme amacıyla oturulduğundan böyle denilmiştir.

Teravih  ramazan ayının manevi atmosferini tamamlayan en önemli ibadettir. Ramazan ayı deyince orucuyla, sahuruyla, iftarıyla, teravihi ile ve iftar hazırlığıyla, kardeşliğimizin tazelenmesiyle, ezanıyla, mahyasıyla, ilahi ve sohbet geceleriyle, hurma ve suyuyla bir bütünü oluşturuyor ve toplumu birlik beraberlik ortamına hazırlıyor. Ramazan’ın heyecanını da, ruhunu da Müslümanlar dünyanın dört bir yanında aynı sevinçle yaşıyor ve aynı ibadetlerle rahmet iklimine giriyor.

Teravih Namazının Hükmü Nedir?

Nafile namazlarının tek başına kılınması daha faziletli olduğu halde teravih namazının cemaat halinde kılınması Resûlüllah (sav)’in ve sahabenin uygulamasıyla sabittir. Allah Rasulü (sav) teravihin birkaç kere cemaat halinde kıldırmış fakat daha sonra farz olur düşüncesiyle böyle yapmaktan vazgeçmiştir.[2] Hz. Ömer (ra)’in halifeliği sırasında Müslümanlar teravihi dağınık bir vaziyette eda ediyorlardı. Bu durumu gören Hz. Ömer (ra) ashaptan bazıları ile istişare ederek teravih namazının tekrardan cemaatle kılınmasını uygulamaya koymuştur. Müslüman cemaatin bu şekilde feyz ve vecd içinde namaz kıldıklarını görünce “ne güzel bir adet oldu” diyerek sevincini belirtmişti.[3] Hz. Ali (ra), namazın cemaatle kılınması sebebiyle “Ömer mescitlerimizi teravihin vecdiyle nurlandırdığı gibi Allah da Ömer’in kabrini nurlandırsın” diyerek dua etmiştir.

 Ebu Hanife, Ahmed b. Hanbel ve imam Şafi ile Maliki âlimlerinden bir kısmına göre teravih namazını cemaatle kılmak sünnettir ve daha efdaldir. Hanefilere göre bu namazın kılınması sünneti kifâye olduğundan; eğer bir bölge halkı teravihi cemaatle kılmayı tamamıyla bırakırsa, topluma yönelik sünneti terk etmek sebebiyle günah işlemiş olurlar.

Teravih Namazı Kaç Rekattır?

Teravih yatsı namazıyla vitir namazı arasında yirmi rekât olarak kılınır. Yirmi rekât, iki rekâtta bir veya dört rekâtta bir selam verilerek kılınabilir. Teravih namazı Rasulullah (sav)’ın vefatının ardından Müslümanlar ramazan ayında teravih namazını Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in halifeliğinin ilk yıllarında cemaat olmadan tek başına kılıyorlardı. Hz. Ömer, ramazan ayında mescitte herkesin dağınık bir şekilde teravih namazı kıldıklarını görmüş ve bu dağınıklığı gidermek maksadıyla cemaat halinde kılınması hususunda içtihat etmişti. Bu karardan sonra Ubeyy bin Kab’ı imam tayin etti ve teravih namazı, cemaat halinde 20 rekât olarak eda edildi. Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden başlayarak günümüze kadar cemaatle ve yirmi rekât olarak kılınmıştır. Ashab-ı kiramdan da buna itiraz eden olmamıştır. Dolayısıyla âlimler tarafından da yirmi rekât olarak kabul edilmiştir.

Günümüzde de Ramazan ayında teravih yirmi rekât olarak eda edilmekte, bu şekilde uygulanmaktadır. Bununla birlikte teravih namazı nafile bir ibadet olduğundan, farz gibi görülmesi doğru değildir. Bu sebeple, yorgunluk, meşguliyet ve benzeri sebeplerle teravih namazının 8, 10, 12, 14, 16 veya 18 rekât kılınması hâlinde de sünnet yerine getirilmiş olur.

Teravih Namazının Sevabı Nedir?

Teravih  Allah Rasulü’nün sünnetini yerine getirme ve sevabını elde etme açısından son derece faziletli bir ibadettir. Allah Rasulü (sav) birçok hadiste teravih namazının önemine değinmiştir. Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan umarak teravih namazını eda ederse, geçmiş günahları bağışlanır.”[4]  Hadis âlimlerinden en-Nevevi, Allah Rasulü (sav)’nün, kendi ashabına Ramazan Ayı’nı değerlendirmeyi vacip kılmadığını ancak mendup olarak emrettiğini, teşvik ettiğini, ulemanın da bunun mendup olduğunda ittifak ettiklerini söylemektedir. İmam Nevevi, “Ramazan’ı değerlendirmenin, teravih namazını kılmakla gerçekleşeceğini” anlatmaktadır. Bu yüzden Allah Rasulü’nün “Her kim Ramazan’ı ihya ederse” sözü “her kim geceleri namaz kılarak Ramazan’ı değerlendirirse” şeklinde anlaşılmalıdır. Sahabeden Abdurrahman b. Avf’ın naklettiği bir hadiste Allah Rasulü (sav)’nün “Şüphesiz, Allah Azze ve Celle Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de gecelerini ihya etmeyi sünnet kıldım. Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan Ayı’nı oruç tutarak gecelerini namazla geçirirse, anasından doğduğu gün gibi günahlarından temizlenmiş olur.”[5]

 Hz. Aişe (ra)’den rivayet edilen hadiste “Allah Rasulü (sav) Ramazan ayında, diğer aylardan fazla çaba sarf ederdi.  Ramazan’ın son on gününde ise çok daha büyük bir çaba gösterirdi. Son 10 gün geceyi ihya eder, ehlini de uyandırırdı.[6]

Teravih Namazı ile İlgili Hadisler

Teravih Allah Rasulü’nün Ramazan ayında “Ramazan’ın kıyamı” diyerek üzerinde önemle durduğu sünnettir. Hz. Peygamber’den nakledilen, teravih namazı ile ilgili hadisler şu şekildedir:

Allah Rasulü (sav) bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur: “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan, yalnız uykusuzluktur.”[7]

Ebu Hureyre (ra)’den rivayetle Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim Ramazan ayının faziletine inanıp ve sevabını Allah’tan umarak teravih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”[8]

Allah Rasulü(sav) şöyle buyuruyor: “Allah Azze ve Celle Ramazan’da orucu farz kıldı, ben de (teravih) namazını sünnet kıldım.”[9]

Allah Rasulü hem fert olarak hem de cemaat halinde teravih kılmış ve sahabe-i kiram da ona tabi olmuştur. Hz. Aişe (ra)’nin aktardığına göre: “Bir gece Allah Rasulü mescitte Teravihi kıldı. İnsanlar da ona uyarak namaz kıldı. İkinci gece olduğunda yine kıldı, o gece cemaat çoğaldı. Sonraki üçüncü ve dördüncü gece cemaat yine toplandı ama Allah Rasulü bu sefer mescide çıkmadı. Sabah olduğunda“gece toplandığınızı gördüm fakat Teravih namazının size farz kılınmasından korktuğum için kıldırmadım,”[10] buyurmuştur.

Merak Edilen Sorular

 Teravih  ile ilgili merak edilen sorular şu şekildedir: Teravih namazı nedir, teravih  farz mıdır, vacip midir yoksa nafile midir? Bu sorulara ayet ve hadislerle açıklık getirelim.

Teravih Namazı Kısaca Nedir?

Teravih kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve Arapça “terviha” nın çoğulu olup “rahatlatmak, dinlendirmek” anlamlarına gelir. Teravih  Rasulullah'ın Ramazan ayı'nda yatsı namazıyla kıldığı namazdır.

Teravih yatsı namazıyla vitir namazı arasında yirmi rekât olarak kılınır. Yirmi rekât, iki rekâtta bir veya dört rekâtta bir selam verilerek kılınabilir.

Teravih Namazı Farz Mıdır, Vacip Midir?

Teravih namazı farz ya da vacip hükmünde olan bir ibadet değildir. Hz. Peygamber (sav), Teravih namazını iki defa cemaatle kıldıktan sonra, ümmetine farz olma endişesinden ötürü vefat edene dek tek başına kılmıştır. Ümmetine düşkünlüğü ile bilinen Peygamberimiz bu konuda da bizlere olan düşkünlüğünü göstermiştir. Konuyla ilgili bir hadis-i şerifte Hz. Aişe (ra) şöyle aktarmaktadır: “Bir gece Allah Rasulü mescitte teravih kılarken insanlar da ona uyarak namaz kıldılar. İkinci gece olduğunda yine kıldı, o gece cemaat çoğaldı. Sonraki üçüncü ve dördüncü gece cemaat yine toplandı ama Allah Rasulü bu sefer mescide çıkmadı. Sabah olduğunda “gece toplandığınızı gördüm fakat Teravih namazının size farz kılınmasından korktuğum için kıldırmadım,” buyurmuştur.

Teravih Namazı Nafile Midir?

Bu namaz erkek ve kadınlar için sünnet-i müekked olan bir ibadettir; dolayısıyla nafile ibadetler çerçevesinde değerlendirilir. Allah Rasûlü hem fert olarak hem de cemaat halinde teravih namazını kılmış ve sahabe-i kiram da ona tabi olmuştur. Dolayısıyla Peygamberimizin sünneti olan bu ibadeti, O’nun ümmetinden olan bizler de kılmalı; bu vesileyle teravihin faziletinden kendimizi mahrum etmemeliyiz.

[1] Muvatta, Babu Kıyami Şehr-i Ramazan, No 240 S. 86, Kahire 1994, B.3, Benzer bir rivayet Ebu Hureyre’den yapılmıştır. Bk. Müslim, et-Terğib fî Kıyami Ramazan, s. 39-40

[2] Buhari, “Salatü't-Teravih”, 1; Müslim, “Müsafirin”, 177

[3] Buhari, “Salatü't-Teravih”, 1; Müslim, “Müsafirin”, 177

[4] Buhârî, Îmân  37; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.

[5] İbn Mâce, “İkametü’s-Salât”, 173. Buharî, İman, 25, 27

[6] Buhari, “Fazlu Leyleti'l-Kadr”, 5; Müslim, “İtikaf”, 8

[7] İbn-i Mâce, Sıyâm, 21

[8] Buhârî, Îmân  37; Müslim, Müsâfirîn 173, 174

[9] İbn-i Mâce, Salât, 173

[10] Buhârî, Terâvîh, 1, Cuma, 29; Müslim, Sıyâm 59, Müsâfirîn, 177; Ebû Dâvûd, Ramadân, 1/1375